02 Mar 2009 12:44
Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:34
TV KANALLARINDAKİ 63 YERLİ DİZİ İÇİN NE KADAR ÖDENİYOR?..İŞTE DUDAK UÇUKLATAN RAKAM!..
Toplumun önemli bir kısmı hemen her akşam evinde oturuyor ve yerli dizilere kilitleniyor. Peki, hiç merak ettiniz mi, yerli Dallas´ların maliyeti ne kadar diye?
Yerli Dallas'ların finansmanı
Toplumun önemli bir kısmı hemen her akşam evinde oturuyor ve yerli dizilere kilitleniyor. Yanlış değilse tam 63 dizi varmış ulusal kanallarda. Bu diziler hem kültürümüzden esinleniyor, hem de toplumun duygu ve davranışsal olarak (yani yine kültürünü) etkiliyor. Ben bunlara yerli Dallas filmleri diyorum. Televizyonların en çok seyredildiği saatlerde topluma bilgi veren, onları aydınlatan filmler yerine bu yerli Dallas´lar oynuyor.
Bir zamanlar televizyonlarda magazin programları yoğundu. Diz boyu ahlaksızlığı ön plana çıkaran bu tür programlar zamanla azaldı. Ama onların da yerine abuk subuk yarışma programları aldı. Dikkat ediniz, bu yarışmalarda da tek kriter var; şanslı olmak ya da keşfedilmemiş bir Allah vergisine sahip olmak. Başarı için birikim, çaba gerekmiyor!
Dizilerin maliyeti
Peki, hiç merak ettiniz mi, yerli Dallas´ların maliyeti ne kadar diye? Yılda bu dizilere televizyon kanalları tam 1 milyar TL harcıyormuş. İnanılmaz değil mi? İşin daha acıklısı, televizyonların yıllık bütçelerinin neredeyse yarısı bu dizilere gidiyor! Çünkü 2008 yılında Türkiye´de reklam sektörü büyüklüğünün 4-4.5 milyar TL kadar olduğunu tahmin ediyorum. Bunun yarısı televizyonlara gittiğine göre, neredeyse gelirlerinin yarısı bu dizilere gitmiş oluyor. Çok yazık!
Türkiye´de kişi başına reklam harcamaları yılda 20 doları bulmuyor. Oysa Avrupa ülkelerinde bu 200-250 dolar arasında değişiyor. Fakat reklamcılık ülkemizde hızla büyüyen bir sektör; kimi yıl yüzde 21 büyüyor. Oysa Avrupa´da sektör yüzde 2-3 büyüyor. O da iyi yıllarda.
Reklam sektörünün boyutu
2004 yılında yaşanan yüksek büyüme üzerine Uluslararası Reklamcılık Derneği Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, reklam pastasının 1.2 milyar dolara ulaştığını, 2005´te 1.5 milyar dolar olmasını beklediklerini, 2009´da ise milli gelirin 400 milyar dolara ulaşmasıyla 4.5 milyar dolarlık bir sektör beklediklerini açıklamıştı. Yalçındağ´ın kısa vadedeki beklentileri fazlasıyla tuttu. 2009 yılında krize rağmen 400 milyar dolardan çok fazla milli gelir oluşacaktır. Ama 4.5 milyar dolarlık (yani 7 milyar TL´lik) bir sektör büyüklüğü ise şu anda hayal gözüküyor.
2007 yılı reklam sektörü
Türkiye´de reklam sektörünün büyüklüğü 2006 yılında 2.7 milyar TL´ye, 2007 yılında da 3.3 milyar TL´ye ulaştı. Sektör içinde de en hızlı büyüyen açıkhava reklamları oldu; yüzde 47. Tabii bunun içinde seçim reklamları da etkili oldu. Yukarıdaki tabloda reklam sektörünün kendi içindeki payları ve gelişme hızları veriliyor.
2009´da müthiş bir kriz içindeyiz. Medyanın reklam gelirleri düşmüş, ama insanlar evine kapandığından televizyon izleme oranları artmış. Şimdi böylesi bir dönemde bu yerli Dallas´ların sayısını biraz azaltsak da daha ucuz, ama topluma katkısı daha yüksek programları devreye soksak daha doğru olmaz mı? Herhangi bir siyasal irade hazzetmediği bir işadamını zorla batırmaya kalkabilmesinin ardındaki güç toplumsal bilincin düşük olmasıdır. Yoksa halk ayağa kalkar isyan ederdi.
Toplumun önemli bir kısmı hemen her akşam evinde oturuyor ve yerli dizilere kilitleniyor. Yanlış değilse tam 63 dizi varmış ulusal kanallarda. Bu diziler hem kültürümüzden esinleniyor, hem de toplumun duygu ve davranışsal olarak (yani yine kültürünü) etkiliyor. Ben bunlara yerli Dallas filmleri diyorum. Televizyonların en çok seyredildiği saatlerde topluma bilgi veren, onları aydınlatan filmler yerine bu yerli Dallas´lar oynuyor.
Bir zamanlar televizyonlarda magazin programları yoğundu. Diz boyu ahlaksızlığı ön plana çıkaran bu tür programlar zamanla azaldı. Ama onların da yerine abuk subuk yarışma programları aldı. Dikkat ediniz, bu yarışmalarda da tek kriter var; şanslı olmak ya da keşfedilmemiş bir Allah vergisine sahip olmak. Başarı için birikim, çaba gerekmiyor!
Dizilerin maliyeti
Peki, hiç merak ettiniz mi, yerli Dallas´ların maliyeti ne kadar diye? Yılda bu dizilere televizyon kanalları tam 1 milyar TL harcıyormuş. İnanılmaz değil mi? İşin daha acıklısı, televizyonların yıllık bütçelerinin neredeyse yarısı bu dizilere gidiyor! Çünkü 2008 yılında Türkiye´de reklam sektörü büyüklüğünün 4-4.5 milyar TL kadar olduğunu tahmin ediyorum. Bunun yarısı televizyonlara gittiğine göre, neredeyse gelirlerinin yarısı bu dizilere gitmiş oluyor. Çok yazık!
Türkiye´de kişi başına reklam harcamaları yılda 20 doları bulmuyor. Oysa Avrupa ülkelerinde bu 200-250 dolar arasında değişiyor. Fakat reklamcılık ülkemizde hızla büyüyen bir sektör; kimi yıl yüzde 21 büyüyor. Oysa Avrupa´da sektör yüzde 2-3 büyüyor. O da iyi yıllarda.
Reklam sektörünün boyutu
2004 yılında yaşanan yüksek büyüme üzerine Uluslararası Reklamcılık Derneği Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, reklam pastasının 1.2 milyar dolara ulaştığını, 2005´te 1.5 milyar dolar olmasını beklediklerini, 2009´da ise milli gelirin 400 milyar dolara ulaşmasıyla 4.5 milyar dolarlık bir sektör beklediklerini açıklamıştı. Yalçındağ´ın kısa vadedeki beklentileri fazlasıyla tuttu. 2009 yılında krize rağmen 400 milyar dolardan çok fazla milli gelir oluşacaktır. Ama 4.5 milyar dolarlık (yani 7 milyar TL´lik) bir sektör büyüklüğü ise şu anda hayal gözüküyor.
2007 yılı reklam sektörü
Türkiye´de reklam sektörünün büyüklüğü 2006 yılında 2.7 milyar TL´ye, 2007 yılında da 3.3 milyar TL´ye ulaştı. Sektör içinde de en hızlı büyüyen açıkhava reklamları oldu; yüzde 47. Tabii bunun içinde seçim reklamları da etkili oldu. Yukarıdaki tabloda reklam sektörünün kendi içindeki payları ve gelişme hızları veriliyor.
2009´da müthiş bir kriz içindeyiz. Medyanın reklam gelirleri düşmüş, ama insanlar evine kapandığından televizyon izleme oranları artmış. Şimdi böylesi bir dönemde bu yerli Dallas´ların sayısını biraz azaltsak da daha ucuz, ama topluma katkısı daha yüksek programları devreye soksak daha doğru olmaz mı? Herhangi bir siyasal irade hazzetmediği bir işadamını zorla batırmaya kalkabilmesinin ardındaki güç toplumsal bilincin düşük olmasıdır. Yoksa halk ayağa kalkar isyan ederdi.