TV ELEŞTİRMENLERİNİN BAŞINA GÜNEŞ Mİ GEÇTİ?
Yaz ekranı 'mühim' TV eleştirmenlerimize yaramadı. Şaşırtıcı yazılarla tepki çekiyorlar. Yazılarının analizini Medyaradar okurları için Murat Tolga Şen yapıyor.
Yazın olması gerekenden bile sıcak zamanlarındayız. Sıcak acayip
bir şeydir, insana yaşam enerjisi, hareket kabiliyeti verir ama
fazlası da asabiyet yapar. Son birkaç gündür okuduğum şeyleri
‘sıcağa’ bağlamak istiyorum çünkü başka mantıklı açıklaması
olamaz.
Sina Koloğlu ve Yüksel Aytuğ "TV eleştirmenliği"nin en bilinen iki
ismi, ben de yazılarını ilgiyle takip ederim ama bu aralar bir
garipler. İlk şaşırtıcı yazı, 48. Antalya Altın Portakal Film
Festivali’nde tanıştığım, beyefendiliğine hayran kaldığım Yüksel
Aytuğ’dan geldi. Bugün Sabah’ta yayınlanan bir yazıyla
Olimpiyatlarda yarışan ve kendi deyimiyle ‘erkeğe dönüşmüş kadın
sporcular’dan şikayet eden Aytuğ’un yazısı uzun zamandır okuduğum
en cinsiyetçi ve manipüle edici yazıydı.
Yüksel Aytuğ “Görünen o ki, bir kadının sportif başarısı, "erkeğe
benzemesiyle" doğru orantılı. Yani pek çok branşta madalyaya giden
yol "erkeğe dönüşmekten" geçiyor. Şimdi söyleyin bana, bir kadın
bundan daha fazla nasıl aşağılanır?” diye soruyor ve hız kesmeyerek
devam ettiği yazısını “Size ütopik gelebilir ama bu konuda bir
önerim var. Kadın sporcuların kronometre sonuçlarıyla yetinilmesin.
Sıralama yapılırken sporcuların fiziksel görünümlerinin "kadına
benzerliği oranında" artı ve eksi puanlar eklensin!.. Aksi halde
kadın zarafetini ve nahifliğini, olimpiyat eliyle yok edeceğiz...”
diyerek bitiriyor.
Yorum yapmak bile gereksiz ama yapmadan duramayacağım. Yüksel Aytuğ
yazısının sonunda “nahif” kelimesini kullanmış. Sıklıkla “naif” ile
karıştırılan bu kelimenin anlamı “cılız, zayıf, çelimsiz” demek.
Yüksel Aytuğ kadını öyle görüyor, görmek istiyor olabilir ancak
artık böyle bir dünyada yaşamıyoruz/yaşamamalıyız.
Kadın her yerde erkeğe muhtaçlıktan sıyrılmış olarak kendi
bedeninin gücüyle duruyor. ‘Kas’ dediğimiz şeyi erkekle
ilişkilendirmekte yine sakat bir bakış açısı ve ayrıca eti lezzetli
ve yumuşak olsun diye spor yaptırmadığımız kadın imgesini yataktan
başka nerede konumlandırabiliriz ki? Çok ama çok talihsiz bir
beyanat…
Olimpik sporcuların madalya hırsıyla vücutlarını zorlayıp
takviyeyle, hormonla kaslanmaları falan benim de hoşuma gitmiyor
ancak spor bilimi seviyeyi yükseltmek için sürekli yeni antrenman
ve beslenme teknikleri geliştiriyor. Günümüz sporcuları daha kaslı
ama bunun kadını, erkeği yok… “Tamam artık daha fazla kaslanmadan
süslenip püslenip kırıtın” diyebileceğimiz bir haddimiz de yok!
Biz bilgisayar başında göbek büyütürken, Olimpiyatlarda yarışarak
azim ve başarı hikayeleri yazan tüm kaslı kadın sporcuları tebrik
ve takdir ediyorum.
İŞLER GÜÇLER ERGEN KOMEDİSİ Mİ?
Okuyunca “nasıl yani”? dediğim diğer beyanat Sina Koloğlu’ndan
geldi. Sina Koloğlu geçtiğimiz günlerde Milliyet Cadde’de
yayınlanan yazısında “İbreti Ailem” ve “İşler Güçler” gibi yeni
başlayan komedi dizilerinin onu yorduğundan, bir türlü
gülemediğinden dem vurmuş ve “ ‘Geniş Aile’yle başlayan ‘her karesi
espri patlayan öğrenci geyikleri’ tadında dizilerinin sonuncusu
‘İşler Güçler’e ne demeli? Espri gidişatı yoruyor efendim beni. Ya
bi dur, nefes al, espri yapma, bırak oyuncuları rahat. Yok illa
espri yapmadan duramıyorlar. Ya da “Hah şimdi geliyor, bakalım yine
ne laf edecekler, hangi zeka küpü lafları sıralayacaklar” diye
bekliyorsun. Bekletiyor adamı dizi. Böyle olunca da yoruluyorsun.
Son bölümün tekrarını izledim. Ebleh, ebleh bakmışım ekrana”
diye yazmış.
Yapılan bir işi herkes sevmeyebilir, anlıyorum ama yanlış tespit,
tespit değildir. İşler Güçler, “Her karesi espri patlayan
öğrenci geyikleri” çeviren bir dizi değil ki olsa bile sektör
üzerine eğlenceli ve yerine giden vuruşlar yapan bir diziyi Sina
koloğlu’nun pamuklara sarması gerekir.
Selçuk Aydemir kaymak kadayıfı gibi yazıyor, Sadi Celil Cengiz
(alınmasın diye adını başa yazdım) Murat Cemcir ve Ahmet Kural
üstüne kaymak atarcasına oynuyor. Bütün sene “bu ne saçma sapan
televizyonculuk” diye şikayet edip sonra da bu tür ‘farklı’
yapımlara bahane bulmak?
Hep iş, hep iş olmaz. Arada tatile çıkmak lazım...
twitter.com/murattolga