TV dizilerinin perde arkası: Şiddet olur, vahşet olur, seks olamaz!
Türkiye'de milyonları ekrana bağlayan dizilerin yapım sürecinde sansür ve otosansür uygulamaları giderek daha belirginleşiyor.
Türkiye'de milyonları ekrana bağlayan dizilerin yapım sürecinde
sansür ve otosansür uygulamaları giderek daha belirginleşiyor.
Senaristler ve sektör çalışanları dizilerin mutfağında olup
bitenleri Deutsche Welle Türkçe’den Burcu Karakaş’a anlattı.
Milliyet yazarı Sina Koloğlu'nun "Erkenci Kuş" adlı dizide şarap
kelimesinin sansürlendiğini yazması üzerine Türkiye'deki dizilerde
uygulanan sansür bir kez daha gündeme geldi. Buzlanan görüntülerin
dizilerdeki oranının artmasında RTÜK cezaları kadar otosansürün de
payı var.
Yapım şirketlerine içerik danışmanlığı yapan B., dizi
senaristlerinin otosansürü içselleştirdiğini düşünüyor. "Televizyon
sahiplerinin 'Sansürü yok sayıyorum' deme şansı yok, senaristler de
bu bilinçle yazıyor. Mesela, tutkulu sevişme sahnesi yazamıyorsun
çünkü 'yasak' olduğunu biliyorsun" diyor. Danışman B., Show TV'nin
popüler dizisi "Çukur"da yer alan öpüşme sahneleri için gençlerin
"ahlakını bozduğu" gerekçesiyle Şubat ayında kanala 260 bin lira
para cezası kesildiğini örnek gösteriyor. Kendisi de uzun süre dizi
senaristliği yapan B., sansürün benzer cezalar nedeniyle doğal bir
reflekse dönüştüğünü anlatıyor:
"Kadın karakter kısa etek mi giydi? Öpüştüler mi? Göğüs dekoltesi
mi var? Senaristler ve dizi sektöründe çalışanlar hep gardını
alarak çalışıyor."
"NEYİN SANSÜRLENECEĞİNİ KESTİREBİLMEK MÜMKÜN
DEĞİL"
Şarap kelimesinin sansürlenmesinin "yüksek hassasiyet" sonucu
olduğunu düşünen B., "Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ceza
keser, başımıza dert olur" düşüncesiyle senaristin ya da yönetmenin
kanaldan uyarı gelmesini beklemeden otosansür uyguladığını ifade
ediyor. Ancak RTÜK'ün hangi sahneye ceza kesebileceği konusunda bir
standart olmadığını da ekliyor:
"Biz, mesela, Kanal D için yaptığımız 'Poyraz Karayel' dizisinde
meyhane sohbetleri yazıyorduk. Rakı sofrası kurulurdu. Sansüre
uğramadık. Bazı şeyleri öngörerek kendini kısıtlıyorsun ama neyin
sansürleneceğini kestirebilmek mümkün değil. Adnan Şenses'in
televizyonda rakı içip şarkı söylediği günlerden buraya
geldik."
"DURUM ARTIK SANSÜR DEĞİL, OTOSANSÜR VAR"
Senaryo ve Diyalog Yazarı Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği
(SenaristBir) Yönetim Kurulu Başkanı İlker Barış da RTÜK cezalarına
işaret ediyor. Barış, kanal yöneticilerinin RTÜK tarafından kesilen
cezalardan yıldığını belirterek "'genel ahlak kurallarına' aykırı
bir durum olabilecekse yazar da konuya girmekten kaçınıyor. Durum
artık sansür değil, otosansüre dönmüş durumda" diyor.
Son yıllarda otosansür uygulamalarında artış olduğunu düşünen İlker
Barış, danışmanlık yapan B.’nin de dediği gibi, sansür konusunu
kanala ya da konuya göre kategorize etmenin mümkün olmadığını
söylüyor. Öte yandan, RTÜK’ün ceza verebileceği konularda sektörde
bir konsensus oluştuğunu dile getiren SenaristBir Başkanı, "Sansür
konusunda standart ya da yazılı bir durum yok aslında. Bir kanalda
rakı gösterilirken diğerinde sansürlenebiliyor" diye konuşuyor.
RTÜK'E EN ÇOK ŞİKÂYET EDİLEN İKİNCİ YAYIN
DİZİLER
RTÜK, gelen şikâyetler üzerine ceza kesebildiği gibi kendi
inisiyatifiyle de sansür uygulayabiliyor. RTÜK tarafından
hazırlanan ve geçen ay yayınlanan "Vatandaş Bildirimleri Yıllık
Raporu"na göre, 2017 yılında RTÜK’ün çağrı merkezine gelen 142 bin
969 bildirimin 28 bin 441’i diziler hakkında oldu. Bu rakam ile en
çok şikayet edilen yayınlar arasında yüzde 19 oranıyla dizi filmler
ikinci sırada yer aldı. En çok şikâyeti alan Show TV'de yayınlanan
"Kalp Atışı" adlı dizi için raporda, “Toplumun en önemli meslek
gruplarından polislik ve doktorluğu karşı karşıya getirdiği ve Türk
toplumunun hassas bir dönemine denk geldiği için sisteme çok sayıda
bildirim ulaşmıştır” deniliyor.
"BİR BÜYÜK GÖZ HERKESİN TEPESİNDE GEZİYOR
GİBİ"
İsmini vermek istemeyen bir dizi senaristi, RTÜK raporunda yer
verildiği üzere, toplumsal figürlerin antikahraman olamadığını dile
getirerek, "Siyasal iktidarın ideolojisinin taşıyıcısı gördüğü
imam, polis ya da hâkim kötü rolde olmuyorlar. Bir büyük göz
herkesin tepesinde geziyor gibi, insanlar rahat hikâye anlatamıyor"
diyor.
Senarist, Ramazan ayında çekilen sahnelere de değiniyor:
"Ramazan'da, mesela, karakterlere gündüz sahnelerinde yemek
yedirmiyoruz. Mümkünse arada sahur ya da iftar sahneleri oluyor.
Olumlu kahramanların oruç tutmasına gayret edilir" diyor ve bu
durumun da kanaldan gelen tavsiye üzerine oluştuğunu anlatıyor. Öte
yandan, reyting başarısının belli bir özgürlük alanı yarattığına da
dikkati çekerek, reytingi yüksek dizilerde senaristlerin daha az
otosansür uygulayabildiğini söylüyor.
Senarist, alkol ya da cinsellik konularına geliştirilen
duyarlılığın istismar ve şiddet konularında gösterilmediğini
belirterek, "Temel insani erdemler konusunda alabildiğine geniş
davranılabiliyor. Bunlara kimsenin itirazı yok" diyor. Senariste
göre, dizilerdeki sansür endişesinde televizyon kanallarının
iktidara yakınlığı belirleyici rol oynuyor: "Eğer kanal iktidara
yakınsa liberal bile olsa uygulamalar muhafazakar olabiliyor.
Cumhurbaşkanı ve ailesi izleyecekmiş gibi onların canını sıkmayacak
şekilde yazılıyor. ‘Buna ne derler’ sorusundaki gizli öznenin kim
olduğunu herkes biliyor."
"ALDATAN KADIN KARAKTER 'KÖTÜ' OLMAK
DURUMUNDA"
On beş yıldır dizi senaristliği yapan bir kadın senarist de süreç
içinde sansürün içselleştirildiğini dile getirenlerden… "Kendi
içimizde otosansür uyguluyoruz. 'Bunu yazsak kanaldan geçer mi'
diye düşünüyoruz. Kederli bir sahnede rakı yerine karakter su
içiyor mesela, bardaktaki su tebeşir renginde bile olmuyor" diyor.
Benzer şekilde neye sansür uygulanabileceğini tahmin edemediklerini
vurguluyor. Sigara sahnelerinin yasak olduğunu, alkol konusunda
benzer bir yasak olmamasına rağmen zaman içinde fiili bir yasak
olma durumu oluştuğunu ifade ederek, "Tutucu, muhafazakar bir tutum
içindeyiz. Dizi bölümleri kanala gitmeden ya da yapımcı veya
yönetmen bir şey demeden otosansür uygulamaya alıştırdık kendimizi"
diyor.
Senaryoda yer verdikleri ama yönetmenden onay çıkmayınca çekilmeyen
bir sevişme sahnesi hakkında, "İki bekar yetişkinin sevişeceği bir
sahne vardı. Onun yerine o sahnede sohbet ettiler" diye anlatıyor.
Kadın bedenine uygulanan sansüre de değinerek, "Ama mesela yazın
çekilen romantik komedi dizilerinde erkek bedeni sere serpe
karşımızda" diyor. Dizide bir kadın karakterin kocasını aldatması
durumunda "kötü" karakter olması gerektiğini belirterek, "Aldatma
konulu bir sahne yazılıyorsa kadın aldatmıyordur ya da aldatsa da
'kötü' kadındır. Erkekler için bu söz konusu değil" diyor.
"ŞİDDET OLUR, VAHŞET OLUR, SEKS OLAMAZ"
Bir başka ismini vermek istemeyen senarist de cinsel içerikli
sahnelerle ilgili olarak, "Şiddet olur, vahşet olur. Ama özellikle
iki yetişkin evli değillerse isteyerek seks yapamaz mesela. Yasak
değil ama az çok neyi yazıp neyi yazmayacağınızı bilirsiniz" diyor.
Dizilerde alkollü sahneler konusunda ise bir yasak olmadığını fakat
muallakta bir durum olduğunu belirterek, "Şarap sansürlenebilir
veya sansürlenmez. En sıkıntılısı zaten muğlak olan şeyler" diyor.
Dizi senaristlerinin otosansür uygulamak durumunda kaldığını
söyleyen kişi, yasaklar konusunda fiili bir durum olduğunu dile
getirerek, "Sansürün nereden geleceği de belli olmuyor. Sette
olabilir, montaja takılabilir. Kanal karar verebilir. Yayınlanana
kadar birçok süzgeçten geçiyor" diye konuşuyor.