Tutuklu gazeteciler "Tek tip elbise giyecek misiniz? sorusuna ne yanıt verdi?
Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, tutuklu bazı gazetecilerle Silivri Cezaevi'nde görüştü.
Aylardır gazetecilerle yüz yüze görüşebilmek için Adalet
Bakanlığı’ndan izin isteyen Basın Konseyi’ne bakanlık bu hafta izin
verdi.
Konsey Başkanı Pınar Türenç bugün önce Silivri Cezaevi'nde tutuklu
bulunan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu,
Yayın Danışmanı ve yazar Kadri Gürsel ve gazeteci Ahmet Şık ile
Sözcü Gazetesi muhabiri Gökmen Ulu’yu ziyaret etti.
Türenç sonra da Bakırköy Kadın Cezaevi’ne giderek Sözcü
Gazetesi’nden Mediha Olgun’la bir araya geldi.
Silivri 9 No’lu Cezaevi’nde gazetecilerle tek tek açık görüş yapan
Pınar Türenç, aralarında geçen konuşmalar için şunları söyledi:
“Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu bana, '9,5
ay sonra ilk kez bir gazeteciyle konuşmanın ve kucaklaşmanı
mutluluğunu yaşıyorum; 9,5 ay sonra bir meslektaşımla ilk kez
görüşebilmenin çok büyük bir değer olduğunun farkındayım’ deyince
çok duygulandım. Cumhuriyet gazetesi Yayın Danışmanı Kadri Gürsel,
burada temel kural iyi olmaktır diyerek, sağlığına dikkat etmeye
çalıştığını aktardı. 'Avukat yasağının kalkmasına ve yaşadığımız
tecridin hafiflemesine memnun olduk. Çok ağır tecrit koşulları
altındaydık. Ancak yaşayan bilir’ dedi. Kendisine 11 Eylül
duruşmasını sordum, hiçbir öngörüsü olmadığını, çünkü bunun bir
siyasi dava olduğunu söyledi.
AHMET ŞIK’IN ÇAĞRISI
Cumhuriyet gazetesi muhabiri Ahmet Şık, hem olmayan suça delil
üretilmeye çalışıldığını söyledi hem de 11 Eylül’deki Cumhuriyet
davası duruşması ile ilgili çağrı yaptı. ‘Başta meslektaşlarımız
olmak üzere, basın meslek örgütlerinin, STK’ların, avukatların,
okurların, hukuktan ve demokrasiden yana yurttaşların dayanışma
ruhunu 11 Eylül’deki Silivri duruşmasında bir kez daha, daha güçlü
biçimde göstermesini bekliyorum’ dedi. 'Cumhuriyet davası, örgüt
davası değildir, Cumhuriyet’i yargılama davasıdır. Bu davada,
Cumhuriyet gazetesi ve rejim yargılanmaktadır. Bir avuç direnen
insana hiza vermek istiyorlar. Sessiz çoğunluğa seslenmek
istiyorum; korkunun ecele faydası yok. Korkmadan hareket etmemiz
lazım. Zulme karşı korkmamalıyız. Ortak paydada birleşmeliyiz.'
dedi.
GÖKMEN ULU: HEDEF AKBAY
Sözcü Gazetesi muhabiri Gökmen Ulu ile yaptığımız görüşmede,
kendisinin yarı tecrit koşullarında olduğunu öğrendim. Tek başına
kalıyor. 'Sadece haber yaptım, o gün yaptığım haber dünyanın her
yerinde haberdir. Hedefte Sözcü gazetesi ve sahibi Burak Akbay var.
O haberi bahane ederek gazeteyi ele geçirmeyi ve susturmayı
amaçladılar. Gazeteye gözdağı veriyorlar. Bizi bunun için
tutukladılar. 19 Mayıs’tan beri iddianame yazılamıyor. Çünkü ortada
suç yok. Suç yoksa biz niye tutukluyuz?' diye sordu. Serbest
bırakılmaları gerektiğini yineledi.”
‘TEK TİP ELBİSE GİYMEYİZ’
Pınar Türenç, Silivri’de tutuklu gazetecilere tek tip elbise
kararından söz ettiğini ve “Giyer misiniz?” diye sorduğunu, ancak
gazetecilerin dördünün de, “Asla giymeyiz. Bedeline katlanırız ama
asla giymeyiz” yanıtı verdi dedi.
Pınar Türenç, daha sonra Mediha Olgun ile aynı gün, Bakırköy Kadın
Kapalı Cezaevi’ne geçti. Olgun’la da yüz yüze bir görüşme
gerçekleştirdi.
TGC DE ZİYARET ETTİ
Öte yandan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Silivri
Cezaevinde tutuklu Cumhuriyet Gazetesi yönetici ve yazarları Akın
Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel ve Ahmet Şık’ı ziyaret
etti.
Ziyarete Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto, TGC
Genel Sekreteri Sibel Güneş, TGC Genel Saymanı Gülseren
Ergezer Güver ve TGC Yönetim Kurulu Üyesi Oğuz Güven katıldı.
TGC heyeti tutuklu gazetecilerle ayrı ayrı görüştü. Ziyarette
tutuklu gazeteciler 11 Eylül 2017 tarihinde Silivri Cezaevi’nde
yapılacak duruşmaya dayanışma amacıyla meslek örgütleri, sivil
toplum örgütleri ve okurları katılmaya davet ettiler.
TGC Başkanı Turgay Olcayto görüşme çıkışında ziyaret sonunda
yaptığı açıklamada “Meslektaşlarımız gazetecilik faaliyeti
nedeniyle tutuklular. Yedi meslektaşımızın serbest kalmasından
mutluyuz. Tutuklu dört meslektaşımızın da 11 Eylül 2017 tarihinde
yapılacak duruşmada serbest kalacağını umut ediyoruz. Gazetecilik
suç değildir. Her ortamda bunu yineliyoruz. Türkiye’de sağlık bir
demokrasinin yeşermesi basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünün
önündeki engellerin kalkmasıyla mümkün. Şu anda 150’yi aşkın
gazeteci tutuklu ve hükümlü, gazetecilerin tutuksuz yargılanması
konusundaki talebimizi tekrarlıyoruz.” diye konuştu.
Görüşmede Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay
şunları söyledi: “ Cumhuriyet davası duruşması sonrasında moralimiz
çok yüksek. İlk duruşmada yedi meslektaşımızın tahliye olması
davamızın çöktüğünü gösterdi. Ayrıca derdimizi anlatabildik. Medya
yasamadan bile önemli, Bu önemin farkında olduğu için iktidarlar
medyayı baskı altına alıyorlar.”
“BU YÜZDEN UMUTLUYUM”
Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu şöyle
konuştu: “İnşallah biz son tutuklu gazeteciler oluruz. Bize ağır
gelen attığımız manşetleri savunmak. Ülkemiz için canımız yanıyor.
Mahkemelerde gazetecilerin attığı başlıklarla niyet okunarak
yargılanması çok ağır. Türkiye’de birlikte yaşam manifestosu
oluşturulmasına ihtiyaç var. Bunu Kürdü, Türkü, Alevisi, Sünnisi,
Ermenisi, Rumu hiçbir ayrım yapmadan birlikte yazabiliriz.
Türkiye’de tekrar soru sorma cesareti gösteren haberi
değerlendirebilen, yazabilen gazeteciler olmalı. İnternet
medyasında ve bazı bir iki gazetede bu medyanın uçları var. Bu
yüzden umutluyum.”
Cumhuriyet Gazetesi Yayın Danışmanı Kadri Gürsel şunları söyledi:
“Tutuklu bulunduğumuz dokuzbuçuk ayı hayatımdan çalınmış günler
olarak kabul etmiyorum. Mağdur değilim. Burada da değerlerim ve
ilkelerimle hayatımı idame ettiriyorum. Kendimi geliştiriyorum.
Bunun bir siyasi dava ve operasyon olduğunun bilincindeyiz. Bize
yapılan haksızlık, hukuksuzluk hayretler içinde bıraksa da davanın
doğası bu olduğu için üzerimizdeki etkisi bazılarının beklediği ve
sandığı gibi yıpratıcı olmuyor. Gazetecilik demokrasilerde
yapılabilen bir meslek. Türkiye’de demokrasi olmadığı için gerçek
anlamda gazetecilik yapmamız engelleniyor. Ancak Türkiye’de basın
özgürlüğü mücadelesini vermek zorundayız. Türkiye gün gelecek
demokrasiye kavuşacak.”
Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Ahmet Şık şöyle konuştu: “Kimse aksini
iddia edemez, mesleki faaliyetlerimiz suç konusu yapıldı. Bizler
kahraman değiliz sessiz kalan çoğunluk korktuğu için korktuğu her
şey başına gelecek kimse konuşmadığı için kahramanlaştırılıyoruz.
Cumhuriyet davasıyla çok az sayıda kalan gazeteci ve meslek
kuruluşlarını kontrol altına almaya çalışıyorlar mesleki
faaliyetimize sınır çiziyorlar. Cumhuriyet Gazetesi davası aynı
zamanda bir rejim davasıdır. Herkesin bir arada yaşayabileceği
çoğulculuğu esas alan bir toplum ve devlet modelini ortaya çıkarmak
zorundayız. Tutuklanmamız siyasi bir karardı. Özgür kalmamız da
siyasi bir kararla olacak.”