TÜSİAD'dan eğitim raporu: 160 bin öğrenci okulu terk edebilir!
Kovid-19 sürecinin eğitim üzerindeki etkilerine dönük durum tespiti yapmak amacıyla TÜSİAD-ERG tarafından hazırlanan ‘Covid-19 Etkisinde Türkiye’de Eğitim’ raporu tanıtıldı.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, Türkiye’de temel ve orta öğretimde yaklaşık 160 bin öğrencinin okulu terk etme riskinin olduğuna dikkat çekti.
Salgının eğitim üzerindeki çok boyutlu etkilerine yönelik durum tespiti yapmak amacıyla Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Eğitim Çalışma Grubu faaliyetleri kapsamında, Eğitim Reformu Girişimi (ERG) işbirliği ile hazırlanan ‘Covid-19 Etkisinde Türkiye’de Eğitim’ raporunu tanıtıldı.
Raporun tanıtım toplantısının açılışında konuşan TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Sosyal Politikalar Yuvarlak Masa Başkanı Elvan Ünlütürk, Kovid-19 sürecinin eğitim üzerinde yarattığı eşitsizliklerden ve yüz yüze eğitime geçilmesinin öneminden bahsederken TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski ise şu ifadeleri kullandı:
“Kovid-19’la beraber tüm dünyada eğitim hayatı büyük bir değişim içerisinden geçiyor. Nitekim UNICEF salgının eğitim üzerindeki etkilerini azaltmak için hükümetlere, eğitimdeki dijital uçurumların kapatılması, beslenme ve sağlığa erişimin garanti altına alınması, aşıların düşük maliyetli hale getirilmesi, çocukların ruh sağlığının desteklenmesi ve cinsiyete yönelik şiddete son verilmesine ilişkin çağrıda bulunuyor. Aksi halde, salgının çocukların sağlık, eğitim ve beslenmesinde geri döndürülemez zararlara yol açabileceği konusunda uyarıyor. Dünya Ekonomik Forumu da Kovid-19’un bir sağlık krizi olmaktan çıkıp, orta ve uzun vadede ekonomik kırılganlıklara, toplumsal dengesizlikleri körükleyebileceği uyarısını yapıyor.”
Kaslowski, uzaktan eğitimde fırsat eşitliğinin önemine değinerek “Kovid-19 döneminde kimi ülkeler yüz yüze eğitime devam etti kimi ülkeler tamamen dijital dönüşümü kullandı. Bazı ülkeler ise hibrit bir yöntemi tercih etti. Teknolojik imkanlar ancak tüm çocuk ve gençler için fırsat eşitliğinin olduğu bir ortamda arzu edilen verimi sağlayabilir. Aksi durumda sosyoekonomik açıdan mevcut eşitsizliklerin derinleşmesi ve uçurumların artması ne yazık ki kaçınılmaz hale geliyor. Salgında her çocuk ve gencin uzaktan eğitime erişebilmesi ve içeriklerden en verimli şekilde yararlanabilmesi önemli bir zorluk alanı olarak ortaya çıktı. Ailelerin imkanları da bu durumu etkiledi. Bu süreçte öğretmen ve velilerin fedakar çabalarını da gözlemledik” ifadelerini kulladı.
Kaslowski “Salgın döneminde ‘önce sağlık’ denilerek, öngörülenden daha uzun süre yüz yüze eğitime ara verildi. Türkiye OECD ülkeleri arasında yüz yüze eğitimin yapılamadığı, okulların en uzun süre kapalı kaldığı 2. ülke konumunda oldu. TEDMEM raporu, yüz yüze eğitime uzunca bir süre ara verilmesinin okul terki ve öğrenme kayıplarında artışa neden olduğunu, Türkiye’de temel ve orta öğretimin toplamında yaklaşık 160 bin öğrencinin okulu terk etme riskinin olduğunu gösteriyor. Dünya Bankası’na göre, Kovid-19 salgınında okulların kapanmasının öğrencilerin gelecekteki gelirlerinde, düşük gelirli ülkelerde 2 bin 833 dolar, orta gelirli ülkelerde 6 bin 777 dolar, yüksek gelirli ülkelerde ise 21 bin 158 dolar azalmaya neden olabilecek” diyerek okulların yüz yüze eğitime geçmesi kadar bunun sürdürülmesinin de önemini vurguladı.
Raporun ayrıntılarını paylaşan ERG Politika Analisti Ekin Gamze Gencer yaşanan salgın krizinin nitelikli eğitim hizmetlerinin sunulmasının önünde engeller yarattığına işaret ederek “Kovid-19 süreciyle küresel ölçekte 1.5 milyar öğrencinin eğitim hayatı sekteye uğradı. 22 milyon okul öncesi, 105 milyon ilkokul, 53 milyon ortaokul ve 34 milyon lise öğrencisinin yüz yüze eğitimin sürecinin neredeyse yüzde 75’i gerçekleşemedi. 100 milyonu aşkın öğretmen ve okul personeli de salgın sürecinden etkilendi. UNESCO’nun verilerine göre, Türkiye’de okullar 130 gün kapalıydı. Bu durum Türkiye’yi OECD ülkeleri arasında Meksika’dan sonra en çok okulların kapalı olduğu 2. ülke konumuna getirdi. Bunun ekonomiden sağlığa her alanda etkilerini bekliyoruz” dedi.