02 Mayıs 2011 14:57
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:18
TÜRKİYE'NİN YARISI ONU SEYREDİYORSA... KİM ANORMAL?
Survivor ile ilgili tartışmalar büyüyor. Yarışmacıların tavrı ve anormal hareketleri bakın Haşmet Babaoğlu tarafından nasıl yorumlanmış.
Türkiye’nin yarısı onu seyrediyorsa... Kim anormal?
Hiperaktif bir genç adam. Ne aklı yerinde duruyor, ne bedeni!
Atlıyor, sıçrıyor, uçuyor!
Yaş 27 ama hâlâ okulun camlarını indiren öğrenci; hâlâ kafası gözü yarılmış eve dönen çocuk!
Hep huzursuz! Biraz dikkatli bakanı cidden üzecek kadar huzursuz!
Kavga ediyor, ne için kavga ettiğini bilecek kadar konsantre olamıyor.
Kalabalıktan sıkılıyor ama en sevdiği şey laf kalabalığı!
Acıklı geliyor bana bu halleri!
Yine de hakkını vermek gerek, sevimli biri!
Ve artık ünlü!
Bütün Türkiye tanıyor onu.
Anlamışsınızdır, Survivor’daki Taner’ den söz ediyorum.
***
Annesi babası ile konuşmuşlar Taner’in.
"Oğlumuz normal değil" demiş anne baba; "zaten küçükken de böyleydi."
Çok dert etmeyin, demek geliyor içimden.
Nasıl olsa, artık bu ülkenin tv izleyicisi de normal değil!
Hep birlikte delirdik yani!
İyi programcıların eliyle kafamız "iyi" oldu, toparlanamıyoruz!
Geçen gün baktım, Taner bir arkadaşına kızmış!
Acun da onu şu sözlerle yatıştırıyor: "Seni Türkiye’nin yarısı seyrediyor, üç beş kişinin internette hakkında atıp tutmasının ne önemi var!"
Survivor yarışmasının başlarında Taner göğsünü yumruklayarak bağırıyordu ya, "heyyyt süper güç geliyor, dünyanın süper gücü" diye..
Günümüzde "süper güç" bu işte!
Seyredilmek!
Hiçbir şey olmayabilirsin; bir musluğu sıkmayı; iki yumurta kırmayı, doğru düzgün cümle kurmayı bile bilmeyebilirsin.
Ama ekrandaysan ve ünlüysen, süpersin!
***
Şimdi bu yarışmayı ve Taner’i bir kenara bırakıp "reality show"ların tehlikeli dünyası hakkında bir vurgu yapayım.
Nazenin anne babalar ve bilimsel literatürü takip etmeye üşenen psikologlar sürekli filmlerin, dizilerin olumsuz etkisinden şikâyet ederler.
Oysa bilimsel araştırmaların işaret ettiği tehlikenin kaynağı reality show’lar!
Çünkü bunlar "kurgu" değil, öykü değil!
Bu programlardakiler gerçek insanlar!
Daha beteri ne, biliyor musunuz?
Reality show’lar "ünlülük" dediğimiz şeyi değiştiriyor.
Klasik anlamıyla ünlüler bir beceriye sahip oldukları ve o sayede sevildikleri için ünlüydüler.
Diyelim ki, oynadıkları filmler, söyledikleri şarkılar milyonlarca insan tarafından beğenildiği için ünlüydüler.
Reality show karakterleri ise sırf "göründükleri" için ünlüler!
Kim daha çok sözü edilebilir biçimde "görünür" ve reyting toplarsa, o kadar ünlü!
***
Tam bu yazıya nokta koyacakken...
Gençlerin pek tuttuğu bir internet forumunda Survivor Taner’den şöyle söz edildiğini okudum. "Samimi, hesapsız kitapsız, gönüllerin adamı Taner!"
Bu noktaya kadar gelmişiz işte!
Bir show programından samimiyet ve hesapsız kitapsızlığın tarifini çıkartacak noktaya...
Bu gidiş, gidiş değil!
Haşmet Babaoğlu/sabah
Hiperaktif bir genç adam. Ne aklı yerinde duruyor, ne bedeni!
Atlıyor, sıçrıyor, uçuyor!
Yaş 27 ama hâlâ okulun camlarını indiren öğrenci; hâlâ kafası gözü yarılmış eve dönen çocuk!
Hep huzursuz! Biraz dikkatli bakanı cidden üzecek kadar huzursuz!
Kavga ediyor, ne için kavga ettiğini bilecek kadar konsantre olamıyor.
Kalabalıktan sıkılıyor ama en sevdiği şey laf kalabalığı!
Acıklı geliyor bana bu halleri!
Yine de hakkını vermek gerek, sevimli biri!
Ve artık ünlü!
Bütün Türkiye tanıyor onu.
Anlamışsınızdır, Survivor’daki Taner’ den söz ediyorum.
***
Annesi babası ile konuşmuşlar Taner’in.
"Oğlumuz normal değil" demiş anne baba; "zaten küçükken de böyleydi."
Çok dert etmeyin, demek geliyor içimden.
Nasıl olsa, artık bu ülkenin tv izleyicisi de normal değil!
Hep birlikte delirdik yani!
İyi programcıların eliyle kafamız "iyi" oldu, toparlanamıyoruz!
Geçen gün baktım, Taner bir arkadaşına kızmış!
Acun da onu şu sözlerle yatıştırıyor: "Seni Türkiye’nin yarısı seyrediyor, üç beş kişinin internette hakkında atıp tutmasının ne önemi var!"
Survivor yarışmasının başlarında Taner göğsünü yumruklayarak bağırıyordu ya, "heyyyt süper güç geliyor, dünyanın süper gücü" diye..
Günümüzde "süper güç" bu işte!
Seyredilmek!
Hiçbir şey olmayabilirsin; bir musluğu sıkmayı; iki yumurta kırmayı, doğru düzgün cümle kurmayı bile bilmeyebilirsin.
Ama ekrandaysan ve ünlüysen, süpersin!
***
Şimdi bu yarışmayı ve Taner’i bir kenara bırakıp "reality show"ların tehlikeli dünyası hakkında bir vurgu yapayım.
Nazenin anne babalar ve bilimsel literatürü takip etmeye üşenen psikologlar sürekli filmlerin, dizilerin olumsuz etkisinden şikâyet ederler.
Oysa bilimsel araştırmaların işaret ettiği tehlikenin kaynağı reality show’lar!
Çünkü bunlar "kurgu" değil, öykü değil!
Bu programlardakiler gerçek insanlar!
Daha beteri ne, biliyor musunuz?
Reality show’lar "ünlülük" dediğimiz şeyi değiştiriyor.
Klasik anlamıyla ünlüler bir beceriye sahip oldukları ve o sayede sevildikleri için ünlüydüler.
Diyelim ki, oynadıkları filmler, söyledikleri şarkılar milyonlarca insan tarafından beğenildiği için ünlüydüler.
Reality show karakterleri ise sırf "göründükleri" için ünlüler!
Kim daha çok sözü edilebilir biçimde "görünür" ve reyting toplarsa, o kadar ünlü!
***
Tam bu yazıya nokta koyacakken...
Gençlerin pek tuttuğu bir internet forumunda Survivor Taner’den şöyle söz edildiğini okudum. "Samimi, hesapsız kitapsız, gönüllerin adamı Taner!"
Bu noktaya kadar gelmişiz işte!
Bir show programından samimiyet ve hesapsız kitapsızlığın tarifini çıkartacak noktaya...
Bu gidiş, gidiş değil!
Haşmet Babaoğlu/sabah