Türkiye'nin First Lady'leri... - Sayfa 5

D. ? - Ö. 23 Şubat 1975 Melahat Gürsel: 10 Ekim 1961`de yapılan genel seçimlerden sonra meclis tarafından Cumhurbaşkanı seçilen Cemal Gürsel`in eşi Melahat Gürsel, her ne kadar kendisi, `Ne paşa ne de Reisicumhur karısı oldum, ben hep mutfaktaydım.` demiş olsa da Cemal Gürsel`in rahatsızlığı sonucu 28 Mart 1966`da TBMM tarafından görevinden alınmasına kadar Türkiye`nin 4. Cumhurbaşkanı eşi olmuştur. Cemal Gürsel`in eşi Melahat Gürsel`i yine bir başka asker eşi anlatıyor: `Atikoğlu`nun kitabında Melahat Gürsel mağrur ve mütevazı, eli bin defa öpülecek kadın olarak belleklere yerleşmiş. Gri saçlarını sadece tarayan, bir küpe dışında hiç takı takmayan Melahat Hanım, Sunayların hemen Köşk`e yerleşmek istemelerine çok içerler ve gurur yapıp bazı eşyalarını almadan gider.` Melahat Gürsel, eşi ve kendi adına yabancı ülkelerden gelen hediyeleri kabul etmeyip devletin parası yok diyerek de yurt dışı gezilerine katılmazmış.

512
Türkiye'nin First Lady'leri... - Sayfa 6

D. 1908 - Ö. 21 Ekim 2002 Atıfet Sunay: 28 Mart 1966 – 28 Mart 1973 Tarihleri arasında Cumhurbaşkanlığı yapan Cevdet Sunay`ın eşi olarak Çankaya Köşküne 7 yıl boyunca ev sahibeliği yapmıştır. Mevhibe İnönü`nün, Meclis`ten Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına idam kararının çıkmaması için eşine yalvarması işe yaramamıştı. Ancak Cevdet Sunay`ın eşi Atıfet Sunay, Talat Aydemir`in emriyle evlerini basan genç Harbiyelileri teşhis için karşısına getirdiklerinde duraksamadan hiçbirini tanımadığını söyleyecekti. Sırf idamdan kurtarmak için... Genç Harbiyelileri neden ele vermediğini ise Atıfet Sunay kitapta şu sözlerle anlatıyor: `Her şeyden önce bir anneydim ve üç çocuğum vardı. Arslan gibi dört genç karşımda duruyor ve annelerine bakar gibi bana bakıyorlardı. `Evet bunlardı` desem hayatlarının söneceğini biliyordum. Bana göre suçlu olan bu körpecik çocuklar değildi. Vicdanımın sesini dinledim...`

612
Türkiye'nin First Lady'leri... - Sayfa 7

D. 1915, İstanbul - Ö. 11 Mart 2013, İstanbul Emel Korutürk: Türkiye Cumhuriyeti`nin 6. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk`ün eşi olarak 6 Nisan 1973 – 6 Nisan 1980 tarihleri arasında Çankaya Köşkü`ne ev sahibeliği yapmıştır. Fahri Korutürk`ün eşi Emel Korutürk, 1970`li yılların hareketli ortamında sosyal olaylara da ilgisiz değildi. Kadınların sosyal hakları için kendisiyle görüşme isteğine olumlu yanıt vermiş; Nadire Mater, Ayşegül Devecioğlu ve Nihal Uygur`u Köşk`te ağırlayarak kadınların taleplerini gerçekleştirmek için ellerinden geleni yapacağına söz vermişti. 1970`lerde Türk Ocağı olarak bilinen ve işkence yapıldığı iddia edilen binayı temizletip müze kimliğine kavuşturur ve burada koleksiyonların sergilenmesini sağlar. Emel Korutürk`ün kişiliğindeki bir başka sürpriz de otorite ve kurallarla örülü dünyasından sıyrılabilmesi. Atikoğlu`na şöyle der: `Çılgın değilim ama çılgınlara bayılırım...`

712
Türkiye'nin First Lady'leri... - Sayfa 8

D. 1922 Manisa - Ö. 3 Mart 1982 Ankara Sekine Evren: 9 Kasım 1982 – 9 Kasım 1989 tarihleri arasında Cumhurbaşkanlığı yapmış ve kendisini bir anlamda Cumhurbaşkanı ilan etmiş Kenan Paşa`nın karısı Sekine Evren de 7. Cumhurbaşkanı eşi olarak köşke çıkmıştır. Sekine Evren`in, 12 Eylül darbesinin mimarı eşi Kenan Evren`in Çankaya köşkünde oturmasına karşı çıktığı, `Halk istemeden, referandum olmadan asla gitmem.` diyerek Köşk`e adım atmadığı ve ölene kadar lojmanda kaldığı anlaşıldı. Kitapta, Sekine Evren`i eşi Kenan Evren, kızı Şenay ve damadı Erkan Gürvit anlatıyor: `Şenay Gürvit annesinin CHP`li olduğunu hatırlatarak, DP`lilere dayanamıyordu. Bu yüzden babamın ailesini hep eleştirir, halamla parti meselesi yüzünden kavga eder, küser, uzun süre konuşmazdı.` Erkan Gürvit, kayınvalidesinin 12 Eylül döneminde bir gazetede Konsey`in aldığı bir karara verdiği tepkiyi de şöyle anlatıyor: `Kararın ne olduğunu şu an hatırlayamıyorum ama akşam kayınpederim eve geldiğinde serzenişte bulundu, niye böyle bir karar aldınız diye. Paşa, `almadık` dediyse de inandıramadı. Malum basın o zaman güvenilirdi.` Kenan Evren de eşini aşırı tutumlu ve kişilikli bir kadındı diye anlatıyor: `Çok sadeydi, gösterişi sevmezdi. Evimizde hiç koltuk kullanmadı. Bir şeyi isteyince ona ulaşırdı. Bir gün Kapalıçarşı`ya gittik. Halı almak istedi, ben istemedim.Münakaşa ettik.Kızdı, kolundaki bilezikleri sattı, halıyı aldık.`

812