Türkiye’nin 80 yıldır saklanan büyük sırrı bu kitapla gün yüzüne çıkıyor!
Türkiye’nin bilinmeyen karanlık tarihi şifrelerle dolu KOD 5’e konu oldu.
Yazar Haluk Özdil’in, Mustafa Kemal Atatürk’e dair bilinmeyenleri
ele aldığı yeni kitabı ‘Kod 5’, tüyler ürpertici gerçekleri gün
ışığına çıkarıyor.
Antalya'nın hemen yanı başında gökyüzüne doğru uzanan Olimpos
Dağı'ndaki korkunç bir Pagan ayini sırasında adak olarak yakılan
genç bir kızın ölümüyle başlıyor KOD 5. Ardından Genel Kurmay
Başkanlığı İstihbarat Dairesi'nde görevli bir tuğgeneralin devreye
girmesiyle birlikte Türkiye'nin karanlıkta kalan, gizemli yakın
tarihiyle yüzleşme başlıyor. 1935 yılına geri dönüş yapan romanda
Atatürk'ün Meksika raporları ve notlarıyla asıl konuya
giriliyor.
Atatürk'ün ünlü Meksika raporları ve notlarının içindeki sırlarla
birlikte 80 yıl boyunca saklanmak üzere koruyucularına teslim
edilmesiyle devam edip gidiyor. (Türk Dil Kurumu'nda olduğu iddia
edilen bu raporların varlığı, kurum yetkililerince
reddedilmektedir. Bu da romanın iddiasını doğrular niteliktedir.)
Yer ve tarih belirtilerek günümüze kadar yaşanan olaylar, MI6 ve
CIA ile koruyucular arasındaki gizli savaş, onlarca ajan ve
koruyucuların yaşamını kaybettiği sır dolu olaylar, Susurluk,
öldürülen bilim adamları, 2007 yılında düşen uçaktaki nükleer
fizikçiler hakkında yazılanlar şaşırtıcı.
YAŞAMIMIZIN TAM ORTASINDA, GÖRÜNMEYEN BAŞKA BİR DÜNYA DAHA
VARDI
Mustafa Kemal, elindeki rapora ve fotoğraflara bir kez daha göz
attı. Şaşırmıştı, bu kadar cephe görmüş, ölümlerden dönmüştü ama
hiçbiri şu anda okuduğu raporlar kadar tedirgin etmemişti
kendisini. “Allah vatanımızı korusun,” diye söylendi, ardından da
karşısında oturan Meksika Maslahatgüzarı Tahsin Bey'in gözlerinin
içine baktı ve “Maya tabletlerinde anlatılanlar olağanüstü fakat
bir o kadar da korkutucu. Bu sır en az seksen yıl boyunca
saklanmalı. Gizli teşkilatlarda olduğu gibi bir yol izleyeceğiz, bu
sırlar sessizlik yemini etmiş koruyucularına teslim edilecek”
dedi.
30 KASIM 2007 ISPARTA TÜRBETEPE SAAT: 02.05
1830 rakımlı Türbetepe'ye düşen Atlasjet üç parçaya ayrılmış,
uçağın gövdesi tepenin üzerinde kalırken, kuyruk ve ön kısmı yüz
elli metre aşağıya savrulmuştu. Saatler 02.05'i gösterirken bir
helikopterin ışığı aydınlattı Türbetepe'yi. Etraftaki kar
kalıntılarını savurarak az ilerdeki küçük düzlüğe iniş yapan
helikopterden hızla inen dört kişi, önce gövdenin olduğu bölüme
yöneldiler. Kalın kar anorakları giyinmiş, başları kapüşonlu
adamlar kuvvetli el lambalarıyla cesetlere bakarak ilerlemeye
başlamışlardı. En öndeki birden bağırdı:
“Bu yaşıyor!”
Grubun liderine bakıyordu, yanıt tek kelimeyle geldi:
“Öldür…”