Türkiye’nin 100 yılı deviren asırlık yüzleri belgesel oldu!
Gazeteci ve yönetmen Nebil Özgentürk ile Bir Yudum İnsan ekibi, Türkiye'nin dört bir yanında 100 yaşını aşmış insanlarımızın izini sürdü; ülkemiz sınırları içerisindeki asırlık çınarları gün ışığına çıkardı.
Gazeteci ve yönetmen Nebil Özgentürk ile Bir Yudum İnsan ekibi,
Pfizer’in Sen Çok Yaşa kampanyası dahilinde destek verdiği belgesel
için Türkiye'nin dört bir yanında 100 yaşını aşmış insanlarımızın
izini sürdü; ülkemiz sınırları içerisindeki asırlık çınarları gün
ışığına çıkardı. Ortaya son derece değerli bir belgesel çıktı:
Asırlık Yüzler: Yüzyılın Sağlığı, Yüzyılın Tanıklığı. Beş bölümlük
belgesel, 15 Mart’tan itibaren 5 hafta boyunca Cumartesi günleri
15:15’te NTV’de ekranlara gelecek. Kaçıranlar için tekrarı Pazar
01:10’da (Cumartesi’yi Pazar’a bağlayan gece) yayınlanacak.
Eski çağlarda 25-30 yaşına bile gelmek mucizeyken bugün insan
ömrünün ortalaması 60'ların üstüne çıkıyor ve bu rakam her geçen
gün yükseliyor... Günümüzde 60 ve 70 yaşlarındaki insanlara
artık “yaşlı” bile denmiyor. İstatistikler ülkemizde 100
yaşına girenlerin, başka deyişle asırlık çınarların sayısının 33
bini bulduğunu gösteriyor. Bundan sadece 30 yıl sonra 100 yaşında
olanların sayısının bugünkünden yedi kat fazla olması
bekleniyor.
Bir Yudum İnsan programıyla bireylerin yıllar içindeki gelişiminin
en yakın tanığı olan gazeteci Nebil Özgentürk ve ekibi, Asırlık
Yüzler belgeseli için yollara düşerek Türkiye'nin dört bir yanında,
İzmir'deki, Nazilli'deki, Bolu'daki, Erzurum'daki asırlık
çınarların izini sürdü. Türkiye'nin dört bir yanında 100 yaşını
aşmış nine ve dedelerle söyleşti, onlara sırlarını sordu. Belgesel
için 100 yaşını aşkın 30 asırlık çınarla röportajlar yapıldı.
Uzun yaşamın sırlarını aralamaya çalışan belgesel, bir asrı
devirenlerin sağlıklı, huzurlu dünyalarına uzanırken bir günlerinin
nasıl geçtiğini kayıt altına alıyor. Onların tarihin canlı
tanıkları olduğunu unutmadan yaşadıkları dönemin hayat koşullarına
dair merak edilenleri de soruyor. Çünkü onlar Osmanlının yokluk ve
dar zamanlarını da görmüşler, savaşın acımasızlığını, kayıpları,
yepyeni Cumhuriyetin coşkusunu da… Osmanlı’nın çöküş sürecinde,
dünya 20. yüzyılın ilk büyük savaşıyla yanarken doğmuş çoğu.
Aralarında 1935’te Nazilli’de Türkiye’nin ilk basma fabrikasının
açılışına tanıklık eden de var. Kimi uzaktan görmüş Mustafa
Kemal’i, kimi yanağını sıkan elini çocuk hırçınlığıyla itmiş. Aynı
tarihin içinden geçerken aynı olaylara takılmış anıları.
Onları 100 yaşına getiren genetik mirasları mı yoksa yaşam
şekilleri mi?
Genel yönetmenliğini Nebil Özgentürk’ün ve müziklerini Can
Atilla’nın yaptığı belgesel, zaman zaman hüzünlü, zaman zaman
neşeli hikayelere tanıklık ediyor. Önde gelen fikir lideri hekimler
de uzun ve sağlıklı yaşama dair ipuçlarını sıralıyor. Belgeselde
“neyi asla yapmıyorlar?”, “neleri ortak yapıyorlar?”, “nelerden
vazgeçemiyorlar?”, “alışkanlıkları, olmazsa olmazları, ellerini
sürmedikleri neler?” gibi soruların cevapları da aranıyor.
Uzun yaşam önerilerini gerçekten uyguluyorlar
mı?
Bir asrı görenler arasında sıklıkla, ilk insan beslenme modelini
örnek alan, kırmızı etin ve yumurtanın da dahil olduğu bir diyete
rağbet olduğu görülüyor... Bol bol balık, bakliyat, tahıl
tükettiklerini, yoğurtsuz sofraya oturmadıklarını, tereyağını
kaşıklarken, margarinin tadını bilmediklerini öğreniyoruz. Az
yediklerini, zayıf olduklarını, yeterince uyuduklarını, sabah erken
kalkıp, akşam erken yattıklarını, neşeli, keyifli, coşkulu olmaya
önem verdiklerini, hareket ettiklerini, stresten uzak durduklarını
görüyoruz. Kimisi “eşini ve işini seven uzun yaşar” diyor, kimisi
“aile önemli” diyor, kimi de “kin tutmayacaksın gamsız olacaksın”
diye öğüt veriyor; liste uzayıp gidiyor.
Belgeselin genel yönetmeni Nebil Özgentürk, belgesel çekme fikrinin
nasıl ortaya çıktığını şu sözlerle anlatıyor: "Hayatlar gelip
geçiyor… Hele ki yüz yıllık hayatlar… Düşünün ki 19'uncu yüzyılı da
20'nci yüzyılı da 21'inci yüzyılı da gören-yaşayan var hikayemizde.
Kim merak etmez ki bu asırlık yaşam yolcularını… Tanık oldukları,
yedikleri, içtikleri.. Aramızdaydılar... Ben de arkadaşlarımla bu
merakın peşine düştüm!!"
Pfizer Türkiye Genel Müdürü Elif Aral ise “Pfizer Türkiye olarak
geçtiğimiz yıl başlattığımız ‘Sen Çok Yaşa’ projesi ile tıpkı
Asırlık Yüzler’deki insanlarımızın sahip olduğu gibi uzun, sağlıklı
ve mutlu yaşamları çoğaltmayı, bunu herkes için bir yaşama amacı
haline getirmeyi görev edinmiştik. Yaşam reçeteleri, müthiş
hikayeleri, zamana boyun eğdirmiş, bitmek tükenmek bilmeyen
sevgileri, umutları ve enerjileriyle asırlık çınarları anlatan bu
projeyle yollarımızın kesiştiği noktada Pfizer olarak Asırlık
‘Yüz’ler’e kayıtsız kalamazdık. Yaş almanın fiziksel olarak
dezavantajları olsa da yaşımız ilerledikçe hayata bakış açımız
değişir, gelişiriz. Genç yaşlarda bize mutsuzluk veren şeyler
üzerimizdeki etkisini kaybeder, belki de mutlu olmayı zaman içinde
öğreniriz. Biz değişirken edindiğimiz tecrübe ile birlikte daha
bilge, sözü dinlenen bir insan oluruz. Sen Çok Yaşa ve dolayısıyla
‘Asırlık Yüzler: Yüzyılın Sağlığı, Yüzyılın Tanıklığı’ ile edinilen
bu avantajları bir şekilde hatırlamak ve ‘yaş alma’ya bir saygı
duruşunda bulunmak istedik. Bu kalıcı esere destek vermekten büyük
bir gurur duyuyoruz” dedi.
Asırlık “Yüz”ler: Yüzyılın Sağlığı, Yüzyılın Tanıklığı*
Belgesel Künyesi
Genel
Yönetmen:
Nebil Özgentürk
Genel
Koordinatör:
Melda Davran, Berat Günçıkan
Görsel
Yönetmen:
Emek Durmuş
Yapım
Koordinatörü:
Aslan Tayfun Alkan
Yönetmen Yardımıcısı/Editör: Zeynep Erpamir
İkinci
Yönetmen:
Murat Karakuş
Araştırma ve Metin Yazarları: Berat Günçıkan, Melda Davran
Yönetmen
Asistanı:
Volkan Evcim
Kameraman:
Ersin Çakır
Jenerik
Müziği:
Cahit Berkay
Müzik:
Can Atilla
Seslendiren:
Burhan Güven
*Gazeteci Esra Tüzün’ün “100 Yaşı Devirmenin Sırları” kitabından
esinlenilerek hazırlanmıştır. Nebil Özgentürk ve Bir Yudum İnsan
ekibi tarafından yepyeni formatta belgesel haline getirilmiştir.