"TÜRKİYE'DE DİN DEVLETİ KURULAMAZ!.." MEHMET ALİ BİRAND'DAN TÜRBANLI İKİZLERE İLGİNÇ AÇIKLAMALAR!..
''Türkiye sadece Türkler tarafından yönetilmeyecek kadar değerli bir toprak parçası'' diyen Birand türbanlı ikizlere 'iddia ediyorum din devleti kurulamaz' dedi.
Kübra ve Büşra ile ikidebir köşesi
Gazetecilik serüvenine Galatasaray Lisesi'nde başlayan Birand, Abdi İpekçi ile kurduğu iyi diyologla mesleğini güçlendirmiş. Ona göre gazeteciliğin anlamı; sürü içinde kafayı kaldırabilmek.
Türk televizyonlarının elmacık kemikli, ince uzun parmaklı, güleç yüzlü, Avrupai duruşlu bir anchormani var. O Mehmet Ali Birand. Hatta öyle güleç ki, siz onu ana haber bülteninde sunuşunda kahkaha atarcasına güldüğünü görebilirsiniz. Birand maddi sıkıntılarla geçirdiği çocuklukla üniversite okuyamamış. Ama o dünya liderleriyle konuşmayı başaran, 32. gün programı ile birlikte Türkiye'ye bir çok gazeteci kazandırmış bir isim. "34 yıllık kariyerini ve ömrünü kısacık bir kelimeyle özetliyor. O kelime sadece "mutluluk." Biz bu kısacık kelimeden uzun bir röportaj çıkardık. Nasıl mı?
Kübra
Zaman yolculuğu yaptık ve onunla doğduğu 1941yılına gittik. Güleç yüzünden kurtulan ilk söz buruk bir 'babasızlık' kelimesi oldu. Müfettiş bir babanın oğluydu ve zor geçen çocukluk döneminin ardından parasızlık üniversite kapısında acı yüzünü gösterdi. Okuyamadı Birand, gözleri önüne düştü ama bu onun gazateci olmasını engellemedi ve Abdi İpekçi'nin aracılığıyla Milliyet'te gazeteciliğe başladı. Tam hayatını yoluna koymuştu ki 'emektar' dediği annesini kaybetti. Ölümlerin yoruculuğla 20 yılını Avrupa'da geçirdi. Sonra mı...sonrasında söz Mehmet Ali Birand'a düştü...
Büşra
Birand soyadı nereden geliyor?
Bilmiyorum ki. Dedem "Biz and içtik birkere içeriz" diye konuşmalar yapmış zamanında, ondan sonra Birand kalmış. Sevdiğim için soyadımı hiç araştırma gereği duymadım.
Nerelisiniz peki?
Babam tarafından Karadeniz Ereğli, annem Güneydoğulu. İkisi de esmer. Ama ben sarışın olmayı isterdim.
Hızla 1941'e geri dönelim mi?
Dönelim ama ilkokul öncesini değil sonrasını daha çok hatırlayabiliyorum.
Nasıl bir ailede büyüdünüz?
Babamı hiç tanımadım. Ben iki yaşındayken 42 yaşlarında kalp krizinden ölmüş. Beni abimle beraber annem büyüttü. Annemiz her şeyimizdi.
Zor olmadı mı?
Olmaz mı? Babam o zamanlar tekel bakanlığında çalışan müfettişti. Çok parası olan biri değildi, orta halli bir memur ailesiydik. Öldüğünde de kasası açıldığında içinden bir borç senedi çıktı o kadar.
Babasızlık sizde nasıl bir boşluk yarattı?
Mesela; Baba unsuru nedir? Hayatta insanın hangi eksiğini tamamlar? Bunları bilmiyorum.
Ya sonra...
Sonra annem bizi üç aylıklarla yaşatabilmek için büyük mücadele verdi. Çok zor bir dönem. Onun bize yaptığı fedakarlığı ona ödeyemeden kaybettik diye hala çok üzülüyorum. Bu bende hayatım boyunca travma yaratmıştır.
Annenizi kaybettiğinizde kaç yaşınızdaydınız?
32 yaşındaydım. Yeni evlenmiş, gazeteciliğe yeni başlamıştım. Hayatımı yola koyduğumda ise onu kaybetmiştim.
Babanız yoktu. Hayatınızdaki model kimdi?
Bir süre abimdi. Sonrasında modellerim değişmeye başladı. Dayımı ve aile