Türkiye yazarından bomba iddia: Abdullah Gül, Deniz Baykal'la görüştü; Erdoğan'a karşı aday olacak!
Türkiye yazarı Batuhan Yaşar, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün halefi Tayyip Erdoğan'a karşı 2019 seçimlerinde aday olacağını iddia etti.
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün halk oylaması sürecinde eski CHP
Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile görüştüğünü
ileri süren Yaşar, "Görüşme, Kemal Kılıçdaroğlu’nun bilgisi
dahilinde mi yapıldı veya CHP’nin bir teklifi mi iletildi; bu
bilgilere henüz ulaşamadık" diye yazdı.
Batuhan Yaşar'ın "Abdullah Gül 'Hayır'cıların adayı
mı?" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Siyaseten bizi çok hareketli günler hatta aylar bekliyor.
Hareketlenmeler söz konusu.. Senaryolar, girişimler, görüşmeler
Ankara’daki siyasi kulisleri hareketlendirdi. Yüzde 48.6, hayır
cephesini oldukça cesaretlendirmiş görünüyor..
Kulislere kulak verip ne olup bittiğine bakarken şaşkınlıkla
karşılaştığım bir bilgiye ulaştım.
Abdullah Gül..
AK Parti’den Başbakanlık ve Dışişleri Bakanlığı yaptı..
Recep Tayyip Erdoğan 2007 yılındaki grup toplantısında
Cumhurbaşkanlığı için merakla beklenen ismi açıklıyordu:
“Adayımız Abdullah Gül kardeşimdir.”
Gelin sizi hemen 16 Nisan referandumu öncesine götürelim:
Hiç ihtimal vermesem de, Abdullah Gül’ün 2 Nisan’da Kayseri’deki
“Evet” mitingine katılmayacağı söylenmişti.
Öyle de oldu zaten... Mitinge bir gün kala katılmayacağı
açıklandı.
Buraya kadar bir problem yok.
Çünkü kendisini, Başbakan, Dışişleri Bakanı ve Cumhurbaşkanı yapan
partisinin, önceki seçimlerde de hiçbir etkinliğine zaten
katılmadı.
Belki de Cumhurbaşkanlığı yaptığı için “tarafsızlık” ilkesinden
taviz vermemek içindir…
Abdullah Gül’ün oğlu Mehmet Emre Gül biliyorsunuz İngiltere’de
master yapıyor. Yurt dışına çıkarken Sabiha Gökçen’de Havalimanında
oy kullandı. 2 oyun kullanıldığı sandıktan 2 tane “Hayır”
çıktı.
Ne demek istiyorsun, sadede gel, dediğinizi duyuyorum.
Referandum sürecinde Abdullah Gül “Hayır Cephesi” ile zımni bir
gönül bağı kurdu.
Bu tespite aramızda “Hayır, öyle değil” diyen var mı?
Gelin tam da bu noktada AK Parti’den önemli bir isme kulak
verelim:
-“48.6 ile çok cesaretlendiler. Ekmeleddin İhsanoğlu gibi değil de
toplumu daha kuşatıcı bir adayla seçimi kazanma ihtimalini yüksek
görüyorlar.”
-Peki niye AK Parti orjinli birisini düşünüyorlar?
-“Geniş kitlelere bu şekilde ulaşabilirler. Muhtemelen Abdullah
Gül’ü, Tayyip Bey’in karşısına çıkartacaklar.”
-Abdullah Gül CHP’nin mi adayı olacak?
-“Hayır. Herhangi bir siyasi partinin adayı gibi değil de 100 bin
imzayla ‘halkın talebi’ gibi gösterecekler. Bu şekilde Gül’ü ikinci
tura taşımayı düşünüyorlar.”
-Yeni bir oluşum lafları dolaşıyor ortalıkta?
-“Öyle bir çalışma da var. Konuşuyorlar aralarında.”
2001'deki AK Parti'nin çıkışı gibi
Konuştuğum bir diğer isim, AK Parti, MHP ve CHP’den küskün
isimlerin bir araya getirilerek aynı AK Parti’nin 2001’deki çıkışı
gibi bir şey yapılmak istendiğinin altını çiziyor. Bu oluşum için
Meral Akşener işaret ediliyor.
İhanet olarak algılanır
Partideki önemli bir başka isim ise Abdullah Gül’ün böyle bir hamle
yapacağına ihtimal vermiyor:
“Bu bir ihanet olarak değerlendirilir. Abdullah Bey, Tayyip Bey’e
rağmen asla bu hamleyi yapmaz.. Bu dedikodulardan Abdullah Bey de
rahatsız.. Asla bu dedikoduların parçası olmaz."
Abdullah Gül, Deniz Baykal'la görüştü
Şimdi öğrendiğimiz bomba gelişmeleri aktaralım o zaman…
Biliyorsunuz referandum sürecinde Deniz Baykal neredeyse Kemal
Kılıçdaroğlu kadar efor sarf etti. Genç siyasetçilere taş
çıkarırcasına şehir şehir gezdi.
“Hayır”ın parlayan yıldızı Deniz Baykal, referandumdan hemen sonra
Abdullah Gül ile görüştü.
Ne var bunda, diyebilirsiniz..
Hayır öyle değil... Böyle bir ortamda ve referandumun hemen
akabinde böyle bir görüşme pek de tevekkeli görünmüyor.
Görüşme, Kemal Kılıçdaroğlu’nun bilgisi dahilinde mi yapıldı veya
CHP’nin bir teklifi mi iletildi; bu bilgilere henüz ulaşamadık.
Saadet'in başına geç
Abdullah Gül’ün çevresi olduğunu iddia edenler, referanduma daha 1
ay varken harekete geçtiler. Güvenilir kişilerle temas kurdular.
Telefonla ve yüz yüze görüşmeler yaptılar:
-“Yeni bir durum var.. Hazır ol.. Sana ihtiyacımız var.”
Yeni bir oluşuma karşı çıkanların iddiası da şu:
-“Yeni parti tutmaz.. Macera aramaya gerek yok. İşte Saadet orada
duruyor. Abdullah Bey, Saadet’in başına geçmeli. Millî Görüş’ün
tabanı orada!..”
Olayı deştikçe başka başka ve çok şaşırtıcı bilgilere ulaştık..
Neler olmuş, ne planlar yapılmış da haberimiz olmamış..
Evet çıkınca planlar değişti
“Hayır” çıkacağına o kadar inanmışlar ki… Bu yüzdendir ki “Hayır”ın
stratejisini de çoktan hazırlamışlar:
-Referandumdan “Hayır” çıksaydı AK Parti içinde mücadele için
düğmeye basılacaktı. Tayyip Erdoğan’ın “Hayır” durumunda zaten
partiye dönmeyecek olması işlerini kolaylaştıracaktı. Silahlarını
direkt Erdoğan’a yönelteceklerdi.
-“Evet” çıkınca planlar değişti. Yeni oluşum, Saadet Partisi ve CHP
ile ittifak formülleri tartışılmaya başlandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan referandum süresince bütün meydanlarda şu
hadis-i şerifi hem de Arapçası ile tekrarladı; “El mer’u mea men
ehabbe” yani "Kişi sevdiği ile beraberdir" dedi.
Bu yüzden Abdullah Bey'in yakın arkadaşı Fehmi Koru’nun yazılarını
takip etmekte yarar var. Ne olacağına dair okumalar o köşeden
yapılabilir.
Hatta Fehmi Koru’nun yazısından bir bölümü Bülent Arınç retweet
etti:
“Ya aynı kişiler referandumda sürüden ayrı oy kullanacakları
mesajını alenen verseler ne olurdu?”
El cevap:
“Hayır’a bundan daha fazla katkı sağlayamazlardı.. Fehmi Koru’nun
dediği gibi yapsalardı yani gizli değil de açıktan ‘Hayır’
deselerdi, AK Parti tabanı belki de tepki gösterecek ve daha iyi
konsolide olacaktı.”
Evet’in içindeki 'Hayır’cılar, kafaları daha fazla bulandırdı.
Duyduklarımız bunlar…
Ama siyasette çok güzel bir laf vardır:
İnsanların bir şeye nasıl başladığı değil de finişi nasıl yaptığı
hep konuşulur.
Bakalım referandumdan sonra sessiz kalan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül’den bir açıklama gelecek mi?