Türkiye yazarı: 'Yine düğmeye bastılar' sığınağından nefret ediyorum...
Türkiye gazetesi yazarı Ahmet Sağırlı, Salı günü ülke çapında yaşanan elektrik kesintisinde "Bu işin nihai sorumlusu olan siyasi iradenin dileği ve temennisi hangi ihtimalden yana olabilir?" sorusuna cevap aradı.
"Benim gönlüm ihmal ve teknik arıza sonucuna ulaşılmasından yana"
diyen Sağırlı, "Yine düğmeye bastılar mazeretinden ve sığınağından
nefret ediyorum. Siz de basın. Madem bu bir savaş hem korunacaksın
hem mukabele edeceksin" dedi.
Sağırlı'nın Türkiye gazetesinde "Sizi rahatlatacak ihtimal hangisi,
sabotaj mı teknik arıza mı?" başlığıyla yayımlanan (2 Nisan 2015)
yazısı şöyle:
Salı günü Türkiye karanlığa gömüldü. Ülkenin neredeyse tamamı
saatlerce elektriksiz kaldı. Önce alıştığımız sıradan kesintilerden
biri zannettik, sonra işin çapını, uzaması halinde hayatımızın
nasıl altüst olacağını farkettik ve panikledik.
Bildik reflekslerimiz devreye girdi. Sabotaj diyenler oldu, ihanet
çetesine bağlandı, Adliye Sarayı'ndaki rehin alma olayı ile
bağlantı kuruldu, teknik arıza diyen oldu, yazılım hatası diyen
oldu. İki gün sonra bugün ne olduğuna karar verebildik mi?
Bu işin nihai sorumlusu olan siyasi iradenin dileği ve temennisi
hangi ihtimalden yana olabilir? Hangi ihtimal onları daha az üzer
ve daha az tedirgin eder?
Teknik arıza mı (ki bu tabir tam karşılamıyor, planlamasından
yazılımına, işletmesine, ihtimal hesaplarına göre hangi halde hangi
yolun takip edileceğine dair tatbikatlara, hızlı karar verecek
teknik iradeye kadar bir dizi eksik) sabotaj ihtimali mi, son
sığınak paralel ihanet ihtimali mi?
Benim gönlüm ihmal ve teknik arıza sonucuna ulaşılmasından
yana.
Arıza da olsa gördük ki, insan hayatının pamuk ipliğine bağlı
olduğu gibi bu yüzyılda ülkelerin hayatı da bir şaltere bağlı.
Elektriğin ve bağlı her türlü cihazın birkaç hafta hayatımızdan
çıkması halinde neler olabileceğini tahayyül edeniniz oldu mu?
Sabotaj veya ihanet ihtimali sorumluluğumuzu ortadan kaldırıyor
mu?
Birisi arıza vesilesi ile, elektromagnetik bombalarla ülkelerin
çökertilmesinin, insanların hayatının karartılmasının mümkün
olduğunu, böyle bir patlamadan sonra elektrikle çalışan ne varsa
devre dışı kalacağını, yalıtımlı trafo ve merkezlerin Amerika'da
bile olmadığını söyledi. (Zaman makinası ile 1900'lerin başına
gitmiş gibi oluyoruz.)
Bu, vehmin en ileri derecesi… O kadar vehimli değilim. Ama artık
ülkelerin ve terör örgütlerinin yakmak, yıkmak, öldürmek yerine
siber saldırılara kayacağına işin aslını ve çapını kavrayamasam da
inanıyorum. Terör örgütlerinin nükleer bombalı saldırı ihtimalleri
yok. Nükleer silahı olan devletler de, az ziyanlı bir bölgede
deneme yapıp sonuçlarını görmeden böyle bir işe kalkışmazlar.
.....
Yine düğmeye bastılar mazeretinden ve sığınağından nefret ediyorum.
Siz de basın. Madem bu bir savaş hem korunacaksın hem mukabele
edeceksin.
Efendim ne zaman ayağa kalksak, ne zaman yürümeye başlasak, ne
zaman iki yakamız bir araya gelecek gibi olsa… Hainler, gafiller,
şer odakları, ihanet çeteleri… Iıh… Zaten marifet bu şartlarda, bu
denge içinde, hainlere, gafillere, ihanet çetelerine rağmen bir şey
yapmaktır. Yapabildiğindir.
Herkesin haini gafili, düşmanı, ihanet çetesi var.
Girilip çıkılan her kapıya x-ray cihazı koyamayız. Her kapıya
güvenlik dikemeyiz. Devletler ve kurumlar istihbaratla korunur.
İstihbarat güçle olur. Güçlü istihbarattan sonra güçlü devlet
olunmaz. Öyle olsa herkes milli kaynaklarının önemli bir kısmını
istihbarata ayırır, önce güçlü istihbarata kavuşur, sonra güçlü
devlet olur.
Mesela eskinin Saddam'ının veya Kaddafi'sinin veya Esat'ının güçlü
istihbaratı bir işe yaramaz. Sadece içeriden rejime ve saltanatına
gelecek tehlikeleri önleyebilir. Dışarıyı da işin içine katınca
hesap, kitap, strateji, ittifak, anlaşma, mutabakat, öngörme,
hesabı tutturma veya yanılma devreye girer. Ani manevralar devreye
girer.
Başarılı operasyon
Polis başarılı operasyon yaptı, diyoruz. Başarılı operasyonla
savcımızı kurtaramadık. Allah rahmet eylesin, inşallah son olur.
Operasyon başarısız olsaydı ne olurdu?
Benim bu sosyal medya takıntım aşağılık kompleksimden mi
kaynaklanıyor nedir, yine rehine krizi esnasında ve
sonrasında yazılanları okuyunca utandım. İntikam, haset,
duyarsızlık, bencillik, muhakeme kabiliyetinden mahrumiyet,
sabırsızlık… Zeka geriliği...
Böyle felaket ve acılardan sonra orada yazılanlara bakıp bu
insanları tanıyorum da diyemezsiniz. Çoğunun bastırılmış duyguları,
sanki alt şuuru açığa çıkıyor. Yüzyüze olunmadığı için kendini
kontrol etme ihtiyacı da duymuyor.