Türkiye Barolar Birliği'nden ilanlı tepki!
Türkiye Barolar Birliği (TBB) ve İstanbul Barosu günlük gazetelere ilan vererek 'iç güvenlik paketi'ni eleştirdiler.
İstanbul Barosu tarafından tam sayfa olarak verilen ilanda paketin
baskıcı bir düzenin yasallaştırılmaya çalışılması olarak yorumlandı
ve şu görüşlere yer verildi;
"Halkımızın dikkatine sunuyoruz:TBMM'de görüşülmeye başlanan iç
güvenlik yasa paketi, sıradan bir yasa teklifi olmayıp, demokratik
rejimi, hukuk devletini ortadan kaldırarak faşist ve baskıcı bir
düzenin yasallaştırılma çabasıdır.Hukuk devletinde olamayacak ve
anayasaya açıkça aykırı düzenlemeler öngören bu paketle
birlikte;
Bireyler, yargı güvencesinden tamamen yoksun olarak korumasız hale
gelecek, hak ve özgürlükler iktidarın, idarenin ve polisin insafına
terk edilecektir.
Her türlü toplantı ve gösteri yürüyüşü terör eylemi, buna katılan
herkes terörist sayılabilecektir,Yargı kararı olmadan mülki amirler
ve polis amirlerinin emri ile istenilen kişinin 48 saat boyunca
telefonları dinlenebilecek, kişilerin üstü, eşyası ve aracı
aranabilecek, herkes fişlenebilecektir. Yargı kararı olmadan polis
istediği kişiyi 48 saat boyunca gözaltında tutabilecek, kişinin
avukatına ulaşabilmesi engellenebilecektir. Bu şekilde polise,
mülki amirlere tanınan gözaltı ve arama kararı verme, soruşturma
yapabilme yetkisi ile birlikte Anayasaya aykırı olarak yargı
yetkisi idareye devredilecek, hâkim ve savcılar devre dışı
bırakılacak, mülki amirler ve polis, hâkim-savcı konumuna
gelecektir. Mülki amirlere ve polise tanınan hukuk dışı ve
olağanüstü yetkilerle birlikte, yaşam hakkı, kişi güvenliği, ifade
özgürlüğü ve toplantı ve gösteri yürüyüşü gibi özgürlükler tamamen
ortadan kalkacaktır. Polise tanınan silah kullanma yetkisinin
genişletilmesi ile birlikte yaşam hakkı büyük bir tehdit altına
girecek, polis basınçlı, kimyasal katkılı boyalı su
kullanabilecektir. Tüm anayasal güvenceler yok edilerek polis yargı
yetkisine sahip ve sınırsız-denetimsiz bir güç haline getirilecek,
devletin ve milletin polisi olması gerekirken siyasi iktidarın
silahlı gücü, ordusu haline dönüştürülecek, güvence olması gereken
hukuk bir silaha dönüşecektir. Polis ile yurttaş karşı karşıya
gelecek, sonuçları kestirilemeyecek toplumsal gerginlik ve
patlamaların fitili ateşlenecektir.
Sonuçta "iç güvenlik" adı altında gelinecek nokta, iktidarın kendi
siyasi amaçları çerçevesinde yargının devre dışı kaldığı ve
yürütmeye teslim olduğu, kimsenin kişi ve hukuk güvenliğinin
kalmayacağı bir "hiç güvenlik" ortamını sonuçlayacak kalıcı ve
sürekli bir sıkıyönetim olacaktır.
Uyarıyoruz;
Bu bir yasal değişiklik değil, bir rejim değişikliğidir. Böyle bir
rejim, kimsenin nefes alamayacağı bir korku düzeni, koyu bir faşizm
ve diktatörlük olacaktır. Toplumsal doku, demokratik rejimin
bünyesine aykırı bu düzenlemeleri reddedecektir.
Hukuk devletinde terörle ve suçla mücadele belirli sınırlamalara ve
denetimlere tabidir. Bu çerçevede yapılabilecek düzenlemelerin
sınırı ise demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ve
orantılılıktır.
Hiçbir meclis çoğunluğu, Anayasaya, hukukun genel ilkelerine,
evrensel hukuk değerlerine aykırı bir düzenleme yapma, hak ve
özgürlükleri güvencesiz bırakma, yargı yetkisini idareye terk etme
imkân ve yetkisini tanımaz.
Siyasi iktidarı akl-ı selime, hukukla, hak ve özgürlüklerle
inatlaşmamaya, ülkeyi kaosa ve vahim sonuçlara götürecek bu yoldan
dönmeye çağırıyoruz. Aksi halde meydana gelecek sonuçlardan
siyaseten ve hukuken sorumlu olacaktır.
İstanbul Barosu olarak bu yöndeki bir düzenlemeyi tanımayacağımızı,
yurttaşların hak ve özgürlüklerini koruma adına Anayasal-demokratik
yöntemlerle sonuna kadar bununla mücadele edeceğimizi ve
direneceğimizi ilan ediyoruz."
Öte yandan Türkiye Baralor Birliği de iç güvenlik paketi ile ilgili
gazete ilanı vererek "Kamuoyunda iç güvenlik paketi olarak anılan
torba yasa ile polis ve jandarmaya verilen yetkiler, toplumsal
huzuru vericek şekilde orantısız ve denetimsiz biçimde
arttırılmaktadır" denildi.