10 Nis 2020 08:57 Son Güncelleme: 10 Nis 2020 10:28

Türk Yoğun Bakım Derneği Başkanı: Beş ilde sokağa çıkma yasağı gelebilir

Salgının merkez üssü haline gelen kentte yoğun bakımlar büyük oranda doldu.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca yoğun bakımların doluluk oranını yüzde 63 olarak açıkladı. İstanbul’da yoğun bakımların büyük oranda dolu olduğu bazı yerlerde ameliyathaneleri de yoğun bakım olarak hazırlandı, agresif bir artışta buraların da kullanılabileceği belirtildi.

BEŞ İLDE SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI GELEBİLİR

Uzmanlar, yoğun bakım yatak ve ekipman sorunundan önemlisinin kişilerin yoğun bakıma gelecek aşamaya gelmemesi olduğuna dikkat çekerek “Bu işten kurtulmak istiyorsak öncelikle birbirimize hastalığı bulaştıracak her türlü şartı ortadan kaldırmamız gerek. Vakaların en çok görüldüğü beş ilde sokağa çıkma yasağı olabilir” görüşünü dile getirdiler.

Türkiye’de yetişkinler için 24 bini aşkın yoğun bakım yatağı bulunuyor. Ancak vaka artış hızıyla birlikte yoğun bakımda tedavi gören hasta sayısının artması nedeniyle bu servislerin yetersiz kalabileceği endişesi de yaşanıyor.

PİK HAZIRLIĞI

Cumhuriyet’ten Sibel Bahçetepe’nin haberine göre; Türk Yoğun Bakım Derneği Başkanı Prof. Dr. İsmail Cinel, bulaşıcılığı önlemek için sıkı önlemler alınması gerektiğini belirterek “Belki tüm Türkiye’de değil ama vakaların en çok görüldüğü beş ilde sokağa çıkma yasağı olabilir. Koronavirüs salgınının pik noktasının nasıl gerçekleşeceğini bilmiyoruz. Yavaş yavaş hastaneler ve dolayısıyla yoğun bakımlar doluyor. Bir taktik ile olası büyük dalgaya hazırlık yapılıyor; yeni yoğun bakım yatakları devreye sokuluyor, yeni hastane binalarının kısım kısım açılması planlanıyor. Ne var ki dalganın boyutunun ne olacağı, pik noktasının nereye varacağı belli değil, Fransa’da bir günde 1400 kişi öldü. İkinci dalganın gelme olasılığı da söz konusu olabiliyor” dedi.

MÜ Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 24 ameliyathanenin 14’ünün vakaların artması durumunda yoğun bakım olarak kullanılmak üzere ayrıldığını anlatan Cinel, birincil hedefin “bulaşıcılığı” önlemek olduğunu vurguladı.

YATAKTAN İBARET DEĞİL

Birincil hedefin halk sağlığı problemi olarak “bulaşıcılığı” önlemek olduğunu vurgulayan Cinel, yoğun bakımın yatak ve solunum cihazından ibaret olmadığını belirterek “Yoğun bakım bir ekip işidir. Yalnızca yoğun bakım ekibinin sağlığını korumak ve yoğun bakım yatak sayısını artırmak da çözüm olamayabilir; ‘yoğun bakımların akılcı kullanımının’ ön plana çıkarılması bu gibi olağanüstü pandemi günlerinde şarttır. İllerde yoğun bakım ekipleri kurulmalı. Bu ekipler, Covid-19 dışındaki yoğun bakım hastalarını özel hastanelere tahliye edebilir” ifadelerini kullandı.

İZOLE HALDE YAŞAMAK GEREK

Ankara Üniversitesi Yoğun Bakım Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necmettin Ünal ise İstanbul’da yoğun bakımların büyük oranda dolu olduğu yönünde bilgilerin geldiğini belirterek “Türkiye’deki temel sorun şeffaf olunmaması. Duyumlarımıza göre İstanbul’da yoğun bakımların büyük oranda dolu olduğu yönünde bilgi geliyor. Hatta bazı hastanelerin ameliyathanelerinin de yavaş yavaş yoğun bakıma çevrildiği konusunda bilgim var. İstanbul için genel kanaat şu: İşler çok iyi gitmiyor, birtakım şehirler nispeten daha iyi. Çok yoğun hasta geldiği takdirde tüm sağlık sistemlerinde olduğu gibi bizim de sistemimizin çökmekten başka çaresi olamaz” dedi. “Çözüm yoğun bakıma hasta yollamamaktan geçiyor” diyen Ünal, “İzole halde yaşar hale geçmemiz gerek. Hastayı zamana yaymak zorundayız, en doğru politika budur” dedi.