04 Tem 2013 17:17
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:16
TÜRK MEDYASI ÖLDÜ HABERİ YOK!
Gürkan Hacır, Akşam Gazetesi'nden kovulma sürecini, Türk medyasının geleceğini ve bundan sonra yapacaklarını anlattı
TMSF tarafından el konuldutan sonra Genel Yayın Yönetmenliği’ne Star’dan AK Parti eski milletvekili Mehmet Ocaktan’ın getirildiği Akşam gazetesinin Pazar günleri tarih yazıları kaleme alan Gürkan Hacır’ın gazeteyle ilişkisi pazartesi günü kesilmişti.
Hacır, Akşam Gazetesi’nden kovulma sürecini, Türk medyasının geleceğini ve bundan sonra yapacaklarını İnternethaber'den Nesrin Yılmaz'a anlattı:
ZATEN BÖYLE BİR GAZETEDE YAZMAK İSTEMEZDİM
"Akşam Gazetesi’nin son birkaç gündür yayınına baktığınız zaman neden tasfiye yaşandığını anlayabiliriz. Mehmet Ocaktan’ın gelişiyle birlikte savrulduğu çizgiye baktığımız zaman neden tasfiye edildiğimiz ortaya çıkıyor. Doğrusunu isterseniz böyle bir gazetede de ben zaten yazmak istemezdim, çünkü gazeteciliğin tanımı değişti artık. Eskiden, Başbakanı veya iktidar partisini destekleyen bir gazeteci bile bu denli yazılar yazamazdı. İşte dün Akşam Gazetesi’nde bir kadın yazar, inanılmaz bir yazıya imza attı.
Doğrusunu söylemek gerekirse, biz Özal, Demirel ve Çiller dönemini gördük ama artık yandaşlığın da dozu kaçtı. Doğrudan iktidar güzellemesine döndü iş. Böyle bir gazetede zaten benim yazmam doğru olmazdı, ben de zaten onun için olabildiğince kendi doğrultumda hiç eğip bükmeden yazılarımı yazmaya devam ettim."
YAZIMI YAYINLADILAR VE ERTESİ GÜN...
Mehmet Ocaktan döneminde tek bir yazı yazdım, o yazıyı da yayınladılar, ben yayınlamazlar diye düşünüyordum ama yayınladılar. Yayınladıklarının ertesi gün de bana yol verdiler."
"Doğrusu, bu benim yaşadığım ilk tasfiye değil ama İsmail Küçükkaya yönetiminin Mehmet Ocakatan ile değiştirilmesinden sonra hepimiz böyle bir süreç bekliyorduk. Zaten gazetenin bugünkü halini görünce de bu hiçbirimiz için sürpriz olmadı."
AKŞAM’IN OMURGASI DEĞİŞTİRİLDİ
"Öncelikle bu durumu anlatmak için vurgulanması gereken şeyler olduğunu düşünüyorum. Burada bir hukuksuzluk var. Gazeteye TMSF tarafından el konulduktan sonra TMSF’nin görevi gazeteyi bir an önce en yüksek bedelle satışa çıkarmak ve kamunun alacağını tahsil etmektir. TMSF’nin görevi budur. TMSF, orada bir yazar tasarrufuna bir yayın yönetmeni tasarrufuna, yazı işleri tasarrufuna gidemez. TMSF’nin böyle bir görevi ve yetkisi yok. TMSF buna rağmen orada adeta bir yandaş medya yaratırcasına kadrolaşmaya gitti ve gazetenin olduğu gibi omurgasını değiştirerek yayın politikasını da yerle bir etti."
TMSF HUKUKSUZLUK YAPIYOR
"Bu noktadan baktığınızda burada büyük bir hukuksuzluk görüyorsunuz. TMSF yönetimi büyük bir hukuksuzluk yaptı. Ama şu da var; Yazı işlerindeki sorumlu bir müdür arkadaşım, kendisine bu hukuksuzluk hatırlatıldığı zaman şu sözü söyledi; "Biz zaten bu gazetenin kimse satılacağını biliyoruz, onun için kadrolaşma yapmamızda bir sakınca yok." Düşünebiliyor musunuz, ihalesi yapılmamış bir işin satıştan sonraki sahipleri bilinerek kadro kuruluyor ve ona göre bir hazırlık yapılıyor. Bu basın tarihimizde görmediğimiz bir olaydır. Böyle bir olaya, Menderes, Demirel, Özal ve Çiller döneminde de tanık olmadık. Her dönemde yandaş medya vardı, iktidara güzel gözükmen isteyen medya vardı ama bu denli ölçü kaçmamıştı.
İSMAİL KÜÇÜKKAYA’YI ELEŞTİRENLER BUGÜNE BAKSIN
"İsmail Küçükkaya’ya zamanında eleştiri yöneltenleri bir kez daha gazetenin son halini görmeye davet ediyorum. Görsünler ve İsmail Küçükkaya’nın aslında nasıl bir yayın yönetmenliği yaptığını görsünler. Her görüşten, her düşünceden insana nasıl kapıları açtığını, nasıl gazetecilik saikiyle hareket ettiğini görsünler. Bu olayla da bu zaten daha iyi anlaşıldı. Ona yönelik iktidara şirin gözükmeye çalışıyorsun ithamları da bu olayla yerle bir edilmiş oldu, kimse artık bu tür eleştirilere kulak asmayacak."
YAŞANANLARI OBJEKTİF DEĞERLENDİREMİYORLAR
"Türk medyası özellikle Gezi Parkı sürecinde iyi sınav veremedi, hatta bırakın sınavı mevcut durumunu dahi koruyamadı. Bütün dünyanın gözlerinin çevrildiği bu muazzam, Cumhuriyet tarihinde benzeri olmamış ayaklanmayı sanki basit bir olaymış gibi görmeye çalıştılar. Ardından arkasında komplo teorileri aramaya çalıştılar, arkasından küçümseyerek veya farklı amaçları olduğunu iddia ederek bu olayı saptırmaya çalıştılar. Oysa yaşananları soğukkanlı bir şekilde bir gazeteci objektifliğiyle değerlendirmeleri gerekiyordu. Ama bunu ne yazılı ne de görsel medyada göremedik."
TÜRK MEDYASI ÖLDÜ HABERİ YOK
"Afika’da avcılar ceylanları vurmak için zehirli ok kullanırlarmış ve bu zehirli okla ceylanı vurduktan sonra ceylan bir müddet daha koşmaya devam edermiş. Bu sırada avcı şunu söylermiş: "Öldü ama haberi yok."
Türk medyası da öldü ama haberi yok. Gerçekten alternatif bir medya doğacak. İnternet medyası tam olarak patlayacak ve gerçek güzüne ulaşacak. Çünkü insanların hakikati bulma, hakikati öğrenme ihtiyaçları ve haber almak hakları var. Ve buna yönelik bir susamışlıkları var. İnsanların cep telefonlarından yaptıkları yayınlar bile yüzbinlere ulaşmaya başladı, bunu Ankara’da gördük. Gezi olaylarından sonra bu gerilla tipi yayıncılık merkez medyanın, ana omurga medyanın önüne geçecek, bunu görebiliyoruz. Türkiye’de yeni bir medya şekilleniyor."
TEKLİFLER VAR AMA DAHA TAM OLGUNLAŞMADI
"Birkaç gazete ile görüşmelerim var, teklifler var ama daha tam olarak olgunlaşmadı. Ama bizim yazacağımız gazete sayısı sınırlıdır zaten. Tahmin ediyorum 4-5 gazete içinde kalacağım ama gazetenin ismini daha henüz açıklayamıyorum çünkü kesinleşmiş bir şey yok."
Hacır, Akşam Gazetesi’nden kovulma sürecini, Türk medyasının geleceğini ve bundan sonra yapacaklarını İnternethaber'den Nesrin Yılmaz'a anlattı:
ZATEN BÖYLE BİR GAZETEDE YAZMAK İSTEMEZDİM
"Akşam Gazetesi’nin son birkaç gündür yayınına baktığınız zaman neden tasfiye yaşandığını anlayabiliriz. Mehmet Ocaktan’ın gelişiyle birlikte savrulduğu çizgiye baktığımız zaman neden tasfiye edildiğimiz ortaya çıkıyor. Doğrusunu isterseniz böyle bir gazetede de ben zaten yazmak istemezdim, çünkü gazeteciliğin tanımı değişti artık. Eskiden, Başbakanı veya iktidar partisini destekleyen bir gazeteci bile bu denli yazılar yazamazdı. İşte dün Akşam Gazetesi’nde bir kadın yazar, inanılmaz bir yazıya imza attı.
Doğrusunu söylemek gerekirse, biz Özal, Demirel ve Çiller dönemini gördük ama artık yandaşlığın da dozu kaçtı. Doğrudan iktidar güzellemesine döndü iş. Böyle bir gazetede zaten benim yazmam doğru olmazdı, ben de zaten onun için olabildiğince kendi doğrultumda hiç eğip bükmeden yazılarımı yazmaya devam ettim."
YAZIMI YAYINLADILAR VE ERTESİ GÜN...
Mehmet Ocaktan döneminde tek bir yazı yazdım, o yazıyı da yayınladılar, ben yayınlamazlar diye düşünüyordum ama yayınladılar. Yayınladıklarının ertesi gün de bana yol verdiler."
"Doğrusu, bu benim yaşadığım ilk tasfiye değil ama İsmail Küçükkaya yönetiminin Mehmet Ocakatan ile değiştirilmesinden sonra hepimiz böyle bir süreç bekliyorduk. Zaten gazetenin bugünkü halini görünce de bu hiçbirimiz için sürpriz olmadı."
AKŞAM’IN OMURGASI DEĞİŞTİRİLDİ
"Öncelikle bu durumu anlatmak için vurgulanması gereken şeyler olduğunu düşünüyorum. Burada bir hukuksuzluk var. Gazeteye TMSF tarafından el konulduktan sonra TMSF’nin görevi gazeteyi bir an önce en yüksek bedelle satışa çıkarmak ve kamunun alacağını tahsil etmektir. TMSF’nin görevi budur. TMSF, orada bir yazar tasarrufuna bir yayın yönetmeni tasarrufuna, yazı işleri tasarrufuna gidemez. TMSF’nin böyle bir görevi ve yetkisi yok. TMSF buna rağmen orada adeta bir yandaş medya yaratırcasına kadrolaşmaya gitti ve gazetenin olduğu gibi omurgasını değiştirerek yayın politikasını da yerle bir etti."
TMSF HUKUKSUZLUK YAPIYOR
"Bu noktadan baktığınızda burada büyük bir hukuksuzluk görüyorsunuz. TMSF yönetimi büyük bir hukuksuzluk yaptı. Ama şu da var; Yazı işlerindeki sorumlu bir müdür arkadaşım, kendisine bu hukuksuzluk hatırlatıldığı zaman şu sözü söyledi; "Biz zaten bu gazetenin kimse satılacağını biliyoruz, onun için kadrolaşma yapmamızda bir sakınca yok." Düşünebiliyor musunuz, ihalesi yapılmamış bir işin satıştan sonraki sahipleri bilinerek kadro kuruluyor ve ona göre bir hazırlık yapılıyor. Bu basın tarihimizde görmediğimiz bir olaydır. Böyle bir olaya, Menderes, Demirel, Özal ve Çiller döneminde de tanık olmadık. Her dönemde yandaş medya vardı, iktidara güzel gözükmen isteyen medya vardı ama bu denli ölçü kaçmamıştı.
İSMAİL KÜÇÜKKAYA’YI ELEŞTİRENLER BUGÜNE BAKSIN
"İsmail Küçükkaya’ya zamanında eleştiri yöneltenleri bir kez daha gazetenin son halini görmeye davet ediyorum. Görsünler ve İsmail Küçükkaya’nın aslında nasıl bir yayın yönetmenliği yaptığını görsünler. Her görüşten, her düşünceden insana nasıl kapıları açtığını, nasıl gazetecilik saikiyle hareket ettiğini görsünler. Bu olayla da bu zaten daha iyi anlaşıldı. Ona yönelik iktidara şirin gözükmeye çalışıyorsun ithamları da bu olayla yerle bir edilmiş oldu, kimse artık bu tür eleştirilere kulak asmayacak."
YAŞANANLARI OBJEKTİF DEĞERLENDİREMİYORLAR
"Türk medyası özellikle Gezi Parkı sürecinde iyi sınav veremedi, hatta bırakın sınavı mevcut durumunu dahi koruyamadı. Bütün dünyanın gözlerinin çevrildiği bu muazzam, Cumhuriyet tarihinde benzeri olmamış ayaklanmayı sanki basit bir olaymış gibi görmeye çalıştılar. Ardından arkasında komplo teorileri aramaya çalıştılar, arkasından küçümseyerek veya farklı amaçları olduğunu iddia ederek bu olayı saptırmaya çalıştılar. Oysa yaşananları soğukkanlı bir şekilde bir gazeteci objektifliğiyle değerlendirmeleri gerekiyordu. Ama bunu ne yazılı ne de görsel medyada göremedik."
TÜRK MEDYASI ÖLDÜ HABERİ YOK
"Afika’da avcılar ceylanları vurmak için zehirli ok kullanırlarmış ve bu zehirli okla ceylanı vurduktan sonra ceylan bir müddet daha koşmaya devam edermiş. Bu sırada avcı şunu söylermiş: "Öldü ama haberi yok."
Türk medyası da öldü ama haberi yok. Gerçekten alternatif bir medya doğacak. İnternet medyası tam olarak patlayacak ve gerçek güzüne ulaşacak. Çünkü insanların hakikati bulma, hakikati öğrenme ihtiyaçları ve haber almak hakları var. Ve buna yönelik bir susamışlıkları var. İnsanların cep telefonlarından yaptıkları yayınlar bile yüzbinlere ulaşmaya başladı, bunu Ankara’da gördük. Gezi olaylarından sonra bu gerilla tipi yayıncılık merkez medyanın, ana omurga medyanın önüne geçecek, bunu görebiliyoruz. Türkiye’de yeni bir medya şekilleniyor."
TEKLİFLER VAR AMA DAHA TAM OLGUNLAŞMADI
"Birkaç gazete ile görüşmelerim var, teklifler var ama daha tam olarak olgunlaşmadı. Ama bizim yazacağımız gazete sayısı sınırlıdır zaten. Tahmin ediyorum 4-5 gazete içinde kalacağım ama gazetenin ismini daha henüz açıklayamıyorum çünkü kesinleşmiş bir şey yok."