11 Tem 2013 11:44 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:16

TÜRK GAZETECİLERE GÖZALTINDA NE SORDULAR! FATİH ER YAZDI!

Fatih Er bugün Sabah gazetesinde gözaltında yaşadıklarını anlatan bir yazı kaleme aldı.

Önceki gün Mısır’da Nasır City bölgesinde çekimden dönen A Haber televizyon kanalı muhabiri Fatih Er ve kameraman Tufan Güzelgün gözaltına alınmıştı. TRT ekibi ile çekimden dönen Er ve Güzelgün, Mısır Yabancı Basın Merkezi’nden akreditasyonları ve basın kartları bulunmadığı gerekçesiyle askerler tarafından gözaltına alınmışlar, günün ilerleyen saatlerinde ise serbest bırakılmışlardı.
Fatih Er bugün Sabah gazetesinde gözaltında yaşadıklarını anlatan bir yazı kaleme aldı. Er, kendisine en çok sorulan sorunun "Türk ordusunda çalışıyor musun?" olduğunu yazdı.

İşte Er’in o yazısı:

"Kameraman arkadaşımla Adeviyye Meydanı’nda gözaltına alınıp gözleri bağlı bir yere götürüldük. Sürekli "Türk ordusunda görevli misin" diye sordular"

ÇEKİM YAPABİLİR MİYİZ DİYE SORDUK...

Askerler tarafından gözaltına alınmamız başkent Kahire’deki Adeviyye Meydanı yakınlarında yaşandı. Kendilerine çekim yapıp yapamayacağımızı sorduğumuz askerler olumsuz yanıt verince aracımıza binip uzaklaşmak istedik ancak tel örgülerden atlayan askerler bir anda kameraman arkadaşım Tufan Güzelgün’ün kollarından tutup askerlerin beklediği noktaya çekmeye başladı.

45 DAKİKA DUVARA DÖNÜK BEKLETTİLER

Belli ki Mursi yanlılarının protestosunu izlememizden rahatsız olmuşlardı. Diğer iki asker ise yine koşarak bana ve mihmandarımın yanına geldiler. İçlerinden biri "Komutan size çağırıyor" diyerek zırhlı araçların arasına götürdü. Bağırarak mihmandarımıza bir şeyler anlatan rütbeli asker, pasaportlarımıza ve izin kağıtlarımıza baktıktan sonra, "Bunlar geçersiz, sizi tutukluyorum. Birazdan almaya gelecekler" diyerek eşyalarımıza ve pasaportlarımıza el koydu. Duvara dönerek beklememizi söylediler. 45 dakika bekletildikten sonra sivil silahlı kişiler bizi alıp sivil bir cipe bindirdi. Gözlerimizi bezle bağlayan görevliler başlarımızı öne bastırdı. Yaklaşık 4-5 kilometre gittik. Arkadaşımla ayrı ayrı odalara götürüldük. Her ikimize de sürekli emirler yağdırıyorlardı. Birisi, "Yüzünüzü duvara dönün ve kıpırdamadan ayakta bekleyin" talimatı verdi.

GÖZLERİMİZİ BAĞLADILAR

Her iki dakikada bir odaya gelen sivil görevliler sadece "Neden burdasın?" diye sorup tekrar odadan çıkıyordu. Bazıları yanıt vermemizi bile beklemedi. Daha sonra kibar bir görevli geldi gözlerimi çözdü, özür diledi ve oturabileceğimi söyledi. Bu arada bize ısrarla, "Sen Türk ordusunda görev yapıyor musun?" diye soruyordu. "Askere gitmedim" şeklinde yanıt verdim.

TELEVİZYONCU MUSUN GAZETECİ MİSİN?

Sık sık Türkiye’deki Mısır Büyükelçiliği ile görüşüyorlardı. Ordunun camide namaz kılanlara ateş açıp öldürme haberleri ile diğer gelişmeleri SABAH’ta yazdığımı bildikleri için bana, "Sen televizyoncu musun, gazeteci misin" diye soruyorlardı. Daha sonra kameraman arkadaşımı da benim kaldığım odaya getirdiler. Elinde defterle giren bir görevli ise kimlik bilgilerimizi not aldı ve tekrar odada bizi yalnız bıraktı. Odaya giren bir diğer istihbarat görevlisi, "Başka ülke vatandaşlığın var mı" diye sordu. Ben ise, "Hayır" yanıtını verdim. Sonra bana, "Doğru söyle. Biz senin İngilizce konuştuğunu biliyoruz. Hem Arapça da biliyorsun. Yalan söylüyorsun" diyerek baskı yaptılar. Israrla, "Türk vatandaşıyım, iyi Arapça konuşamadığımı" söyledim. Ancak ısrarlarına devam ettiler.

İSRAİL’DE NEDEN YAŞADIN

İstihbarat subaylarının üzerinde durduğu diğer bir konu ise İsrail’de uzun süre yaşamam oldu. Pasaportumda İsrail’e giriş çıkış olmamasına rağmen görevli İsrail’de neden yaşadığımı sordu. Görevli olarak bulunduğumu söyledim ve Kudüs’te ailemle 3 yıl kaldığımı söyledim. Her defasında aynı yanıtları vermeme karşın İsrail ile ilgili sorular defalarca soruldu.

6 SAAT GÖZALTINDA TUTULDUK

Sorgulama bittikten sonra boş bir odada bekletildik. Tuvalete gitmek istedik. Kaldığımız odanın kapısını ısrarla vurmamıza rağmen ancak 1 saat kadar sonra isteğimize cevap verildi. 6 saatlik gözaltı sonunda eşyalarımız eksiksiz teslim edildi ve nerede olduğunu bilmediğimiz ve sonradan yarı inşaat olduğunu anladığımız binadan ayrıldık.

Uzun bir yürüyüşün ardından anayol üzerinde taksiye binerek otelimize döndük. Bizden önce gözaltına alınan Star Tv Muhabiri Murat Uslu ve Kameraman Zafer Kararkaş’a ise daha farklı sorular soruldu. Mihmandarları kamera monopotu ile feci şekilde dövülen ekibin aynı zamanda elleri de kelepçelendi. İstihbarat subayları Türk gazetecilere Gezi parkı olayları hakkında ne düşündüklerini ve Erdoğan’ı sevip sevmediklerini de sordular.