TÜRK EDEBİYATININ ACI KAYBI; ÜNLÜ ŞAİR VEFAT ETTİ!
Kayışdağı Darülaceze‘deki yoğun bakım bölümüne yatırılan Sedat Umran yaşamını yitirdi..
Türk şiirinin büyük ismi Sedat Umran vefat etti. Usta şairin cenazesi ikindi vakti Zincirlikuyu'dan kaldırılacak.
Rahatsızlığı dolayısıyla, 1 Haziran Cumartesi günü Kartal Sanatçılar Huzurevi’nden alınarak Kayışdağı Darülaceze‘deki yoğun bakım bölümüne yatırılan Sedat Umran, 17 Haziran'da durumu gittikçe ağırlaşınca ağız yoluyla beslenemez hale gelmişti. 25 Haziran günü Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları Hastanesine “solunum yetmezliği” sebebiyle kaldırılan Umran, 4 Temmuz’da iyileşince hastaneden taburcu edilmiş ve yeniden Darülaceze’ye götürülmüştü.
SEDAT UMRAN KİMDİR?
İlkokul öğretmeni Mehmet Kazım Öcal’ın oğludur. Küçük yaşta öksüz kaldı ve dedesi tarafından büyütüldü. Erenköy 38. İlkokulu, Kadıköy 3. Erkek Ortaokulundan sonra Haydarpaşa Lisesini bitirdi (1942). Bir süre İÜ İktisat Fakültesine devam etti. Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümüne geçerek buradan mezun oldu (1948). İstanbul Merkez Bankasında (1951-54), İÜ İktisat Fakültesi Maliye Enstitüsü Kütüphane Memurlu-ğunda (1954-55) çalıştı. Kayseri Orta Anadolu T.A.Ş.’de, İzmit Boru Fabrikasında, Mensucat Santralde, Demir Döküm Fabrikaları Genel Müdürlüğünde, İzmit Mannesman-Sümerbank Boru Endüstrisinde memur ve çevirmen olarak görev aldı. 1974'te emekliye ayrıldı. Tüm zamanını şiire ve Almanca çevirilere ayırdı. Yeni Devir, Tercüman ve Türkiye gazetelerinde yazılar yazdı. İlk şiiri 1943'te Yedigün dergisinde yayımlandı. Hisar, Beş Sanat, Varlık, Türk Dili, Güney, Yeditepe, Soyut, Büyük Doğu, Diriliş, Türk Edebiyatı, Sözcükler, Sedir, Tan, Gösteri, Gergedan, Mavera, Aylık Dergi, Milli Kültür, Yaba/Öykü dergilerinde şiirleri ve çeviri şiirleri yayımlandı. Leke isimli kitabıyla tanındı. ‘Eşyanın şairi’ olarak anıldı. İnsan Gelişiminin Devridaimi çevirisiyle 1994 Türkiye Yazarlar Birliği Çeviri Ödülünü aldı.
Eserleri
Şiir: Meş’aleler (1949), Leke (1970), Gittin Taş Atarak Denizlerime (1990), Kara Işıldak (1993), Parmak Uçlarımdaki Yangın (1995), Sedat Umran’dan Seçmeler (1995), Aynada Gün Doğumu (1995), Akşam Şiirleri (1998), Altın Eşik (1999), Kırık Ayna (Aşk şiirlerinden seçmeler, 2000), Sonsuzluk Atı (Toplu şiirleri, 2000)
Çeviri: Epigramlar (Angelüs Silesius, 1972), Hinduizm (1978), Büyük Kurtuluş – Suzuki /Zen Budizme Giriş (1980), Zen Yolu / Yayla Ok Atma Sanatında Zen (Eugen Herriel, 1980), Nihilananda (1980), Yeni Sınıf (Milovan Djilas, 1982), Roman Kuramı (Lukacs, 1985), Hint Felsefesi (Heintich Zimmer, 1988), Edebiyat ve İhtilâl (Jürgen Rühle, 1989), Felsefenin Arka Merdiveni (Wilhelm Weischeder, 1994), Felsefenin Küçük Okulu (Karl Jaspers, 1995), İnsan Gelişiminin Devridaimi (Sri Aurobindo, 1996), 20. Yüzyıl Alman Şairleri Antolojisi (1995), Büyük Alman Şâirleri (1996), Diyaloglar (Giardona Bruno, 1997), Aforizmalar (Nietsche’den, 1999)
Diğerleri: Şaheserler Antolojisi (Hasan Akay ile, 1994), Şiirde Metafizik Gerçek (Makaleler, 1997)
"ŞİİR İÇİN YAŞAYAN ŞAİR"
‘ (…) Ahmed Haşim tesirinde başlayan şiirini giderek kendi mecrasına taşıdı, eşyanın metafiziğini araştıran şiirler yazdı. İnsan hayatında trajik olana eğilen, trajediyi gizemli bir boyutta ele alan eserleri ile modern Türk şiirinde kendine has bir yer edindi. Leke adlı kitabındaki tutumu sebebi ile ‘eşyanın şairi’ olarak tanımlanmasına rağmen, bu tavır Umran’ın şiirinde ancak belli bir unsuru karşılamaktadır. Eşya dışında günlük hayat, aşk ve tabiat, insan ruhunun gerilime doğru yürüyen açmazları onun asıl yoğunlaştığı sahalardır. Sese ve kelimeye büyük ağırlık verir. Kendini tamamıyle şiire adamış, âdeta şiir için yaşayan bir şâir olmuştur.’ (Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi; c. 8. s. 459, Dergâh Yayınları)