Türk dizileri yayından kaldırıldı, peki MBC yetkilileri ne düşünüyor? Karar geçici mi?
Son yıllarda yurtdışında yaygınlık kazanan Türk dizilerine ilişkin alınan yasaklama kararı tartışma yarattı.
Son dönemde özellikle Arap dünyasından Türkiye’ye yönelik
saldırıların arttığı ve Katar kriziyle gerilimin arttığı Türkiye-
Birleşik Arap Emirlikleri ilişkilerinin donma noktasına geldiği bir
dönemde geçtiğimiz hafta yeni bir haber tartışma yaratmıştı.
Birleşik Arap Emirlikleri’nde İngilizce yayın yapan gazetelerden
The National, geçtiğimiz hafta MBC’nin Türk dizilerini yayından
kaldırmalarına yönelik talimatta bulunduğunu aktarmış fakat bu ani
kararın arkasındaki nedenin ne olduğunun henüz bilinmediğini
okuyucularına duyurmuştu.
MBC Group Sözcüsü Mazen Hayek geçtiğimiz hafta, “MBC de dahil olmak
üzere birçok Arap ülkesinde Türk dizilerinin yayından
kaldırılmasına yönelik bazı medya gruplarını ilgilendiren bir karar
alındı” demişti. Toplam 6 Türk dizisinin yayından kaldırılmasının
arkasındaki nedenleri, dizilerin akibetini ve kararın geçici olup
olmadığını Lale Elmacıoğlu Türkiye Haber Merkezi sitesinde kaleme
aldı.
İşte Lale Elmacıoğlu'nun "Arap kanallarındaki Türk
dizilerinin akibeti" başlıklı o yazısı:
Geçtiğimiz günlerde Arap medya kuruluşu MBC’nin Grup Sözcüsü Mazen
Hayek’in, İngiliz gazetesi The National’a yaptığı ‘Türk dizilerinin
yayından kaldırılması’na ilişkin açıklama, bizleri yakından
ilgilendiriyordu. Hayek’in açıklamasındaki en dikkat çekici nokta
şuydu: Sadece MBC değil, bazı diğer Arap medya kuruluşları da Türk
dizilerini yayından kaldırıyordu. Yani karar sadece MBC Grup
tarafından alınmamış, daha üst bir yerden tüm kanallara tebliğ
edilmişti.
Kararın ardından Türk medyasında anlamsız şekilde MBC’yi
suçlarcasına yazılmış yazılar ve yorumlar okudum. MBC’nin bu
karardan dönmesi gerektiği bile yazılıp çizildi, söylendi. İyi de
unuttukları bir şey vardı, karar MBC’nin inisiyatifinde değildi!
Verilen kararda, MBC’nin bir dahli yoktu, Suudi Arabistan yönetimi
tarafından alınıp onlara tebliğ edilmişti. İşte Birleşik Arap
Emirlikleri’nin de payı vardı.
Peki bu karar, soft power (yumuşak güç)’ımız olarak görülen Türk
dizileri için MBC ve diğer Arap kanallarının kapılarını sonsuza dek
kapatıyor mu yoksa geçici bir durum mu? Bakın MBC tarafı ne
diyor…
MBC YETKİLİLERİ NE DÜŞÜNÜYOR? KARAR GEÇİCİ Mİ?
İsmini veremeyeceğim yetkiliden edindiğim bilgiye göre, olay tam da
düşündüğüm gibi. Durum onları da aşıyor, tamamen politik gerekçeler
söz konusu. Karara karşı gelecek ya da seçim yapabilecek güçleri
yok. Suudi Arabistan yönetimi, Mart ayı itibariyle MBC ve diğer
medya kuruluşlarının Türk dizileri yayınlamasına yasak getirmiş,
onlar da bu kararı uygulamaya koymak zorunda kalmışlar. Karar ani
olduğu için, seyircilerin durumdan haberdar edilmesi ya da bir
yayın planlaması yapılması gibi bir şey de söz konusu
olamamıştı.Anlayacağınız MBC de bu işte mağdurolan taraf.
Kararın geçici mi kalıcı mı olduğuna ya da bundan sonra ne
olacağına ilişkinbilgileri yok. Ancak umutları baki…11 yıl önce
Gümüş (Noor) ile başlayan uzun yolculukta Türk dizilerini severek
yayınlayan, milyonlarca kişiyeulaştıranve bu işe ciddi sermaye
ayıran ve bunun karşılığında ekonomik getiri sağlayan MBC’nin böyle
bir karar alması, zaten mantığa ters bir durum olurdu. MBC tarafı,
ilişkiler düzelirse seve seve Türk dizilerini yeniden yayınlamayı
umuyor.
ŞİMDİ NE OLACAK?
Peki şimdi ne olacak? Araplar, Türk dizilerini izlemekten vaz mı
geçecek? Elbette ki hayır.
2018’in küresel dünyasında bir tıkla her diziye ulaşmaya, her
istediklerini izlemeye devam edecekler.Arap izleyicilerin Türk
dizilerini takip etme hakkı elbette ki ellerinden alınamaz.
Diziler, Türkiye’de yeni bölümü yayına girer girmez dublajlı değil
ama Arapça altyazılarla internette yayına sokuluyor. Ama bunun
yapım şirketleri ve kanal tarafından Arap kanallarına resmi satışı,
yaklaşık 120 milyon doları bulan bir sektör demek. Bedavaya
internetten izlendiğinde, işin ekonomik yönü gözardı edilmiş
olunuyor. Araplar, dizilerimizi izlemekten de ülkemize seyahat
etmekten de vazgeçmeyecek.Zaten Türk dizi film endüstrisinin de tek
kazancı Arap piyasası değil. İhracat ağını hali hazırda genişletmiş
olanfirmalar, çaresiz de değil. Yeni arayışlara girip yöntemler
bulacak, krizi fırsata çevirmeye çalışacaklardır.
Unutmamak gerekir ki, bu hayatta her şey olabilir. İmkansız diye
bir şey yoktur. Özellikle deuluslararası ilişkilerde! Değişmeyen
tek şey, değişimin kendisidir. Diplomaside ilişkileri ortak
çıkarlar belirler. Dün düşman olanlar bugün dost olabilir. Şayet
dış politikada şartlar değişirse, Türk dizilerinin yayını
konusundaki yasağı kalkar. Gidişatı tamamen Suudi Arabistan ve BAE
ile Türkiye arasındaki ilişkiler belirleyecek.Ancak kısa vadede
ilişkilerin düzelmesini beklemek hayalperestlik olur.
Türk dizilerine getirilen yasak Türkiye’nin sadece dizi
ihracatını değil, milyarlarca dolarlık turizm ve inşaat başta
olmak üzere diğer iş alanlarını da ilgilendiriyor. Suudi Arabistan
ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin Türkiye’ye başka sektörlerde de
ambargo koyma niyetleri olabilir.
MAZEN HAYEK’İN MESAJ DOLU PAYLAŞIMLARI
MBC’nin 2007 yılında ilk Türk dizisi yayınlamasından bu yana Grup
Sözcüsü olarak görev yapan ve ikili ilişkilerdeki her ana bizzat
şahit olan Mazen Hayek’in, The National’a yaptığı açıklamaların
ardından sosyal medyadaki paylaşımları dikkatimi çekti. Arap medya
sektöründeki başarılarıyla dikkat çeken Hayek, kişisel instagram ve
twitter’da hesaplarında, Arap dünyasında fırtınalar estiren Gümüş
(Noor) dizisine ilişkin fotoğraflar paylaşıp, ”eski, güzel günler”
notunu düştü. Tek başına bu paylaşımlar bile aslında MBC’nin Türk
dizilerini kaldırmadaki mutsuzluğunu gösteriyordu.
GEÇMİŞTEN GELEN HIRS: VELİAHT PRENS’İN MBC’Yİ ALMA
İSTEĞİ
Önemli bir ayrıntı, Suudi medyasında geçmişte dillendirilen bir
durum var. Bundan birkaç yıl önce şimdiki Veliaht Prens Muhammed
(dönemin Savunma Bakanı’yken ), popülerliğini artırmak istiyormuş.
Bunun için de MBC’yi satın almak istiyormuş. Bugün kendisi Veliaht
Prens olduğu için, gücünü kullanarak geçmişte satın alamadığı
MBC’yi istediği gibi yönlendiriyor diye düşünenler de var.
Bu arada, Veliaht Prens, Suudi Arabistan'ın petrol gelirlerine
bağımlılığını azaltmayı, ekonomiyi çeşitlendirmeyi planlıyor.Kültür
ve eğlence alanında harcamaları artırmayı hedefliyor. On yıl içinde
eğlence endüstrisine 60 milyar doların üstünde yatırım yapması
bekleniyor. Son dönemde başkent Riyad’da ülkenin ilk operası
binasının yapımına başlandığını ve ülkedeki ticari sinemalardaki
yasağın kalktığını da hatırlatmak gerekiyor.
BU NOKTAYA NASIL GELİNDİ?
Peki, iş nasıl oldu da Türk dizilerinin Arap kanallarından
kaldırılması noktasına geldi. Elbette, politik sebepler başı
çekti.Malum Suudi Arabistan, Türkiye düşmanı bir politika
yürütüyor. AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtlığı yapıyor.
Birleşik Arap Emirlikleri ile birlikte 15 Temmuz darbe girişimini
finanse edenlerden oldukları biliniyor. FETÖ'ye yapılan destek,
PKK’ya giden paralar da cabası.
Hatırlayacaksınız, geçtiğimiz Haziran başında Katar ile Suudi
Arabistan arasında yaşanan krizde Türkiye; Suud, BAE, Mısır,
Bahreyn ittifakına karşı Katar’ın yanında durmuştu. İşte aynı
ülkeler bugün ABD’yi de arkalarına alarak Türkiye’ye karşı hamlede
bulunuyor.
Olayın başka bir tarafı da var. Dizilerimizin Arap
ülkelerinde yayınıyla birlikte (son 11 yılda), Araplar’da
Türkiye’ye, Türk insanına ve kültürüne duyulan sevgi, saygı ve ilgi
arttı. Araplar, Türk dizilerini izledikçe hayranlıkları büyüdü.
Öyle ki dizilerin çekildiği yalılar, semtler, mekanlar ziyaret
edilmeye başlandı. Türkiye'ye ziyaretleri arttı. Bazı Araplar,
dizilerin getirdiği hayranlıkla Türkçe bile öğrenir oldu.
2008’de Arapça yayınlanmaya başlayan ilk dizi olan Gümüş’ün
kadınlara romantizmi aşılayıp bir erkeğin aşkı için mücadele
edişini gösterişi, Muhteşem Yüzyıl’da Osmanlı İmparatorluğu
döneminde sarayda yaşanan entrikalar ve aşklar, Fatmagül’ün Suçu
Ne’de tacize uğrayan bir kadının susmayıp hukuk mücadelesi verişi,
Aşkı Memnu’da yasak aşk, ve çekişme, Ezel’de sağ gösterip sol vuran
olaylar ve intikam duygusu, Kara Para Aşk’taki aşk ve kirli
oyunları, Binbir Gece’de para karşılığı tek gecelik aşk yaşayan
kadının aslında çocuğunu kurtarmak için bunu kabul etmesi ve diğer
dizilerdeki farklı durumları Araplar "topluma ters düşüyor, ahlakı
bozuyor" eleştirilerine rağmen bayılarak, reyting rekorları
kırdırtarak izledi.
Türk dizileri, Araplarda hem modern hayatı özgürce yaşayabilme hem
de Müslüman olabilmeye ilişkin fikriyatı doğurdu. Kimilerine ses
oldu. Baskıcı Arap rejimlerinde göremedikleri, çoğu zaman evlerinde
bile hissedemedikleri sevmek, sevilmek, saygı duyulmak, ilgi
gösterilmek, özgürce yaşamak gibi hissiyatlar, onların duygularına
tercüman oldu. Dizilerde işlenen kimi konular, onlarda olmayan ama
olmasını istedikleri şeylerdi. Türk dizilerindeki hayat tarzını
istiyorlardı. İstedikçe izlediler, izledikçe de sevdiler.
İstanbul’a aşık oldular. Boğaza gelmek, o havayı solumak hatta
dizilerin çekildiği yalıları, semtleri görmek istediler.
10 yıl içinde Türk dizileri sayesinde Araplar’daki Türkiye sevdası
giderek büyüdü. Türk kültürüne hayranlıkları arttı. Aralarında
Türkçe öğrenenler bile oldu. Ancak diziler, Arap toplum yapısına
uygun olmadığı, fazla özgür, çağdaş ve eşitlikçi bulunması
nedeniyle bazı kesimler tarafından sürekli tartışılır hale de
geldi.
İşin bir de ekonomik boyutu vardı. Dizilerin Arap dünyasına
pazarlanmasının Türkiye’ye ekonomik katkısı… Bu durumdan en fazla
dizi film piyasası nasibini aldı. 350 milyon dolarlık dizi
ihracatımızın 3’te 1’i Arap ülkelerine gerçekleştirildi. Bu da
yaklaşık 117 milyon dolara tekabül ediyor. Turizmi de işin içine
katarsak milyar doları bulan kazanç kapımız oldu dizilerimiz
(Türkiye’nin 2017’deki 27 milyar dolarlık turizm gelirinin önemli
bir bölümü Arap turistlerin).
MBC Grup’u tanıyalım
MBC’nin açılımı “Middle East Broadcasting Center” (Ortadoğu
Yayıncılık Merkezi). 1991’de Londra’da kurulan, 2002’den bu yana
merkezi Dubai- BAE’de bulunan Arap dünyasının en büyük özel medya
grubu. Aynı zamanda uydudan Arapça yayın yapan ilk özel tv.
Günümüzde 18 kanalı bünyesinde bulunduruyor. Ortadoğu ve Kuzey
Afrika’da yayın yapıyor. Sahipleri, Suudi. Sheikh Waleed al
İbrahim, şirketin yüzde 40’ına sahip. Diğer hissedarlar da yine
Suudi iş adamları. Suudi medyasının yüzde 50’sini oluşturuyor.
Bölge çapında günlük 140 milyon izleyiciye ulaşıyor.
MBC’nin en büyük hissedarı Sheikh Waleed al İbrahim
kimdir?
Sheikh Waleed al İbrahim, Kasım ayında Suudi Arabistan’ın başkenti
Riyad’daki operasyonda gözaltına alınan isimlerden biriydi. 2.5
ayın ardından salıverilmesi karşılığında Suudi Arabistan Veliaht
Prensi Muhammed’e yüklü miktarda para ve Türkiye ile ilişkileri
bitirme sözü verdiği söyleniyor.
Diğer bilgilere gelirsek, Suudi Arabistan’da doğup büyümüş bir
isim. Üniversite eğitimini ABD’de almış. Ardından Ortadoğu’ya
dönerek Arap medyasındaki ilk girişimi olan ARA Prodüksiyon ve
Televizyon stüdyolarını kurmuş. Medya dünyasında çıktığı yolculuk,
onu dünyanın en güçlü Arap medya kuruluşu MBC’nin %40’lık
hissesiyle en büyük ortağı haline getirmiş.
Dünyanın en güçlü Arapları listesinde hep ilk 50’de yer alıyor.
Bugün, kişisel servetinin milyarlarca doları aştığı biliniyor.
Ondan, “Arap medyasının yüzünü değiştiren adam” diye bahsediliyor.
Ancak kimi zaman eleştiri oklarına da maruz kalıyor. Kendisi
hakkında bilgi verirken geçmişte, Al Jazeera’nin sahibi Katarlılar
ile girdiği rekabeti de belirtmek gerekiyor.(Suudi Arabistan ile
Katar arasında, geçtiğimiz yıldan bu yana işi ülkeler arasında
gruplaşmaya çeviren bir kriz yaşanıyor.)
Lale ELMACIOĞLU