Türk Basınından 'iktidar Korkusu'na 'taşeronlu' Çözüm!

Muhalif kimliklerini sergilemekten ve iktidara karşı açık tavır almaktan çekinmeyen Sözcü, Cumhuriyet, Aydınlık ve Yurt gazetelerinin dışında kalan ve “merkez medya”da yer alan gazeteler, uzunca bir süredir iktidarı rahatsız edebilecek haberleri ya hiç kullanmıyor ya da iç sayfalara gizliyor.
Gazete yöneticileri böylece hem Başbakan’ın ve iktidar partisinin diğer sözcülerinin sert eleştirilerine hedef olmaktan kurtuluyor, hem de patronlarının medya dışındaki işlerine sekte vurulmasına engel olmaya çalışıyor.

Bu nedenle özellikle AKP’li siyasetçilerin yakınlarıyla ilgili haberler, yolsuzluk iddiaları, iktidar partisini yıpratabilecek iç ve dış gelişmeler merkez medyaya ait gazetelerde ve televizyonlarda yer bulamıyor.
Bu da doğal olarak gazetelerin “kamuoyunu yansıtma ve kamuoyu oluşturma” görevlerini yerine getirememelerine neden oluyor.

Sonuçta gazetesinin iktidardan korktuğunu, hatta yandaşlaştığını düşünen muhalif okur, merkez medyadan “her şeye rağmen muhalefet yapmaya devam eden” gazetelere kayıyor…

Bir yıllık tiraj raporları karşılaştırıldığında, yukarıda isimlerini saydığım gazetelerin; merkez medyadaki Milliyet, Radikal, Vatan, Posta, Akşam gibi gazetelerden hatırı sayılır miktarda “tiraj devşirdikleri” görülüyor.

Kendi muhabirlerinin yazdığı haberleri, “Aman iktidarı kızdırmayalım” gerekçesiyle kullanmaktan çekinen merkez medya; dış basında yapılan Türkiye eleştirilerini ise büyük bir rahatlıkla sayfalarına taşıyıp, “gerektiğinde muhalif olabileceğini” göstermek istiyor.
Deyim yerindeyse, bunun için adeta fırsat kolluyor.
Yani bir anlamda “taşeron” kullanıyor.

Böylece hem “eleştiri” görevini yerine getirmiş ve muhalif okurun “gazını almış” oluyor; hem de sayfaya taşınan haberin sorumluluğunu başkalarına atabiliyor!

Bunun en son örneğini geçtiğimiz hafta yaşadık:
Uludere’de 34 kişinin öldüğü olaydaki garipliklerin üzerine gidemeyen ve bu konudaki gelişmeleri görmezden gelen bazı gazeteler, Amerikan Wall Street Journal gazetesinin Türkiye eleştirisini birinci sayfalarına, hatta manşetlerine taşımakta sakınca görmediler.
WSJ’ın kaleminden, iktidara yöneltilen eleştirileri çarşaf çarşaf yayınladılar.

Geçen hafta yaşanan “habercilik dramı” ilk de değildi:
Birçok gazete yurt dışında yayınlanan eleştirileri bugüne kadar defalarca, “gazetecilik yapıyormuş gibi görünmek” için fırsat bildi.

Çünkü birileri, “Kardeşim bu haberleri neden veriyorsunuz” diye hesap sormaya kalkıştığında, verecek yanıtları hazırdı:
Haber bizim değil, uluslararası bir gazetede yayınlandı. İnternet çağında, uluslararası medyaya yansımış haberleri, yorumları saklamamız mümkün değil. Bunun hesabını okurumuza veremeyiz. Bizi anlayışla karşılayın!”

Evet; bu bir habercilik ve gazetecilik dramıdır.
Gazetelerimizin düştüğü aczin tescilidir.

Umarız ki bundan böyle uluslararası medya daha fazla Türkiye eleştirisine yer verir de gazetelerimizi yöneten anlı şanlı isimler kendilerini yılda birkaç kez de olsa “gazeteci” gibi hissedip avunurlar!