TÜRK BASIN TARİHİNDE BİR İLK! İZNİ ''OKURLARI'' TARAFINDAN DURDURULAN ÜNLÜ KÖŞE YAZARI KİM?
İzne çıktı, okurlarından tepki yağdı! O yazar yaşananları köşesinde anlattı...
Türk medya tarihinde bir ilk gerçekleşti ve bir hafta izne ayrıldığını köşesinden duyuran Vatan Gazetesi köşe yazarı Mustafa Mutlu, okurlarından gelen mailler üzerine yeniden yazılarına başlamak zorunda kaldı. İşte Mutlu’nun bu durumu anlatan yazısı...
Madem beni izine çıkarmadınız... O zaman ’No be annem!
Rahmetli Barış Manço’nun “Arkadaşım eşek” şarkısı gibidir benim tatil hikâyem ve “Kaç yıl oldu saymadım” diye başlar, “İzin yapmayalı” diye devam eder...
Haliyle yoruldum; bu yüzden de Genel Yayın Müdürümle konuştum ve pazar günü bir “İzin” yazısı yazıp, “31 Ağustos Salı günü görüşmek üzere” diye size veda ettim...
Hazır kitabımın imza günü için Alaçatı’daydım; ben de uzaktan seyretmektense herkes gibi denize girebilir ve hatta bunca zamandır hâlâ unutmadıysam yüzebilirdim...
***
Nasıl şendim; o “izin” yazısını döktürürken bilemezsiniz...
Bir hafta sadece benimdi!
Ama gördüğünüz gibi; klasik pazartesi izninden sonra tekrar karşınızdayım!
Çünkü... Türk basın tarihinde bir örneği daha var mı bilemiyorum ama benim iznim “tarafınızdan” durduruldu...
“Tam da referandum öncesinde izin mi yapılır? Bu da bir tür görevden kaçmak sayılmaz mı” içerikli, o kadar çok tepki mektubu geldi ki...
Ne yalan söyleyeyim; ben, bana gönderdiklerinizi görmezden gelirdim ve asla vazgeçmezdim tatilimden...
Ama içinizden birileri, aynı mail’leri gazetemizin çok sayın yöneticileriyle de paylaşınca “iznim iptal edildi” ve “sefer görev emrim” dün öğlen saatlerinde tarafıma tebliğ edildi!
Sonuçta karşınızdayım...
Sadece şunu belirtmeliyim ki; bilirsiniz kavgadan korkmam, mücadeleden kaçmam...
Gerçekten yorulmuştum, bir hafta dinlenecektim, hepsi o kadar...
Madem “müşteri” her zaman haklı...
O zaman “yorulmak yok, referanduma kadar yazmaya devam...”
***
Allah’tan benim öyle bir okur kitlem var ki; sadece “Yaz” demiyor, konu da veriyor...
Onlardan biri de Almanya’da yaşayan Çorumlu Sadık Yaylalı...
12 Eylül’de yapılacak referandumda AKP’nin “Evet” diye dayatmasını, Kıbrıs’ta yapılan “Birleşme Referandumu”na benzetiyormuş...
***
Hatırlarsanız; o yıllarda yine AKP iktidardaydı. Meşhur Annan Planı, 24 Nisan 2004’te Kıbrıs’ın her iki kesiminde eş zamanlı olarak halkoyuna sunuldu.
AKP, KKTC halkının “Evet” demesi için inanılmaz bir kampanya yürüttü...
Hatta Türkiye’de hazırlanan onlarca “Yes be annem” pankartı, yavru vatana taşındı!
AKP’nin yürüttüğü propagandaya göre sandıktan “Hayır” çıkması durumunda bu, bizim haklılığımızı azaltacaktı...
Rumlar’ın “Hayır” demesi ise Avrupa Birliği‘ne tam üyeliklerini engelleyecekti...
***
Sonuç tam da AKP’nin istediği gibi oldu:
Yavru vatandaki soydaşlarımızın yüzde 65’i gaza gelip en haklı taleplerinden vazgeçti ve “Yes be annem” dedi...
Rumlar ise yüzde 75’le, “Hayır”ı bastı...
Aradan geçen altı yılın kâr-zarar tablosunu çıkardığımızda durum şöyle:
Rumlar dört yıla yakındır AB’ye tam üye...
Biz ise o günkü ilişkileri bile mumla arıyoruz!
***
Sadık Yaylalı diyor ki, “AKP şimdi de sözüm ona ‘demokrasi’ için ‘Yes be annem’ dememizi istiyor... ‘Evet’ çıkması durumunda umarım altı yıl sonra geriye dönüp baktığımızda kaybettiklerimize ağlamayız...”
***
Bu kadar laf yeter...
Girdiğim tatil havasından çıkamamış olmalıyım ki ben bu yazıyı yazana kadar akşam oldu ve tatilciler plajı çoktan terk etti...
Bari gidip şezlongları toplamaya çalışan çocuğa yardım edeyim de...
“Tatilde olduğumu” anlayayım!
Mustafa Mutlu/Vatan