TUNCAY ÖZKAN'IN KOĞUŞUNA KLASİK MÜZİK BASKINI
Silivri Cezaevi'nde 5'inci yılına girecek olan Tuncay Özkan'ın klasik müzik severliği yüzünden koğuşu basıldı..
Silivri Cezaevi’ndeki mahpusluk hayatında 4’ncü yılını doldurmasına
günler kalan gazeteci Tuncay Özkan, Silivri Cezaevi şartlarındaki
“müzik çilesini” anlattı. Özkan klasik müzik dinlediğini yazdığı
için koğuşunun basıldığının da aktardı.
Tuncay Özkan’ın avukatı Hüseyin Ersöz, Özkan’ın koğuşunun basılması
olayının yazdığı bir yazıdan sonra yaşandığını belirterek, “O
zamanlar 4 no’lu cezaevinde kalıyordu. Barış Terkoğlu ile birlikte
değildi. Klasik müzik dinlediğini yazmış. Bunun üzerine cezaevi
yönetimi de koğuşa baskın düzenlemiş. “Biz sana klasik müzik
dinletmiyoruz. Nasıl dinliyorsun” diye sormuşlar. Kendisi de TRT
2’de pazar öğle konserlerinde bu özlemini giderdiğini aktarmış.
Bunun üzerine gitmişler. Fakat sonrasında da program yayından
kaldırılmış.”
Hürriyet’e konuşan, geçtiğimiz Cuma günü tahliye edilen Tuncay
Özkan’ın koğuş arkadaşı Barış Terkoğlu, “İçerde pek çok şeyin
eksikliğini hissettiğimiz gibi müzik dinlemenin de eksikliğini
hissediyorduk. Cezaevinde kapalı devre yayın yapan, birinde pop
diğerinde de arabesk yayını yapan iki kanal var. Bir de cezaevi
kantininden 14 liraya satın alınan radyo. Ancak radyoyu biz bir
türlü çalıştırmayı beceremedik. Cezaevi duvarları ve çevredeki
sinyal kesiciler nedeniyle radyo doğru düzgün çalışmıyor. Cezaevi
yönetimine yazılı dilekçe ile başvurarak kapalı devre verilen müzik
sistemine klasik müzik, jazz gibi müzik yayınları yapan TRT 3’ün de
ilave edilmesini istedik. Cezaevi yönetimi bunun mümkün olmadığını
bildirdi” dedi.
KLASİK MÜZİK SEVDASI KOĞUŞ BASTIRDI
23 Eylül’de Silivri Cezaevi’nde 5’inci yılına girecek olan Tuncay
Özkan’ın klasik müzik severliği yüzünden koğuşunun basılması ve
Silivri Cezaevi’nde tutukluların arabesk ve pop müziğe mahkum
edilişi ile ilgili ayrıntı Cumhuriyet Gazetesi’nden Zeynep Altıok
Akatlı ile yaptığı röportajda ortaya çıktı.
Tuncay Özkan klasik müzik severliği yüzünden başından geçenleri
şöyle anlattı: “Burada müzik çalan alet yasak! Yani CD, DVD, mp3
player, pikap, teyp, gramofon dahi yasak. Sadece idarenin odamıza
yerleştirdiği hoparlörden üç radyo kanalı dinleyebiliyoruz. Onlar
da hep arabesk çalıyor. O nedenle müzik yok. Televizyonda ise 20
kanal izliyoruz. Nerede yakalarsam müziği adeta içiyorum. Ben
klasik müziği çok seviyorum. 4 No’lu cezaevinde TRT 2’de eskiden
pazar öğlenleri Konser Salonlarından adlı programda bu özlemimi
gideriyordum. Bu nedenle koğuşum bile basıldı. Ben bir yazımda
klasik müzik dinlediğimi belirtince, idare “Biz sana dinletmiyoruz,
nereden dinliyorsun” diye koğuşu bastı. Aradılar. TRT deyince
gittiler. Ama TRT’de o program kalktı. Şimdi hasrete yazdım
dinlemek istediklerimi. Şu an Fazıl Say’ın “Mezopotamya
Senfonisi”ne mahpusluğumun birkaç yılı fedadır. Öyle çok merak
ediyorum ki anlatamam. Yazılanlardan rengini, kokusunu, tadını
hayal ettim. Ama kulaklarım isyanda. Bir kanal yayınlasa başka bir
şey istemem.”
TRT 3’E BİLE İZİN VERMEDİLER
Tuncay Özkan’ın koğuş arkadaşı olan ve geçen cuma günü tahliye
edilen ODA TV davası sanığı gazeteci Barış Terkoğlu, Hürriyet’e
şunları anlattı:
“İçerde pek çok şeyin eksikliğini hissettiğimiz gibi müzik
dinlemenin de eksikliğini hissediyorduk. Cezaevinde kapalı devre
yayın yapan, birinde pop diğerinde de arabesk yayını yapan 2 kanal
var. Adeta bu 2 müziği dinlemeye mahkum ediliyorsunuz. Müzik
zevkimize uymadığı için alternatif aramaya başladık. Cezaevi
kantininde 14 liraya satılan bir radyo var. Bunu satın aldık. Ancak
radyoyu biz bir türlü çalıştırmayı beceremedik. Cezaevi duvarları
ve çevredeki sinyal kesiciler nedeniyle radyo doğru düzgün
çalışmıyor. Cezaevi yönetimine yazılı dilekçe ile başvurarak kapalı
devre verilen müzik sistemine klasik müzik, jazz gibi müzik
yayınları yapan TRT 3’ün de ilave edilmesini istedik. Özellikle
devlet kanalı olduğu için TRT 3’ü belirttik. Ancak olumsuz yanıt
aldık. Cezaevi yönetimi bunun mümkün olmadığını bildirdi”
İNSAN ODAKLI BİR YAKLAŞIM SERGİLENMİYOR
Tuncay Özkan’ın avukatı Hüseyin Ersöz, cezaevi yönetimi tarafından
kapalı devre olarak yapılan yayının dar bir müzik zevkine hitap
ettiğini belirterek, “Bunu aşmak için hem yazılı hem sözlü
müracaatlarımız oldu. Ancak cezaevi yönetiminin diğer tüm
sorunlarda ve taleplerimizde olduğu gibi bu konuda da bir çözüm
üretmediğini görüyoruz. Halbuki sorunlar karşısında yönetimlerin
çözüm üretmesi gerekir. Müzik gibi evrensel ve son derece insani
bir talep karşısında bile yanıt olumsuz oluyor. Ben yaptım oldu
şeklinde bir dikte ile karşı karşıyayız. Talepler yok sayılıyor.
Maalesef cezaevi yönetimi insan odaklı bir yaklaşım
sergilemiyor”