22 Nis 2010 23:13 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:15

TUNA KİREMİTÇİ MEĞER İCLAL AYDIN'A YAPILANA KIZIP İSTİFA ETMİŞ!

Cumhuriyet Gazetesi'nin çiçeği burnunda yazarı Tuna Kiremitçi, Vatan'dan istifasının perde arkasını Bloomberg HT'de Gülin Yıldırımkaya'ya anlattı.

İŞTE O RÖPORTAJ

İclal Aydın'ın yazısı üzerine dediniz ki "Ben burada daha fazla kalamayacağımı anladım." Bu sadece gerçekten o yazıdan kaynaklı bir problem miydi? Yoksa sizin gazete ile başka sorunlarınız olmuştu ve bu da son damla mıydı?

İclal ile de kişisel bir problemim yok. Ben gazetede kendimi rahatsız hissettiğim için ayrıldım.Bu tabii çok alışıldık birşey olmadığı için 'kesin bunun altında başka birşey vardır' diye arıyorlar . Hatta,çok güldüm birisi şöyle diyor : 'Bence Cumhuriyet ile daha önce anlaşmıştı O, o yüzden Vatan'a bunu bahane etti' . Bu ceketi alıp gitme hikayesi Türk Medyası'nda çok alışıldık birşey değil , insanlar çok kalkışamıyorlar böyle şeylere, bence kalkışmak lazım. Çünkü sonuçta hayatınızdaki çizginizi evetleriniz ve hayırlarınız belirliyor. Üç güzel yıl geçirdim Vatan Gazetesi'nde, ben köşe yazısı yazmayı Vatan'da öğrendim, Vatan'a yaza yaza öğrendim daha doğrusu ama artık orada kalmamın hakikaten manalı olmayacağını düşündüğüm için ayrıldım. Çünkü artık kendimi oraya ait hissetmiyordum.

Bu tabii o yazının üzerine gelince İclal Aydın'la bağdaştırıldı ama zaten bitmiş sizin için demek ki...

Benim kimsenin yazısını engellemeye çalışmak gibi bir düşüncem olamaz. Bu editoryal bir sorundur gazetenin içerisinde . Uyarılması gerekirdi yazıyı yazan arkadaşın. Arkadaş derken İclal Aydın'dan bahsediyorum. Çünkü editörün görevi budur.

Siz o yazıyı size hakaret olarak algıladınız öyle mi?

Hayır öyle algılamadım. Ben o yazının yayınlanmasının gazete tarafından bana karşı yapılmış çok büyük bir özensizlik olarak algıladım. Orada gazetenin görevi, editörün görevi yazarı arayıp, orada yazıyı yazan kişiyi de zor durumda bırakıyorsunuz herkes jacqueline du pre diye bir çellocu olduğunu bilmek zorunda mı hayatta? Değil, bir de öyle yazılar çıktı ki "nasıl bilmezsin kim olduğunu" falan diyorlar . Kim biliyor ki, ben de Kürşat Başar'ın bildiği bir sürü saksofoncuyu bilmiyorum. Bilmek zorunda değiliz böyle birşeyi ,editörün görevi böyle bir polemik ortaya çıkıyor ise gazetenin içerisinde en azından yazılara dikkat edip, bu yazının içerisinde bir şey var deyip Jacqueline ve çello yazdığınız zaman googleda çıkıyor ve öbür yazarı uyarmalıydı. Onu zor durumda bırakmamak için. Onun orada anlatmaya çalıştığı başka birşey var ben onu orada anlıyorum, zekam yetiyor onun ne dediğini anlamaya, onun sorunu Jacqueline ile değil ama maddi bir hata yapılınca yazının içerisinde onun anlattığı şeye de gülünebiliyor. Bunu engellemesi gereken kişi editör. Bir özensizlik var ve ben de bunu hak etmediğimi düşündüm açıkcası o yüzden Vatan Gazetesi'nde daha fazla kalmamaya karar verdim. Ama bana köşe yazma şansı verdikleri için beni üç yıl orada ağırladıkları için minnettarım.

Kendinize yapılan özensizlik kadar İclal Hanım'a yapılan özensizlikten de rahatsız olmuşsunuz yani...

Onun adına konuşamam ben, bu O'nun gazete ile olan ilişkisi. Onun adına bir şey söyleyemem ama o şekilde aksettirilmesi doğru değil. Ben kimim, nasıl karışabilirim gazetede neyin çıkıp neyin çıkmayacağına .Beni ilgilendiren birşey var burada editoryal olarak o yazıda yardımcı olunması lazım yazana o maddi hataya düşmemesi için. Çünkü hepimiz bu hataları yapabiliriz, ben de yapıyorum. Birçok köşe yazarı yapıyor ertesi gün özür diliyoruz geçen gün böyle yazdım ama aslı şöyleymiş kusura bakmayın diye. Ama bu sefer ki hakikaten önlenebilecek birşey, çok gereksiz oldu yani.