23 Eyl 2011 09:30 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:50

TUNA KİREMİTÇİ İLE ESRA ELÖNÜ BİRBİRİNE GİRDİ!

"Türbanlı dizi oyuncusu" polemiğinde Esra Elönü ile Tuna Kiremitçi birbirine saydırmaya başladı...

Başörtülü kızlardan “artist yapma vaadiyle kandıran filmci” muamelesi görmeyi sürdürüyorum.

Her şey şeytana uyup “niye dizilerde başörtülü esas kız yok?” diye sormamla başladı. Esra Elönü cevap yazmış: “Sen uyumaya devam et” diyor: “Bizim derdimizi anlamamışsın!”
Nedense yargılamışım gibi almış gardını. Merak eden haber7 sitesinde okusun. Çok ilginç bir yazı.
“Gerçek Hayat” dergisi de başörtülü yazarlara fikir sormuş. Orada da “biz senin bildiğin kızlardan değiliz” havası. Gören robdöşambrla dolaşıp gazozlara ilaç atıyorum sanır.
Oysa en temiz hislerimle sormuştum.
Aklım sıra başörtülü kızların da dizilerde temsil hakkı olduğunu söyleyecektim.
Onların aşklarını, savruluşlarını ve umutlarını da görsek fena olmaz kafasındaydım. Ama tek gördüğüm, aradaki duvarların yüksekliği oldu.
Şu hayatta hiçbir arkadaşımı siyasi fikrine göre seçmedim. Ne zaman tartışsak itiraz etmekten helak oluruz. Bundan da zevk alırız. Yoksa nasıl öğrenir insan?
Esra Elönü’nün cevabından, Gerçek Hayat’taki anketten ya da okur mektuplarından öğrendiğim şeyler de var tabii.
Mesela Banu Hanım diyor ki: “Çok merak ediyorum, siz gerçekten bu ülkede mi yaşıyorsunuz? Etrafınıza ne kadar bakıyorsunuz? Ben başörtülüyüm. Bugünkü yazınızda demişsiniz ya artık önünüz açık yapın istediğinizi diye, bana da gösterseniz şu açık yolu da ben de çevremdekilere işaret etsem fena olmaz diye düşünüyorum.
İletişim Fakültesi mezunuyum. İstanbul’da özel bir üniversitede tam burslu Radyo, TV ve Sinema okudum. Küçümsenemeyecek derecede İngilizcem var. Okulu dördüncülükle bitirdim.
Ne olduğunu söylememi ister misiniz? Resmi kurumların tamamı başörtüsüyle asla çalışamayacağımı söyledi. TV kanalları ve prodüksiyon şirketlerindeki önyargı malum. Ne yaptığıma değil nasıl göründüğüme takıldılar.
Herkeste tek tavsiye ‘belli cemaatlerin kurumlarına başvur’ oldu. Sanki ben onu akıl edemiyormuşum gibi. O kurumlarda zaten, o cemaatlerle bağlantılı olmadığım ve ideolojilerini kabul etmediğim için bana yolu gösterdiler kibarca.
Çünkü ben şucu ya da bucu değildim. Olamıyordum. Doğruya doğru yanlışa yanlış deme gibi bir huyum vardı ve kimseye gözü kapalı tapınamıyordum.”
Sevgili Esra, duvarları yanlış yere örüyor olabilir miyiz?
Yoksa uyanıp Matrix dışına çıksak daha mı hayırlı olur? Bunu hem sana hem kendime soruyorum.

Tuna Kiremitçi/Hürriyet