TÜGVA Başkanı Beşinci'den İsrail çıkışı: En iyi boykot ürünlerini tüketmemektir
TÜGVA Başkanı İbrahim Beşinci açıklamalarda bulunarak, "İsrail'in yapmış olduğu bu soykırım için bizlerin yapabileceği en iyi boykot, onların ürünlerini tüketmemektir." açıklamasında bulundu.
24 TV Arafta Sorular programında Star Gazetesi Yazarı Esra Elönü'nün sorularını yanıtlayan TÜGVA Başkanı İbrahim Beşinci açıklamalarda bulunarak, ‘'İsrail'in yapmış olduğu bu soykırım için bizlerin yapabileceği en iyi boykot, onların ürünlerini tüketmemektir. Artık bağımlı değiliz. Yerli ve milli olmaktan bahsediyoruz ya, artık tam vakti.' dedi.
TÜGVA Başkanı İbrahim Beşinci'nin açıklamaları şöyle;
Günümüzde ciddi şekilde üretim yapılıyor. Eski kıtlık dönemleri bitti. Artık her ürünün bir muadili var. Artık biz bağımlı değiliz. Tüketmek aslında yok etmektir. Biz diyoruz ki tüketmemek yok etmektir. İsrail'in yapmış olduğu bu soykırım için bizlerin yapabileceği en iyi boykot, onların ürünlerini tüketmemektir. Artık bağımlı değiliz. Yerli ve milli olmaktan bahsediyoruz ya, artık tam vakti. Kendi kahvemizi, hamburgerimizi, deterjanımızı tüketebiliriz. Gençler burada sürükleyici rol üstleniyor. En güzel tarafı bu. Gençlerin yapmış olduğu eylemler sosyal medyada tüm dünyaya yayılıyor. İnanılmaz zararlar açıklanacak. Buna şahitlik edeceğiz. Müthiş bir tepki ve katılım var. Boykot sadece bu değil ama. Bu evrede hümanist, arkasında kitleler olan gazetecileri, oyuncuları takip etsinler ve tepkisi olmayanları silsinler. Onlar bu toprakları temsil etmiyor demektir. Bu toprakların derdi ile dertlenmeyen bir sanatçıyı hayal edemiyorum. Dolayısıyla boykot oraya da gerekli.
' Terörist İsrail'in bizzat çalışma yaptığı kesim gençlik. 2006 yılından beri, ama baktığımız zaman 75 yıl boyunca gençlerin üzerine çullanan, bu konuda hiçbir şekilde geri durmayan bir İsrail'den bahsediyoruz.'
İletişim çağındayız. İsrail ne kadar Filistin ile olan iletişimi engellemeye çalışsa da orada yapılan zulüm bütün insanlarımıza ulaşıyor. Sosyal medyada aktif olan gençler gerek bilgileriyle gerek duruşlarıyla bu konuyla ilgili net tavırlar sergiliyorlar. Bizler Türkiye Gençlik Vakfı Ailesi olarak gençleri bu konuda bilinçlendirmeye çalışırken görüyoruz ki bizden daha bilinçli bir nesil yetişiyor. Çünkü bu zulüm uzun yıllardır devam ediyor. İsrail 7 Ekim olaylarını işgal operasyonu başlatmak için bahane etmiş olabilir. Biz elimizden geleni yapmaya gayret gösteriyoruz. Gençlikle alakalı net bir çalışma olmadığını gördük ve bu konu ile alakalı raporlar hazırlayalım tüm dünya ile paylaşalım dedik. Analizlerimiz ve sonuç raporlarımız olmalı. Bilgilendirmek ve farkındalık oluşturmak tüm dünya için önemli. İşin içine girdikten sonra çok net gördük ki terörist İsrail'in bizzat çalışma yaptığı kesim gençlik. 2006 yılından beri baktığımız zaman 75 yıl boyunca gençlerin üzerine çullanan, bu konuda hiçbir şekilde geri durmayan bir İsrail'den bahsediyoruz. Gördük ki İsrail'de hayata gelen bir bebek, çocuk ve hatta büyüme ihtimali varsa bir genç için üç koşul sunuluyor; Sürgün, çeşitli gerekçeler ile içeri alınma ve ölüm.
'BM'nin herhangi bir etki alanı, potansiyeli olmadığını görüyoruz. BM sınıfta kaldı. Batı'nın savunduğu değerlerin nasıl bir illüzyon olduğunu da gördük.'
Dünya bu savaş ile beraber görmüş oldu. Uzun yıllardır Birleşmiş Milletler kararları alıyor fakat karşısında uygulayan taraf bulamıyor. Birleşmiş Milletler'in herhangi bir etki alanı, potansiyeli olmadığını görüyoruz. 'Dünya 5'ten büyüktür.' Çıkışının zemininin bu olduğunu iyi anlıyoruz. Birleşmiş Milletler sınıfta kaldı. Batı'nın savunduğu değerlerin nasıl bir illüzyon olduğunu da gördük. Ülkemize ithal edilen hikayelerin aslında bir uydurma olduğunu Batı'nın bu sessizliğinden anlıyoruz. Batı'lı medyanın siyonist güçlerin elinde olduğunu ve görüntü bile paylaşamadıklarına şahitlik ediyoruz. Tamamen kontrol altına alınmış. Zamanı geldiğinde kimi neyden koruyacak?