"TUĞÇE TATARİ BU KÖŞEDE ASILSIZ,MESNETSİZ İDDİALARLA KİŞİLERE KARA ÇALMAKTADIR!.." TUĞÇE TATARİ'YE İKİNCİ SEVİLAY YÜKSELİR DARBESİ!..
Akşam gazetesi yazarı Tuğçe Tatari'nin Sabah yazarı Sevilay Yükselir ile girdiği polemik pahalıya patladı.Tatari'nin köşesinde bugün yine yazısı değil Yükselir'in zehir zemberek tekzip metni yeraldı.
Düzeltme ve cevap metni
Tuğçe Tatari bu köşede asılsız, mesnetsiz iddialarla kişilere kara çalmaktadır
Tuğçe Tatari'nin 29 Ağustos 2009 tarihli 'Kendi 'açıklarından' bahset Sevilay' başlıklı yazısında Sevilay Yükselir ile ilgili olarak ileri sürdüğü iddiaların gerçeklerle hiçbir ilgisi yoktur. Söz konusu yazı 'Çamur at, izi kalsın' mantığıyla kaleme alındığı, açık olan, ön yargılı ve art niyetli duygularla, gazetecilik kisvesi altında ve gazetecilik mesleğinin etik değerlerini yok etme pahasına, sadece müvekkile saldırı amacıyla yapılmış çok çirkin, düzeysiz ve kasıtlı bir yayın niteliğindedir.
Elbetteki bir yazarın bir başkası hakkında eleştirilerini yazma ve bunu okuruyla paylaşma hakkı vardır. Ancak bir yazarın bu eleştirilerini aktarırken, eleştiri noktasındaki sebeplerini de somut olarak ortaya koyma ve bunları ispatlama zorunluluğu vardır. Ancak Tuğçe Tatari tekzibe konu yazı ile gerçeklere aykırı olarak ve haksız yere müvekkil Sevilay Yükselir'e çeşitli itham ve isnatlarda bulunarak, köşesini tamamen şahsi kaygılarla ve kendi yarattığı kurguları dayanak alarak müvekkile saldırmak gayesiyle bir araç olarak kullandığını açıkça göstermiştir. Oysa basın özgürlüğü ve ifade hakkı, gazete sütunlarını işgal etmenin verdiği haksız güvenle, gerçekleri çarpıtarak ve olmayan gerçekler yaratarak kamuoyu karşısında müvekkili kötüleyebilme hakkını asla ve asla kimseye vermemektedir.
Habertürk Televizyonu ve Habertürk.com'un kurucusu rahmetli Ufuk Güldemir ile 2002 yılından 2007 yılına kadar yakın çalışma fırsatı yakalayan Sevilay Yükselir, birçok kez Güldemir tarafından her yaptığı başarılı haberin ardından övgüyle bahsedilen bir gazeteci olmasına karşın, Tuğçe Tatari müvekkil ile ilgili olarak Sayın Güldemir'in iradesiymişcesine 'Gazetecilikle şahsi kazançları birbirinden ayıramadığı, konumunu kocasının işleri için kullandığını tespit edip kendisine kapıyı göstermişti' şeklinde tamamıyla gerçek dışı, hiçbir dahlinin ve bilgisinin olmadığı bir sürece ilişkin kesin ifadeler kaleme alabilmiştir. Gerek o dönem Sevilay Yükselir'le birlikte çalışan mesai arkadaşları gerekse Habertürk Televizyonu'nun üst düzey yöneticileri durumun hiç de öyle olmadığını Yükselir'in kurumdan kendi rızası ile profesyonel bir karar neticesinde ayrıldığını bilmektedirler. Basında pek çok ilke imza atmış, saygıyla anılan Ufuk Güldemir şu anda hayatta olmasa bile Yükselir ve Güldemir arasındaki sevgi, saygı ve bağlılığı bilen çok sayıda tanık bugün hala hayattadırlar. Kaldı ki Yükselir'in Habertürk'ten ayrılmadan evvel kurumda sadece haftada bir gün yarım saat bir program yapmadığını, kurumda hem Gülgun Feyman'la 13. Ajansı'nın editörlüğü, Haberturk.com'da yazarlık hem de hafta içi hergün saat 17'de başlayan Çapraz Ateş adlı siyasi tartışma programı yaptığı tüm kamuoyu tarafından bilinen bir gerçektir.
Ama amaç gerçekleri yazmak değil tamamen çarpıtmak ve Yükselir'i karalamak, olduğu için Tatari kalemini hunharca ve çirkin bir üslupla kullanmaktan çekince duymamıştır. Keza Tatari, Avcılar'da yaşanan kendisiyle birlikte 500 kişinin de mağdur olduğu toprak kayması sonucu afet ilan edilen bölge konusunda haber yapan, Danıştay'da ve İdare Mahkemeleri'n de hukuki mücadele veren müvekkil Sevilay Yükselir hakkında, 'Hazırladığı programların en dikkat çekenleri canlı yayında çözmeye çalıştığı belli bir konuydu. Avcılar'da bir mahallede toprak kayması yaşanıyordu ve Sevilay Yükselir, Kadir Topbaş'la kıran kırana bir 'mahalle' kavgası içindeydi, canlı yayında. Sonra anlaşıldı ki Yükselir o mahallede oturuyor. Derdi de basın gücüyle 'Bizim mahalleyi afet bölgesi ilan et, bize para öde'ydi' şeklinde gerçekle bağdaşmayan isnatlarda bulunmuş, müvekkilin ve mağdur olmuş pek çok kişinin maddi ve manevi kaybını bile vicdansızca çarpıtmaktan çekinmemiştir. Tuğçe Tatari'nin kendi hayal mahsulü çıkarımları çerçevesinde ortaya koyduğu bu çirkin yaklaşım, hukuka aykırı olduğu kadar aynı zamanda basın meslek etiğine ve ilkelerine de açıkça aykırıdır.
Yazar ayrıca Müvekkilin İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunu eşi Mustafa Nihat Yükselir'in geçmişte kömür ticareti yaptığını alaycı bir üslupla kaleme almış, Sevilay Yükselir'in de eşinin bu ticaretine gazetecilik gücünü kullanarak yardımcı olduğunu yazmıştır. Tatari için kömür alıp satmanın nesinin küçümsenecek bir durum teşkil ettiği anlaşılamamakla beraber müvekkil ve eşinin üniversiteden mezun olmalarının ardından gazete ve televizyonlarda iş bulamayınca kömür ticareti yapan bir şirkette pazarlamacı olarak çalışmaları ve müvekkilin yurtdışında dil öğrenmeye gittiği dönemde işyerinde yükselip bölge müdürü olan eşiyle ilgili olarak ortaya attığı iddialar koca bir yalandır. Yine kısa bir süre önce çalıştığı Ciner Medya Grubu'ndan ayrılıp Turkuvaz Medya Grubu'nda çalışmaya başlayan Sevilay Yükselir'in ayrıldığı grupta pek hoş kabul edilmediği ise yalan, yalan olduğu kadar da çirkin bir iftiradır. Bu saldırılara Tatari'nin hukuken vereceği yanıt çok merak edilmektedir.
Söz konusu iftiralar Tatari'nin hayal gücünün ve gazetecilik anlayışının sınırlarını ortaya çıkarmakta ve basın ahlakından nasibini alamamış bir yazarın hezeyanları olarak kamuoyuna yansımış bulunmaktadır.
Sonuç olarak Tuğçe Tatari kesin bir gerçeklikmiş gibi kaleme almaktan çekinmediği, iftiraları ile müvekkile saldırmış, basın mesleğinin etik değerlerini hiçe sayarak sırf şahsi öfkesini kusabilmek adına köşesini kişisel kaygı ve amaçlarına alet etmiştir. Müvekkil basın etiği çerçevesinde, tarafsız gazetecilik anlayışıyla mesleğinin gereklerini yerine getiren, pek çok başarılı habere imza atmış, güvenilirliliğiyle kamuoyu nezdinde isim yapmış, sevilen ve takip edilen bir gazetecidir. Müvekkil ile ilgili olarak kaleme alınan, basın ahlakı ve ilkeli gazetecilik anlayışıyla bağdaşmayan hakaret ve yalan dolu söz konusu yazı yeterli araştırmadan uzak, kasıtlı ve art niyetli bir haberciliğin sonucudur. Korkusuzca, yılmadan, kimseye boyun eğmeden, uydu kalem olmadan araştırmacı ruhuyla haberciliğine devam eden Sevilay Yükselir'i bu çirkin ve haksız saldırılar asla yıldırmayacaktır. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
Sevilay YÜKSELİR Vekili Av. Çağlar KÖKTÜRK