“Tuvaletin olmadığı, herkesin 24 saat çalıştığı, 36 saat hiç uyumadan çalıştığım bir süreçten geliyorum. İnsanların nasıl çalıştığını bildiğim için ‘Arkadaşlar saat 9 oldu ben gidiyorum, hoşçakalın’ deyip gidemiyorum. Onun için yapmamayı tercih ediyorum.”
"SON DÖNEMDE İSTANBUL’DA OLMAK BANA ACI VERİYOR"
Yeni yerler keşfetmeyi sevdiğini belirten oyuncu, “Güzel sanatlar mezunuyum ve görsellik benim için çok önemli. Bu beni çok besliyor. Güzel yerlerde olmak benim için çok önemli. O yüzden son dönemde İstanbul’da olmak bana acı veriyor.
Bütün boş vakitlerimde güzel şeyler görebileceğim yerlere gitmeye çalışıyorum. Sergiler, ressamlar… Bunun Türkiye’de çok eksik olduğunu düşünüyorum. Çok ciddi sanat eğitimini almadılarsa kendilerine eğitim vermeleri gerektiğini düşünüyorum. O tablolarda müthiş mizansenler var, müthiş duygular var” ifadelerini kullandı.
Büyüküstün, “Dijitalin sizin mesleğinize etkisi ne oldu?” sorusuna “Teknoloji özürlü bir insanım. Analog bir insanım. Bunu gurur duyarak söylemiyorum. Eskiden gurur duyardım ama geldiğimiz noktada dijitalleşmenin ne kadar önemli olduğunu, bu konuda kendimi eğitmem gerektiğinin farkındayım.