TRT'nin yeni dizisi "Bir Zamanlar İstanbul" göz kamaştırıyor!
TRT’de dönem dizileri adeta altın çağını yaşıyor. Seyirci de tarih kokan dönem dizilerini pek bi sevdi. Bu yükselen trende kayıtsız kalmayan yapımcılar da TRT’yi mesken tutmuş durumda.
Değerli okurlar, sizlere aşk, adalet ve milliyetçi bir damara seslenen TRT1'in adından son haftalarda sıkça söz ettiren dizisi "Bir Zamanlar İstanbul’u" yazacağımı söylemiştim. Dizinin ikinci bölümünü de izledim ve naçizane birkaç yorumumu sizlerle paylaşacağım.
TRT’de dönem dizileri adeta altın çağını yaşıyor. Seyirci de tarih kokan dönem dizilerini pek bi sevdi. Bu yükselen trende kayıtsız kalmayan yapımcılar da TRT’yi mesken tutmuş durumda. Basmakalıp senaryolardan farklı bir çizgide izlenimi veren “Bir Zamanlar İstanbul” hem sosyal medyada hem de reytinglerde kendini üst sıralarda göstermekte.
‘Bir Zamanlar İstanbul’, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü son sınıf öğrencisi bir gencin mafya dünyasına kafa tutmasını ve kahramanlaşma öyküsünü konu alıyor. Güzel oyuncu Alina Boz; ‘Bir Zamanlar İstanbul’da bir emniyet müdürünün (Hüseyin Avni Danyal -Çetin Nazar), edebiyat düşkünü kızı Seher rolüne hayat veriyor. 90’lı yıllarda geçen dizide yolları üniversitedeki bir münazara yarışmasında kesişen Ali (Cihangir Ceyhan) ile Seher arasında çakan aşk kıvılcımları şiirler ve edebi söylemler içinde işleniyor ...
İkinci bölümde bir sahnede konu Necip Fazıl ve Nazım Hikmet’e geldi…
Seher kızımız milliyetçi damarı yüksek öğrenciyi oynayan Ali’ye ‘senin en sevdiğin şair kim?’ diye sorunca Ali tereddüt etmeden ‘Necip Fazıl’ diyor. Bu kez Ali soruyor, ‘senin?’ diye. Seher de ‘Nazım, Nazım Hikmet’ diyor. Ali de; ‘Ben Nazım da okuyorum biliyor musun? Nihayetinde şair onlar. Hem arkadaşlarmış biliyor musun?’ diyerek Necip Fazıl’ın da Nazım Hikmet’in de ayrı kutuplarda olmadığını ayrı düşmediğini savunuyor…
Ve Seher kızımız ‘hiç fark etmez ikisi iki yaka gibi, karşılıklı iki farklı kıyı’ diyerek noktayı koydu.
Evet değerli okur, Necip Fazıl ve Nazım Hikmet kıyaslamaları, yıllardır tanık olduğumuz konulardan biridir. Zira ikisi de sözün gücüyle toplumu dönüştürme etkisine ulaşmış üstatlardır.
Devam edelim,
Dönem dizisi yapmak epey bir meşakkatli ve pahalı bir iştir.
Nasıl mı?
“Bir Zamanlar İstanbul” için Beykoz Riva’da 50 bin metrekarelik arazide 90’lı yılların İstanbul’u caddeleri ve sokakları baştan kurulmuş. Dizi için 100 araç modifiye edilmiş, hatta dönemin İETT otobüsleri de bulunuyormuş.
150 kişilik sanat ekibi yaklaşık bir yıl çalışmış projede. 30’dan fazla ev ve apartman/bina döneme uygun olarak yeniden inşa edilmiş. Bozdağ Film Platoları içerisinde tarihi Vezir Hanı 20 dükkanıyla baştan başa inşa edilmiş. Vezir Han dışında dizi için 1990’lı yılların İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü, dönemin radyosu, tekstil atölyeleri ve dükkanları gibi mekanlarda inşa edilmiş.
İçinizden ‘vay be ne para harcanmış’ dediğinizi duyar gibiyim. TRT’ye iş yapıyorsanız paranın ne önemi var değil mi? Ödediğimiz bandrol ücretleri feda olsun!
Bakınız, TRT’nin kasasının dolu olduğunu vergi uzmanı ve yazar Ozan Bingöl Sözcü TV ekranlarında şu sözlerle dile getiriyordu; “TRT'ye 2023 yılında ödediğimiz bandrol ücreti 18 milyar liranın üzerinde, 2023-2024 yıllarında ise toplamda bu rakam 10.8 milyar dolar’”
Fazla söze gerek yok anlayan anladı diyerek devam edeyim…
Diziye dönecek olursak, "muhafazakar aile-seküler aile çatışmasını" görüyoruz.
Suç dünyasına karşı verilen mücadeleyi anlatan yapım, hem aksiyon dolu sahneleri hem de dramatik yönüyle izleyicilerin teveccühünü şimdiden kazanmış durumda. Dizi geniş bir oyuncu kadrosuna sahip, tecrübeli ve genç isimler bir araya gelmiş…
Bu arada dizimizdeki oyuncuların bıyıkları ideolojik mesajları ile yakıyor hani…
Hüseyin Avni Danyal, Seher'in babası Çetin Nazar rolünde ustalığını bir kez daha konuşturmuş. ALKIŞ…
Sosyal medyaya baktığımda ise Cihangir Ceyhan ile Alina Boz’un fenomen olma yolunda hızla ilerlediğini gördüm. Hayırlısı olsun…
Evet değerli okur, yazımı ben de dizinin ikinci bölümünün sonunda söylenen Aşık Ruhsati’nin dizeleriyle bitireyim istedim.
“Bir vakte erdi ki bizim günümüz
Yiğit belli değil mert belli değil
Herkes yarasına derman arıyor
Deva belli değil dert belli değil
…
Adâlet kalmadı hep zulüm doldu
Geçti şu baharın gülleri soldu
Dünyanın gidişi acayip oldu
Koyun belli değil kurt belli değil”
Kalın sağlıcakla;
Ekran Kedisi'ne ulaşmak için: [email protected]