TRT’nin ‘kişilik hakları’na ağır saldırıda bulunmuşum! Dava açtılar, 30 bin lira istiyorlar!

Medyaradar'ın usta yazarı Varol Ersoy, geçtiğimiz günlerde kaleme aldığı yazı dolayısıyla TRT'nin hakkında açtığı 30 bin lira tazminat davası açtığını belirterek, "Bu davayı açanlar, bir kamu kurumunun doğru yönetilip yönetilmediğini sorgulama hakkımı elimden almak istiyor" dedi.

Medyaradar’da 31 Ocak 2023’te yayınlanan “TRT’de seçim paniği başladı! Hesaplar didik didik ediliyor” başlıklı yazım kurum yöneticilerini fena korkutmuş…

Yememişler içmemişler hemen Medyaradar’a ve bana bir tazminat davası açmışlar! Otuz bin lira istiyorlar.

Peki neden bu kadar paniklemişler dersiniz? Açılan davanın dilekçesinden aktarayım:

Yazdıklarım gerçek olmayan ve tamamen soyut ve subjektif iddialardan ibaretmiş…

Amacım kurumla alakalı şaibe uyandırmak ve töhmet altında bırakmakmış…

Meğer bu arkadaşlar sütten çıkma ak kaşıkmış…

Yaptıkları bütün harcamalar yani kurumsal işlemler, mal ve hizmet alımları, personel alımı ve atamalar mevzuata uygunmuş…

Ben bu soruları sorarak basın meslek ilkelerine uymamışım.

TRT kurumunun kişilik haklarına ağır (!) saldırıda bulunmuşum!

Bu yüzden cezalandırılmam şartmış!

*

İyi de ben ne yazmışım ki bu suçlamalarla karşılaşıyorum?

Küfür mü etmişim, hakaret mi yağdırmışım, elimde bazukayla kurum koridorlarına mı dalmışım ki ağır (!) saldırıyla suçlanıyorum?

Meraklısı arşivden bu yazıyı bulur, tamamını okur. Yine de kısaca özetleyeyim… Dedim ki:

-Mali işlerden sorumlu birimler, özellikle milyarlarca dolar bütçe kullanan İç Yapımlar bölümünün hesapları didik didik ediliyor. Herhangi bir açık bırakmamaya çalışılıyor. Çünkü iktidarın değişmesinden korkuluyor.

-Öncelikle de son yıllarda yandaş yapımcılara ve yandaş sanatçılara bol sıfırlı ödemeler yapılmasına neden olan tarihi dizilerin hesapları kontrol ediliyor.

-Bu çalışmaların bir benzeri, sessiz sedasız bir şekilde haber dairesinde de sürüyor.

Hangisi yalan?

Hangisi abartılı?

Milyonlarca liralık bütçeli TRT yapımları, hep aynı yandaş kadrolarla çekilmiyor mu?

Hep aynı yönetmenler, hep aynı senaristler, hep aynı oyuncular tercih edilmiyor mu?

Bunlara piyasanın çok üzerinde ücret ödenmiyor mu?

Haber Dairesi’nin yurt dışına gönderdiği yandaş gazetecilere binlerce euro ya da dolar maaş ödenmiyor mu?

O yazıda söylemediklerimi de ekleyeyim;

TRT yöneticileri lüks arabalara binmiyor mu?

Lük restoranlarda yenilen yemeklerin, çok yıldızlı otellerde kalınan konuklamaların parası kuruma ödetilmiyor mu?

*

Kurumun genç avukatı kardeşim:

Aldığın parayı hak etmek için epey çaba sarf ettiğin belli…

Ama ağır ol!

TRT’nin kişilik haklarına ağır (!) saldırıda bulunduğumu söylüyorsun ya…

TRT, senin benim gibi sıradan bir kişi değildir. Olsa olsa, kamusal kimliği olan tüzel bir kişilikten söz edilebilir.

Bu yüzden asla “dokunulamaz” değildir.

Savunduğun kurumun yöneticilerinin bu kadar “çıtkırıldım” olmak yerine, gündeme gelen iddialar hakkında açıklama yapması, oturdukları koltuğun gerektirdiği bir sorumluluk ve görevdir.

Unutma ki bu Kurum, kesinlikle vatandaşa karşı sorumludur. Çünkü patronun değil, vatandaşın parasıyla faaliyet göstermektedir.

Özel sermayeli değil, kamusal yayın yapan, kamusal sermayeli bir kurumdur.

Benim de bu kurum karşısında harcamaların doğru yapılıp yapılmadığını, yönetimin tarafsız davranıp davranmadığını sormak ve gündeme getirmek gibi görev ve sorumluluğum vardır.

Gazetecilik mesleğinin bana yüklediği en doğal ve en temel görev budur. Bu hakkımı kullanmak, “kişilik haklarına ağır saldırı” değildir. Asıl bunu böyle görmek, basin özgürlüğüne ağır bir saldırıdır.

Bana bu gerekçeyle açılan dava, benim bir kamu kurumu karşısında vatandaş ve gazeteci olmamdan kaynaklanan haklarımı kısıtlamaya yöneliktir.

Bu davayı açanlar, bir kamu kurumunun doğru yönetilip yönetilmediğini sorgulama hakkımı elimden almak istemektedir.

Hiçbir hakaret, hiçbir aşağılama ve küfür içermeyen bu yazıma, kamusal sorumluluk gereği medenice yanıt vermek yerine, dava açarak “gözdağı vermek ve susturmaya çalışmak”, tüm demokrasilerde ve gerçek hukuk devletlerinde “yargı yoluyla taciz”, yani “yargısal taciz” suçuna girer.

Burada sanık olmamı gerektirecek hiçbir suç işlenmemiştir.

Ama ben ve avukatlarım bu saatten sonra kurum yönetici ve savunucuları hakkında yargısal taciz davası açmayı düşünebiliriz.

VAROL ERSOY