"TRT'DE HAKKIMIZ VAR, HAKKIMIZI İSTİYORUZ!.." TRT MUHABİRİNİN İSYANI!..
Nasrettin Hoca'nın meşhur fıkrasını herkes bilir "Parayı veren düdüğü çalar" Peki, parayı biz verdiğimiz halde düdüğü başkaları çalıyorsa ne yapmalıyız? Aynı zamanda Haber-Sen yöneticisi olan TRT muhabiri Osman Köse yazdı...
Nasrettin Hoca´nın meşhur fıkrasını herkes bilir "Parayı veren düdüğü çalar"
Peki, parayı biz verdiğimiz halde düdüğü başkaları çalıyorsa ne yapmalıyız?
Yıllardır siyasal iktidarların borazanlığını yapan TRT´ye her ay para veriyoruz, ama TRT´de biz yokuz.
Kamu Hizmeti Yayıncılığı, eğitim, sağlık gibi vazgeçilemez kamu hizmetlerinden birisidir.
Kamu hizmeti yayıncılığı, her toplumun demokratik toplumsal ve kültürel gereksinimleriyle ve medya çoğulculuğunun korunması amacıyla doğrudan ilgilidir.
Halkın haber alma hakkı için kamu hizmeti yayıncılığının varlığı bir zorunluluktur.
Türkiye´de ve dünyada medyanın içinde bulunduğu durum ve sahiplik yapısı kamu hizmeti yayıncılığının ve yayın kuruluşlarının önemini her geçen gün daha da artırıyor. Çünkü neredeyse tüm ülkelerde kitle iletişim araçları birkaç sermaye sahibinin elinde toplandı. Bu kitle iletişim araçları, sahibinin sesi olmaktan öteye gidemiyor. Bunlar halkın haber ve bilgi alma özgürlüğü ile kamuoyunun serbestçe oluşumunun önündeki en büyük engel durumunda.
Böyle bir ortamda kamu hizmeti yayıncılığı ve TRT bir kez daha önem kazanıyor.
Bu yüzden, kamu hizmeti anlayışı ile yayın yapan özerk, demokratik ve katılımcı TRT´ye her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.
TRT ve özerklik
Kamu hizmeti yayıncılığından beklenen işlevin gerçekleşmesi için olmazsa olmaz tek koşul özerkliktir. Özerklik; idari, mali ve editoryal olarak kurumun hükümetle hiçbir bağı olmaması demektir. Biri olmadan diğerinin geçerliliği yoktur. Özerklik olmadan Kamu hizmeti yayıncılığından da bahsedilemez.
Özerklik, kamu yayın kurumuna hükümetin müdahale etmesini önleyerek, kurumun ürettiği hizmette kamu yararını ön plana çıkarır.
Kamu hizmeti yayıncılığını diğer yayın tiplerinden ayıran temel özelliklerinden birisi de finansman kaynağıdır.
Kamu hizmeti yayıncılığının finansmanında hiç bir ülkede tek kaynağa dayanılmamakta, çoğunlukla karma bir finansman (genel bütçeden aktarılacak paylar, fonlar, reklam/sponsor gelirleri ve ticari gelirler) modeli uygulanmaktadır.
Kamu yayın kurumları halk tarafından finanse edilir. Bu genellikle "Yayın Bedeli" şeklinde gerçekleşmektedir.
Yayın bedeli "müşteri-satıcı" gibi gönüllülük esasına değil, kamusal yükümlülüğü dayalı, vergi niteliğinde zorunlu bir ödemedir.
Özerklik için yayın bedelinin, kaynaktan doğrudan kuruma aktarılması, kamu hizmeti yayıncısının siyasi otoritenin ve piyasanın müdahalesinden korunması için zorunludur.
Yayın bedeli ise radyo -televizyon cihazlarından alınan ruhsat-bandrol ücretleri, elektrikten tüketiminden alınan pay, gelir vergisinden alınan pay gibi kamu yayıncılığında kullanılacak her tür ücret, vergi ve diğer kamusal yükümlülüğü ifade etmektedir.
TRT´nin Sahibi Kim?
Bu soruya herkesin bir yanıtı vardır. Ama doğru yanıtı bulabilmek için önce başka soruları yanıtlamak gerekir:
Kanal D´nin, CNN Türk´ün, Hürriyet´in sahibi kim?
-Aydın Doğan (Doğan Holding),
TGRT´nin, Türkiye Gazetesi´nin sahibi kim?
-Enver Ören (İhlas Holding),
NTV´nin, CNBC-e´nin sahibi kim?
-Ferit Şahenk (Doğuş Holding).
>Show TV´nin, Akşam gazetesinin sahibi kim?
- Mehmet Emin Karamehmet (Çukurova Holding)
Çünkü bu saydığımız televizyonların, gazetelerin ve radyoların parasını bu kişiler veriyor.
TRT´nin parasını kim veriyor?
-HALK!
Halk burada soyut bir kavram değil, işçisi, memuru, işsizi, emeklisi, köylüsü, çiftçisi, varsılı ve yoksulu ile somut bir kavram.
Yani TRT´nin arkasında bir holding, bir sermaye grubu yok, halk var.
Elektrik faturalarınıza bakın
TRT´nin gelirleri 3093 sayılı TRT Gelirleri Kanunu ile düzenlenmiştir.
TRT gelirlerinin yaklaşık % 80´i halktan toplanan paralardan oluşmaktadır.
Bu para bizim cebimizden nasıl çıkıyor, biz nasıl TRT´ye para veriyoruz diye merak ediyorsanız her ay ödediğiniz elektrik faturalarınıza bakın.
"TRT payı" yazan satırı okuyun.
TRT´ye parayı biz veriyoruz.
Ülkemizde yaşayan insanların büyük çoğunluğu yoksulluk ve açlık sınırının altında gelire sahip. Yoksulluk ve açlık sınırının altında gelire sahip olan bizler her ay TRT´ye kamu hizmeti anlayışıyla yayın yapması için para veriyoruz. Evimize bir ekmek daha az götürerek, soframıza bir yumurta daha az koyarak ya da çocuğumuza bir litre daha az süt alarak...
TRT´nin kasasına giren her 100 liranın yaklaşık 80 lirası bizim cebimizden çıkıyor. TRT´nin harcadığı her 100 liranın 80 lirası bizim paramız.
TRT yöneticilerinin ve çalışanlarının maaşını hükümet değil, biz veriyoruz.
Yani çalışanlarının, yöneticilerinin aldığı maaşın her 100 lirasının 80 lirası da bizim cebimizden çıkıyor. TRT yöneticileri, çalışanları, evlerine ekmeği, yumurtayı, sütü bu para ile alıyor.
Bu nedenle TRT yöneticileri ve çalışanları halka karşı sorumlu olmalıdır.
Parayı alıyor ama hizmeti götürmüyor
TRT, bu topraklar üzerinden yaşayan herkesten yayın bedeli olarak para topluyor, ancak parasını aldığı herkese, her kesime hizmet götürmüyor.
Yayınlarında toplumun tüm kesimlerine yer vermeyen TRT yönetimi, aldığı bazı kararlarla da yayın bedelini ödeyen bizleri mağdur ediyor.
TRT yönetimi, "Tasarruf" gerekçesiyle son dönemde radyo ve televizyon vericilerinin bir bölümünü kapatırken bir bölümünün de gücünü azalttı.
Bu nedenle özellikle kırsal kesimde yaşayan yurttaşlarımızın bir bölümü parasını ödediği halde TRT yayınlarını (radyo / televizyon) ya alamıyor ya da uydu alıcılarla TRT´yi izlemek zorunda kalıyor.
Oysa TRT´nin verdiği bu kamu hizmetine yurttaşlarımız hiçbir ek ücret ödemeden ulaşabilmelidir.
TRT´de halk yok
Her iktidarın siyasal yandaşları, yayın organları ile her türlü desteği veriyor.
Ama halkın, yani işçilerin, memurların, emeklilerin, işsizlerin, yoksulların, savaş karşıtlarının, çevrecilerin kısaca bizim böyle bir olanağımız yok. Biz parasını ödediğimiz TRT´den bizim için hizmet üretmesini bekliyoruz.
Bu ülkenin işçileri, memurları, emeklileri, işsizleri, yoksulları olarak kendimizi TRT´de görmek istiyoruz.
TRT yöneticilerinin ve çalışanlarının birinci görevi halkın sesini, rengini ekranlara, radyolara taşımaktır.
TRT, toplumun tüm kesimlerine hitap etmelidir.
TRT, kurulduğu günden bu yana sürekli ya devletin ya da hükümetin sesi olmuştur.
TRT, AKP iktidarı ile birlikte hiçbir dönemde olmadığı kadar hükümet yanlısı bir yayın politikası izlemeye başlamıştır.
Hiçbir zaman toplumun farklı kesimlerinin sesini ekrana taşımayan, devletin resmi söylemiyle yayın yapan ve gerçek bir kamu anlayışı sergilemeyen TRT, bugün artık kamu yayıncılığı dışında başka bir işleve sahip.
TRT, yayınları ile hükümetin en temel destekleyicisi kurumlardan biridir. TRT, hiçbir dönemde olmadığı kadar siyasal iktidarın propagandasını yapmaktadır. TRT, bu dönemde AKP´nin ideolojik aygıtına dönüşmüştür.
TRT, bu ülkede yaşayan ve farklı mezheplere mensup kişilerden ayrımsız bir biçimde vergi almakta ama asla onları görmemektedir.
TRT, bu topraklar üzerinde yaşayan ve her ay `yayın bedeli´ ödeyen farklı dinlere (Musevi, Hristiyan vb.) mensup kişiler için yayın yapmıyor.
TRT, bu topraklar üzerinde yaşayan ve her ay `yayın bedeli´ ödeyen Rumları, Arapları, Ermenileri, Çerkezleri, Lazları yok sayıyor.
TRT´de hükümet var, muhalefet yok,
TRT´de sadece parlamentoda grubu bulunan partiler var, diğer siyasi partiler yok,
TRT´de işverenler var, işçiler, emekçiler yok,
TRT´de cemaatler var, demokratik kitle örgütleri, sendikalar, meslek odaları yok,
TRT´de çevreyi kirletenler, yok edenler var, çevreciler yok,
TRT´de nükleer enerjiyi savunanlar var, karşıtları yok,
TRT´de erkekler var, kadınlar yok,
TRT´de savaş çığırtkanları var, savaş karşıtları yok,
TRT´de militaristler var, vicdani retçiler yok,
Son söz: TRT, halkın haber ve bilgi alma hakkı için kuruldu. Bunun için her ay TRT´ye para veriyoruz. Parayı biz veriyoruz düdüğü AKP çalıyor.
"TRT´de hakkımız var, hakkımızı istiyoruz"
OSMAN KÖSE/KESK/HABER-SEN MYK Üyesi
sendika.org