29 Mar 2008 12:58
Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:01
TRT'DE CADI KAZANI KAYNIYOR!..CEPHELERE BÖLÜNEN TRT'DE NEYİN KAVGASI VAR?..
TRT'nin spikeri, kameramanı, prodüktörü, halk ve sanat müziği sanatçıları yollara düştü, yürüyor. İstanbul'un arkasından ikinci yürüyüş İzmir'de yapılacak.Çalışanlar, bu kez gelecekleri için 'start' veriyor.
TRT çalışanları hak arıyor!
Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) çalışanları, 'hak' aramada cesur bir adım atıyor. Bugün İstiklal Caddesi'ndeki yürüyüşleriyle birlikte, "Devlet yayınlığı yapmak istemiyoruz!" dediler.
TRT'de çalışan 7 bin 100 kişinin tek derdi var:
Sorumlu "Kamu hizmeti yayıncılığı!" yapabilmek!
TRT çalışanları haksız değil.
Çünkü 7 TV kanalı, 14 radyosuyla 27 dilde yayın yapan TRT, Türkiye'nin yüzde 98'inde izleniyor.
Ayrıca 'spor, belgesel, haber ve çocuk' kanalları yayına geçmek için hazırlık yapıyor. Yeni kanal kurmak kolay iş değil ki...
Sabır, birikim ve yayın etiği ister.
Gelin görün ki, TRT'de cadı kazanı kaynıyor. Çalışanlar ve yönetim iki ayrı cepheye bölünmüş. Müthiş bir mücadele sürüyor.
KESK'e bağlı Haber-Sen üyesi olan çalışanlar ayakta.
Yani TRT'nin spikeri, kameramanı, prodüktörü, halk ve sanat müziği sanatçıları yollara düştü, yürüyor. İstanbul'un arkasından ikinci yürüyüş İzmir'de yapılacak.
Çalışanlar, bu kez gelecekleri için 'start' veriyor. Bu hafta içinde Meclis Genel Kurulu'na gelmesi beklenen ' TRT'yi Yeniden Yapılandırma Yasa Tasarı'sını bekliyor.
Sakın, yanlış anlamayın!
1983 yılında yürürlüğe giren 2954 sayılı yasa kapsamında çalışan TRT'ciler, kurumun yeniden yapılandırılmasına karşı değil. Tam tersine çalışanlar da değişimi savunuyor. Çalışanlar, "Yasa hazırlanırken bizim de görüşümüz alınmalıydı" diyorlar. Ortak akıldan söz ediyorlar.
Hazırlanan taslakta yer alan iki madde var ki, olanca güçleriyle karşı çıkıyorlar.
Diyeceksiniz ki; "Neymiş o iki madde?"
İlki, TRT'nin halk ve sanat müziği sanatçıları Kültür ve Turizm Bakanlığı'na gönderiliyor. Gerisi Allah Kerim.
İkincisi, TRT çalışanının geleceği yönetim kurulu üyelerinin 'iki dudağı' arasına sıkıştırılıyor. Kadro ne olursa olsun, yönetim çalışmak istemediği personeli doğrudan doğruya kamu havuzuna gönderecek.
Asıl sıkıntı bu...
Kiminiz, "Şükürler olsun bu madde ile TRT arpalık olmaktan kurtulacak!" diyebilirsiniz.
Ama inanın yayıncı kıyımı yaşanacak!
Bu çok ciddi bir sorun.
Kaygı bu.
Elbette ortada bir de bankamatikçiler var. Benim derdim, Meclis'teki tasarı yasalaşırsa acaba siyasetçi, TRT'den elini kolunu çekecek mi?
İktidarlara yakın olup TRT'ye yerleşen ve iktidarlar gidince bankamatikçi olanlar artık TRT'de çalışmayacak mı?
Öğrenmek istediğim bu...
Görünen köy kılavuz istemiyor.
Sonuçta TRT Genel Müdürü'nü RTÜK üyeleri seçiyor, siyasetçi atıyor.
RTÜK ise iktidara gelen 'parti gücüyle' yürüyor. Oysa TRT'nin yönetimi ve çalışanı, 25 bin kişinin çalıştığı özerk 'BBC' gibi olmak istiyor!
TRT'de özerklik nerede?
Bu tasarı yasalaşsa bile TRT siyasetçi ile baskı gruplarının sözcüsü olmaya devam edecek gibi görünüyor.
'Niye' demeyin!
Çünkü yayıncılık yandaşlık değil, 'ciddiyet ve etik' ister...
TRT'de çalışan 7 bin 100 kişinin tek derdi var:
Sorumlu "Kamu hizmeti yayıncılığı!" yapabilmek!
TRT çalışanları haksız değil.
Çünkü 7 TV kanalı, 14 radyosuyla 27 dilde yayın yapan TRT, Türkiye'nin yüzde 98'inde izleniyor.
Ayrıca 'spor, belgesel, haber ve çocuk' kanalları yayına geçmek için hazırlık yapıyor. Yeni kanal kurmak kolay iş değil ki...
Sabır, birikim ve yayın etiği ister.
Gelin görün ki, TRT'de cadı kazanı kaynıyor. Çalışanlar ve yönetim iki ayrı cepheye bölünmüş. Müthiş bir mücadele sürüyor.
KESK'e bağlı Haber-Sen üyesi olan çalışanlar ayakta.
Yani TRT'nin spikeri, kameramanı, prodüktörü, halk ve sanat müziği sanatçıları yollara düştü, yürüyor. İstanbul'un arkasından ikinci yürüyüş İzmir'de yapılacak.
Çalışanlar, bu kez gelecekleri için 'start' veriyor. Bu hafta içinde Meclis Genel Kurulu'na gelmesi beklenen ' TRT'yi Yeniden Yapılandırma Yasa Tasarı'sını bekliyor.
Sakın, yanlış anlamayın!
1983 yılında yürürlüğe giren 2954 sayılı yasa kapsamında çalışan TRT'ciler, kurumun yeniden yapılandırılmasına karşı değil. Tam tersine çalışanlar da değişimi savunuyor. Çalışanlar, "Yasa hazırlanırken bizim de görüşümüz alınmalıydı" diyorlar. Ortak akıldan söz ediyorlar.
Hazırlanan taslakta yer alan iki madde var ki, olanca güçleriyle karşı çıkıyorlar.
Diyeceksiniz ki; "Neymiş o iki madde?"
İlki, TRT'nin halk ve sanat müziği sanatçıları Kültür ve Turizm Bakanlığı'na gönderiliyor. Gerisi Allah Kerim.
İkincisi, TRT çalışanının geleceği yönetim kurulu üyelerinin 'iki dudağı' arasına sıkıştırılıyor. Kadro ne olursa olsun, yönetim çalışmak istemediği personeli doğrudan doğruya kamu havuzuna gönderecek.
Asıl sıkıntı bu...
Kiminiz, "Şükürler olsun bu madde ile TRT arpalık olmaktan kurtulacak!" diyebilirsiniz.
Ama inanın yayıncı kıyımı yaşanacak!
Bu çok ciddi bir sorun.
Kaygı bu.
Elbette ortada bir de bankamatikçiler var. Benim derdim, Meclis'teki tasarı yasalaşırsa acaba siyasetçi, TRT'den elini kolunu çekecek mi?
İktidarlara yakın olup TRT'ye yerleşen ve iktidarlar gidince bankamatikçi olanlar artık TRT'de çalışmayacak mı?
Öğrenmek istediğim bu...
Görünen köy kılavuz istemiyor.
Sonuçta TRT Genel Müdürü'nü RTÜK üyeleri seçiyor, siyasetçi atıyor.
RTÜK ise iktidara gelen 'parti gücüyle' yürüyor. Oysa TRT'nin yönetimi ve çalışanı, 25 bin kişinin çalıştığı özerk 'BBC' gibi olmak istiyor!
TRT'de özerklik nerede?
Bu tasarı yasalaşsa bile TRT siyasetçi ile baskı gruplarının sözcüsü olmaya devam edecek gibi görünüyor.
'Niye' demeyin!
Çünkü yayıncılık yandaşlık değil, 'ciddiyet ve etik' ister...
Meliha Okur/Sabah~hs~-->
http://