"TRT TÜRK BBC OLDU MU? YOL YAKINKEN GENEL MÜDÜR DURUMA MÜDAHALE ETMELİ, BU YANLIŞTAN DÖNMELİDİR!.."
"Bunu yap(a)mazsa, `rüya proje´ye `büyük ümitler´ bağlayanları çok geçmeden sukut-u hayale uğratması kaçınılmaz olur. Bizden söylemesi."
TRT Türk BBC oldu mu?
Aşağıdaki sözler TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin´e ait:
"İşte şimdi TRT Türk´ü izliyoruz (ekranı gösteriyor) BBC´nin Türkçe versiyonu bu herhalde, daha iyi ne olabilir ki. Kaliteyse kalite. Dünyanın dört yanından 24 saat canlı yayın yapıyoruz..." (15 Haziran 2009,Star Gazetesi, Fadime Özkan ile söyleşi)
İbrahim Şahin, adeta zorla getirildiği bu görevde pekçok yeniliği başlatan, mevcut zihniyeti sorgulayan ve yıllardır atalet halindeki kurumun üstündeki ölü toprağını atan bir genel müdür oldu. TRT henüz potansiyelinin onu getirebileceği yere gelmiş değil şüphesiz ama yeni genel müdür de kurumun adam övüten çarklarına teslim olma niyetinde değil. Mücadele devam ediyor.
Yukarıya aldığımız sözler şüphesiz işini şevk ile yapan bir bürokratın heyecanını yansıtıyor. Ancak daha önce belirttiğimiz gibi TRT Türk, bu genel müdür döneminde devreye sokulan öteki kanallardan farklı olarak `başarısı yayına girdiği an garanti´ olan bir kanal değil. Bu haliyle, İbrahim Şahin´in TRT Türk´e ilişkin yukarıdaki tespitlerinin biraz erken olduğunu söylemek zorundayız.
Öyle ya, 8 Mayıs´ta yayına başlayan bir haber kanalının, -bu ifadelerin yayınlandığı gün itibariyle- 37 günde- `BBC´nin Türkçe versiyonu´ haline geldiğini iddia etmek biraz abartılı oldu.
Belli ki genel müdür, işini 'kanalı yayına geçirmekle' sınırlı görüyor.
Eğer böyle bir `tespit´te bulunup arkasından da `daha iyi ne olabilir ki...´ diye eklerseniz sadece fazla iddialı konuşmuş olmaz, bir de `vizyonunuz´ hakkında ciddi soru işaretleri yaratmış olursunuz. Oysa biliyoruz ki, TRT Türk´ü bir `rüya proje´ olarak görenler açısından iki şey nettir: Birincisi bu kanalın `vizyonu´ , diğeri de bu vizyonun hayata geçirilebileceğine olan `inanç´.
TRT´den sorumlu bakan Bülent Arınç, açılış gecesinde bu kanalı `büyük ümitlerle´ açtıklarını söylüyordu.
Haklıydı.
Uluslararası haber kanallarıyla rekabetten, yeni dış politika açılımlarına paralel bir yayıncılık anlayışına; medyadaki kalite standartlarının yükseltilmesinden Türkiye´nin dışarıdaki imajının düzeltilmesine kadar pek çok alanda TRT Türk´ten beklentiler `büyük´.
TRT Genel Müdürü, mutlaka farkındadır ki, `uluslararası alanda habercilik rekabetine girmek ciddi, zor ve pahalı bir iştir. Rekabette `iddialı´ bir noktaya gelmek bütün imkânlar devredeyken bile ancak `zamanla´ olacaktır. Kimse bu kanaldan 40 günde büyük başarılara imza atmasını beklemiyor. İlk bir yıl ancak bir ` ön hazırlık´ dönemi olarak görülmelidir.
Kanalın geleceğine dair ciddi soru işaretleri yaratan başka sorunlar da var. Aktaralım.
TRT TÜRK TÜRKİYE İÇİNDE HABER REKABETİNDE NEDEN YOK?
TRT Türk, bir yıllık hazırlık döneminden sonra, birinci aşamada Türkiye içinde, ikinci aşamada Türkiye´nin yakın coğrafyasında, ve son olarak da daha geniş coğrafyada haber rekabetinde varolmalıdır.
Türkiye´de `haber´ deyince akla TRT Türk gelmelidir.Bu potansiyel mevcuttur.
Türkiye içinde gücü, etkisi, ağırlığı olmayan bir haber kanalının hedef coğrafyalarda bunu başarması diye bir şey sözkonusu olamaz. Yönetimin bunun üzerinde biraz düşünmesinde fayda var, zira kanalın gidişatına bakınca görünen şu: Bu kanal Türkiye içindeki haber rekabetinde yok!
Bu kanalın yöneticilerinin kafasında `Türkiye içindeki haber rekabeti bizi ilgilendirmiyor´ düşüncesi varsa ve bunu 'biz uluslararası kanalız' diye izah ediyorlarsa durum hakikaten vahim demektir!
Kendi ülkenizde yoksanız, kendi coğrafyanızda olamazsınız. Önce Türkiye, sonra yakın çevre, sonra dünya! Bunu hızla anlasalar iyi olacak. Bu coğrafyada haber operasyonlarının büyüme modeli budur.Bütün mesele bu aşamalarda yayın içeriği ve takvim planlarının doğru yapılmasıdır.
BU ÖRGÜTLENME MODELİNDE ISRAR YANLIŞTA ISRAR DEMEKTİR.
TRT Türk´ün vizyonu bellidir dedik. Ancak bu vizyonun hayata geçirilmesi sürecinde örgütlenme ve kadro konusunda ciddi hatalar yapıldığı gözleniyor. 'Kadro' netameli bir konu, oraya en azından şimdilik girmeyelim ama örgütlenme şemasında yapılan `vahim hata´dan derhal dönülmesi gerektiğini belirtelim.
`Hayati hata´ , TRT Türk´ü TRT Haber Dairesi´nin `dışında´ konumlandırarak yapıldı. Bu konumlandırma ya `içinde´ ya 'üstünde´ şeklinde olmalıydı, `dışında´ değil!
TRT´yi bilenler bunun ne anlama geldiğini gayet iyi anlayacaktır. Kanal, bu haliyle TRT imkânlarından `fiilen´ mahrumdur. 'Kral Çıplak' derken bunu kastetmiştik. İbrahim Şahin yönetimi, Haber Dairesi´nin imkânlarını ya derhal ya peyderpey TRT Türk´e devretmenin bir yolunu bulmalıdır. TRT Türk´ün başına getirilen her kimse, TRT´nin bütün haber imkânları onun emrine verilmelidir. (Kaldı ki, `uluslararası alanda Türkiye´nin referans kanalı olacağız´ diyen bir yönetici kurumun elindeki bu imkânları sorgusuz sualsiz kullanmayı zaten talep etmelidir.)
TRT Haber Dairesi elindeki imkanları bu ` kardeş kanala´ kullandırtmaz.TRT Haber Dairesi, bırakın bu kanala destek vermeyi 40 yıllık birikimi ve mevcut TRT Türk yöneticilerinden çok daha tecrübeli kadrolarıyla zaman içinde TRT Türk´ü önce boğar sonra da yutar. Haber Dairesi yönetimine yapılan atamalar TRT Türk´ün bu sorununu çözmeye yetmez.
TRT Türk, `haberde TRT´nin asıl ekranı´ olacaksa bunun gereği de yerine getirilmelidir. TRT Türk Haber Merkezi, Bağdat´a Bakü´ye ve Brüksel´e aynı anda hükmedebilmeli, `iç ve dış´ bütün TRT bürolarını sevk ve idare edebilmelidir.
Mevcut örgütlenmeyle bunu yapabiliyor mu?
TRT Haber Dairesi, ` kuma´ ya da `üvey kardeş´ olarak gördüğü bu kanala bırakın imkanlarını tahsis etmeyi haber arşivini bile kullandırtmaktan kaçınacaktır.
Tekrar edelim, bu kanal uluslararası alanda bir iddia sahibi olacaksa, TRT´nin muazzam imkânlarını kullanarak olacaktır.
Yol yakınden genel müdür duruma müdahale etmeli, bu yanlıştan dönmelidir.
Bunu yap(a)mazsa, `rüya proje´ye `büyük ümitler´ bağlayanları çok geçmeden sukut-u hayale uğratması kaçınılmaz olur. Bizden söylemesi.
Gürkan Zengin/Camekran