13 Ağu 2012 14:27
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:01
TRT MUHABİRİ KONUŞTU; CLINTON'IN ARACININ ÖNÜNÜ NEDEN KESTİ?
Clinton'ın önünü kesip 'Müslümanları öldürme, milletimi tehdit etme' pankartı açan gazeteci konuştu
Başbakanlık Ofisi’nin çıkışında Clinton’ın önünü kesip
’Müslümanları öldürme, milletimi tehdit etme’ pankartı açan
gazeteci Keskin anlatıyor
TRT muhabiri Abdurrahman Keskin, 22 yıldır muhabirlik yapıyor, 40’a yakın ülkede görev almış. Irak savaşı, Abdullah Öcalan’ın yargılama süreci gibi kritik gelişmeleri Türkiye onun haberleriyle takip etti. Önceki gün ise adını, bir protestoyla duyurdu. Kendisini, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmeden çıkmış olan Hillary Clinton’ın aracının önüne atarak ’Müslümanları öldürme, milletimi tehdit etme’ pankartı açtı. Keskin, amacının Ortadoğu’da yaşananları anlatmak olduğunu anlatıyor.
İŞTE O GÖRÜNTÜLER :
Protesto öncesi 18 yıl çalıştığı TRT’den, kurumun zarar görmemesi adına istifa etmiş. Yıllarca Ortadoğu’da savaş muhabirliği yaptığını ve zulme şahitlik ettiğini belirten Keskin, son bir ayda yaşananlar nedeniyle bu noktaya geldiğini söylüyor.
’Şehit haberi tetikledi’
Süreci Keskin’den dinliyoruz: "2003’te Irak savaşını Basra’da TRT adına takip ettim. Savaş bölgesinde en uzun süre görev alan muhabirim. Savaş olmadan önce kurumumu ikna ettim ve bölgeye gittim. Savaştan önce savaşın bütün altyapısı hazırdı. Kuveyt’te Amerikalılar tarafından yaklaşık 1500 gazeteciyle eğitimden geçirildik. Bize iliştirilmiş gazetecilik teklifinde bulundular. ’Kendinizi koruyabilmeniz için eğitim veriyoruz, bizle Irak’a girerken birliklerle konuşlandırılacaksınız ve haberleriniz kontrolümüzde olacak’ denildi. Bağımsız bir gazeteci olarak kabul etmedim. Bağdat düştüğünde ilk günlerde Basra’ya giren ilk ekiplerdendik, zulme tanıklık ettim.
Irak savaşında kanlı beysbol sopasının ne anlama geldiğini gördüm. Benzer süreç Suriye için uygulanıyor ancak kimse bunu cesurca ifade etmiyor. Aynı akıl oyunları ve propaganda yöntemleriyle Suriye süreci yansıtılıyor. Bay Obama, Bush dönemindeki gibi taktiklerle aynı şeyi yapmaya çalışıyor. Diplomaside beysbol sopasının anlamı açıktan tehdittir. Bir devlet başkanının beysbol sopasıyla çekilmiş fotoğrafı resmi internet sitesinde yayımlaması ve altına ’ Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ile görüşürken...’ yazmasının anlamını sokaktaki çocuğa sorsak ifade eder. Ama bunu cesurca ifade eden gazetecilere, siyasilere ihtiyaç var.
Bu anlamda tepkimi gösterdim. Bunu Clinton’ın gözünün içine bakarak söylemek istedim. Gazeteci olarak bunu ifade edecek başka bir platform yoktu. Geçen hafta yakınım Kamil Çelikkol’u Çukurca’da şehit verince bu eylemi yapma kararı aldım. Çelikkol’un iki çocuğu vardı. Böyle bir duyarlılık sergilemek ve halkıma da bu mesajı vermek istedim. İstifa ettim. Şehit ailemizin de rızasını alarak bu metni yazdım ve cenaze töreninde de basın mensuplarına, Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli’ye elden verdim. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın Başbakanlık Ofisi’nden çıkışı sırasında da gazeteciler arasından ayrılarak kendimi aracının önüne attım."
Radikal
TRT muhabiri Abdurrahman Keskin, 22 yıldır muhabirlik yapıyor, 40’a yakın ülkede görev almış. Irak savaşı, Abdullah Öcalan’ın yargılama süreci gibi kritik gelişmeleri Türkiye onun haberleriyle takip etti. Önceki gün ise adını, bir protestoyla duyurdu. Kendisini, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmeden çıkmış olan Hillary Clinton’ın aracının önüne atarak ’Müslümanları öldürme, milletimi tehdit etme’ pankartı açtı. Keskin, amacının Ortadoğu’da yaşananları anlatmak olduğunu anlatıyor.
İŞTE O GÖRÜNTÜLER :
Protesto öncesi 18 yıl çalıştığı TRT’den, kurumun zarar görmemesi adına istifa etmiş. Yıllarca Ortadoğu’da savaş muhabirliği yaptığını ve zulme şahitlik ettiğini belirten Keskin, son bir ayda yaşananlar nedeniyle bu noktaya geldiğini söylüyor.
’Şehit haberi tetikledi’
Süreci Keskin’den dinliyoruz: "2003’te Irak savaşını Basra’da TRT adına takip ettim. Savaş bölgesinde en uzun süre görev alan muhabirim. Savaş olmadan önce kurumumu ikna ettim ve bölgeye gittim. Savaştan önce savaşın bütün altyapısı hazırdı. Kuveyt’te Amerikalılar tarafından yaklaşık 1500 gazeteciyle eğitimden geçirildik. Bize iliştirilmiş gazetecilik teklifinde bulundular. ’Kendinizi koruyabilmeniz için eğitim veriyoruz, bizle Irak’a girerken birliklerle konuşlandırılacaksınız ve haberleriniz kontrolümüzde olacak’ denildi. Bağımsız bir gazeteci olarak kabul etmedim. Bağdat düştüğünde ilk günlerde Basra’ya giren ilk ekiplerdendik, zulme tanıklık ettim.
Irak savaşında kanlı beysbol sopasının ne anlama geldiğini gördüm. Benzer süreç Suriye için uygulanıyor ancak kimse bunu cesurca ifade etmiyor. Aynı akıl oyunları ve propaganda yöntemleriyle Suriye süreci yansıtılıyor. Bay Obama, Bush dönemindeki gibi taktiklerle aynı şeyi yapmaya çalışıyor. Diplomaside beysbol sopasının anlamı açıktan tehdittir. Bir devlet başkanının beysbol sopasıyla çekilmiş fotoğrafı resmi internet sitesinde yayımlaması ve altına ’ Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ile görüşürken...’ yazmasının anlamını sokaktaki çocuğa sorsak ifade eder. Ama bunu cesurca ifade eden gazetecilere, siyasilere ihtiyaç var.
Bu anlamda tepkimi gösterdim. Bunu Clinton’ın gözünün içine bakarak söylemek istedim. Gazeteci olarak bunu ifade edecek başka bir platform yoktu. Geçen hafta yakınım Kamil Çelikkol’u Çukurca’da şehit verince bu eylemi yapma kararı aldım. Çelikkol’un iki çocuğu vardı. Böyle bir duyarlılık sergilemek ve halkıma da bu mesajı vermek istedim. İstifa ettim. Şehit ailemizin de rızasını alarak bu metni yazdım ve cenaze töreninde de basın mensuplarına, Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli’ye elden verdim. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın Başbakanlık Ofisi’nden çıkışı sırasında da gazeteciler arasından ayrılarak kendimi aracının önüne attım."
Radikal