"Troliçe" Bülent Arınç'a meydan okudu: İyi olan kazansın
Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a, Sabah yazarı Hilal Kaplan'dan yanıt geldi.
CNN Türk'te katıldığı programda AKP'ye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a
sert eleştirilerde bulunan Bülent Arınç, Sabah yazarı Hilal Kaplan
için "Troliçe" ifadesini kullanmıştı.
Arınç'ın "Troliçe" çıkışı sonrası da Hilal Kaplan ise paylaştığı
mesajında, "'Manisalı Lawrence'ın son çırpınışları ama faydasız;
siyasî cenazeleri dikkate almıyoruz" diye yazmıştı.
Bir süre sonra ise Bülent Arınç bir basın açıklaması yaparak
eleştirilere yine yanıt vermişti.
"TROLİÇE"DEN YANIT VAR
Sabah yazarı Hilal Kaplan bugünkü yazısında Bülent Arınç'a yanıt
vererek "Paralel yapı yine 'kılıç'la darbe yapmaktan bahseder oldu,
'Manisalı Lawrence' gibiler ekranlarda boy göstermeye başlayıp
partiyi birbirine düşürmek için harekete geçti" ifadelerini
kullandı.
Hilal Kaplan yazısını "İyi olan kazansın!" cümlesiyle bitirdi.
İşte Hilal Kaplan'ın o yazısı:
"Hükümete savaş açmış Doğan Medyası'na çık, 'eski defterleri
açarsam kötü olur' diye tehditler savur, paralel yapı için cübbeni
giyeceğini söyle, kızın yaşındaki gazeteciler hakkında ergence
hakaretler savur, milyonların izlediği bir kanalda bunları yapıp
sosyal medyada halktan tepki görünce de 'linç ediliyorum' diye
ağla...
Başbakanlık'tan emekli olup başkalarını ikbal peşinde olmakla
suçla, kendin gibi düşünmeyenleri iple yönetilen oportünist
kuklalara benzet, son bir yıldaki analizlerinin hepsinin tersi
çıkmış olsa da farklı fikirdekilere 'cahil amigolar kümesi' diye
hakaret et, Merkez Bankası tartışmasını sanki Cumhurbaşkanı
Erdoğan'ın değil de sadece danışmanlarının benimsediği bir
politikaymış gibi "Erdoğan iyi, çevresi kötü" kurnazlığıyla
danışman savaşına dönüştür, esas adama vurmaktan çekindiğin için
çevresini aşağıla...
Artık Ak Parti'ye yakın gibi görünen bazı çevrelerin bu
konformizminden gına geldi. Başkanlık sistemi de Merkez Bankası
politikası da tartışılması gereken meseleler ama bunu 'ne kadar
jölelisin, keşke ölsen' sığlığı ile 'içimize sızmış ajanlar'
döngüsünden kurtararak yapmak zorundayız.
Türkiye bir ateş çemberinden geçiyor. Halep düşmek üzere, güney
sınırımızda bir PKK devleti kurulması ihtimali de facto olarak
kendini hissettiriyor, mülteci krizi devam ediyor, PKK ve DAEŞ
başta olmak üzere türlü terör örgütleri ve onların destekçisi
devletlere karşı bıçak sırtında bir savaş veriyoruz. Tüm bunlarla
cebelleşirken, böylesi nefsî yaklaşımlarla kendi iktidar
mücadelesini partiye ve hükümete mal etmeye kimsenin hakkı yok.
Üstelik kendisini 'asli unsur / erdemli entelektüel' şeklinde
sunup, farklı düşünenleri 'yanaşma/ az akıllı' diyerek aşağılama
zavallılığına, bu beyaz/ neo- Kemalist kibre düşmeye hiç gerek
yok.
Başkanlık Sistemi'ne yönelik halk teveccühü, 7 Haziran-1 Kasım
seçimleri arasında yaşadığımız kâbus sebebiyle arttı. Bu hususta
Cumhurbaşkanlığı da Ak Parti de incelikli çalışmalar yapmaya ve
halka derdini daha dolaysız yollardan anlatmaya başladı. Tam da
bunun üzerine her taraftan salvolar gelmeye başladı.
Paralel yapı yine 'kılıç'la darbe yapmaktan bahseder oldu,
'Manisalı Lawrence' gibiler ekranlarda boy göstermeye başlayıp
partiyi birbirine düşürmek için harekete geçti, buna itiraz edenler
'ifade özgürlüğü'nü tanımamakla suçlandı, maalesef dürüst ve
hakkaniyetli olduğunu sandığımız Ak Parti'ye yakın bazı kâlemler de
bu operasyona destek çıktı.
Herkes karnından konuşmayı bırakıp istediğini açıkça söylerse,
köşesine ve ceketine dayanıp siyasî mühendislik çalışması yapmaya
soyunmazsa, fikrine güvenip hedef aldığı Erdoğan'a karşı net
mücadele vermeye başlarsa hayırlı olur.
İyi olan kazansın!"