27 Haz 2014 00:20
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 16:21
Transformers 4: dev robotların dönüşü muhteşem oldu!
Dev robotlara dönüşen arabalar 4. kez dünyayı savaş alanına çeviriyor! Yazın gişe bombası Transformers 4 ile birlikte tam 7 yeni film gösterime giriyor. Hangi film sizin için, öğrenmek isterseniz, Murat Tolga Şen'in hazırladığı Cineradar köşemizi okuyun!
Transformers: Kayıp Çağ / Transformers: Age of Extinction
Michael Bay’ın yönettiği ve Nicola Peltz, Mark Wahlberg, T. J. Miller ile Stanley Tucci’nin oynadığı Transformers: Kayıp Çağ (Transformers: Age of Extinction), 27 Haziran 2014’de UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarılıyor.
İnsanlık toparlanmaya çalışırken, tarihin akışını kontrol etmeyi amaçlayan karanlık bir grup kendini gösterir. Bu arada Dünya’ya kendi hedef göstergesinin içinde eskiden kalma, güçlü ve yeni bir tehdit gelir. Optimus Prime ve Autobotlar, yeni insan kadrosunun yardımıyla bugüne kadar karşılaştıkları en korkunç meydan okumaya karşı koyarlar. Olağanüstü bir macerada, sonunda tüm dünyaya yayılan heyecanlı bir mücadeleye dönüşen iyi ile kötünün savaşına çekilirler.
Derindeki Yaratık / Amphibious: Creature from the Deep
Brian Yuzna’nın yönettiği ve Elke Salverda, Francis Magee, Janna Fassaert ile Michael Pare’in oynadığı Derindeki Yaratık (Amphibious), 27 Haziran 2014′de Özen Film dağıtımıyla Özen Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Deniz biyoloğu Skylar Shane Kuzey Sumatra denizi açıklarındaki tarih öncesi hayat formlarına ait yaptığı araştırmada kendisine yardım etmesi için bir tekne kaptanı olan Jack Bowman ile anlaşır. Yolculukları sırasında denizin ortasındaki balıkçı platformuna sığınan ikili burada kimsesiz bir çocuk olan Tamal ile tanışır. Tamal’ın yanlarına gelmesi ile birlikte garip olaylar ortaya çıkar ve karanlık suların altında onları bekleyen ve büyüyen dehşetin farkına varırlar.
Eleştirmen görüşü: Brian Yuzna’nın, Endonezya’da çektiği ve cast’ın büyük çoğunluğunu Endonezyalılardan oluşturduğu filmin vitrininde iki beyaz yüz var; Michael Paré ve Ida Jessica Peter… Bu kendisi gibi Filipinler doğumlu olan ve Stryker, Silk, Equalizer 2000 gibi video furyasının unutulmaz çöp filmlerine imza atan Crio H. Santiago’nun uyguladığı işe yarayan bir formül aslında… Bu “beyaz yüzler” sayesinde aslında oldukça Asyalı olan filminizi Avrupa ve Kuzey Amerika DVD pazarında da satabiliyorsunuz. Michael Paré, B film sevenlerin hatırlayacağı bir isim. Onun filmlerini TV kanalları çuval hesabı alıp yıllar boyunca gecenin bir yarısında gösterdiler durdular
Filmin “denizden çıkan yaratık” dehşetine bahane yapmak için yazılmış uyduruk bir hikayesi var. Eğer, ucuz CGI mahsulü, büyüyle genç bir çocuğa bağlanmış ve iyice semirmiş bir deniz akrebinin maceralarını izlemek istiyorsanız sizi tutmayayım ama Derindeki Yaratık “ev sineması” seyircisi dışında pek kimselere önereceğim bir film değil. Brian Yuzna kendini hala VHS zamanlarında sanıyor olmalı ki, filmin başına denizde katledilen diri göğüslü seksi kadın sahnesi bile eklemiş! Murat Tolga Şen / Beyazperde
Aynı Yıldızın Altında / The Fault in Our Stars
Josh Boone’un yönettiği ve Shailene Woodley, Ansel Elgort, Nat Wolff ile Laura Dern’in oynadığı Aynı Yıldızın Altında (The Fault in Our Stars), 27 Haziran 2014’de The Moments Entertainment tarafından vizyona çıkarılıyor.
Hazel kanser hastasıdır ve hayatının sonuna kadar bir oksijen tüpüyle yaşamak zorundadır. Ailesinin gönlünü almak için kanser hastalarının katıldığı bir oturuma gider ve orada Gus adındaki başka bir hasta çocukla tanışır. Hemen kaynaşan ikili sıra dışı durumlarını unutup normal bir ilişki yaşamak isterler. Her ne olursa olsun birbirlerine duydukları sevgi ve aşk yaşayacakları her günü onlar için çok değerli kılmaktadır.
Eleştirmen görüşü: Aynı Yıldızın Altında’nın belki de en başarılı yanı mizah öğesini, özünde drama eğilimli olan bir hikayeye işleyebilmesinde. Bu mizahın gücü sayesinde belli klişelere düşmekten kaçınmış olsa da, filmin, ve hatta eserin ana hikaye yapısındaki ısıtıp ısıtıp önümüze getirilen klişeleşmiş konusundan bir türlü kaçamaması ise, filmin olumsuz özelliklerinden.
Hayatın anlamını bulmayı, aşkı keşfetmeyi, her şeye rağmen hayattan vazgeçmemeyi öğütleyen bilindik bir hikayeyle yola çıkan, fazlasıyla Amerikan kokan ve popüler kültür mantığına hizmet eden bir romanı filme uyarlamak elbette ki bir tercih; ama aynı şekilde filmi izlemek ya da romanı okumak da bir tercih. Önemli olan, popüler kültürün bir parçası olup olmama tercihinde. Gizem Çalışır / Filmloverss
Göl Zamanı
Cafer Özgül’ün yönettiği ve Emre Canpolat, Begüm Birgören, Cemil Büyükdöğerli ile Didem Balçın’ın oynadığı Göl Zamanı, 27 Haziran 2014’de PinemArt Film dağıtımıyla Focus Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
1930′ların Türkiye’si. Ülke Atatürk Devrimleri’ne geçişin acemiliklerini yaşamaktadır. Tıbbiyeden mezun olan iki arkadaş Ahmet ve Refik Anadolu’yu gezmeye çıkarlar. Yolları Ege’de bir kasabaya düşer ve eski İttihatçılardan Haşim Bey onları konağında misafir eder. Haşim Bey’in kızı Elif, melankolik bir kızdır. O gece Göl kenarında Refik’le karşılaşır ve aralarında bir aşk başlar. Kafası yeni fikirlerle dolu olan Refik’in aşk konusunda da kafası karışıktır.
Eleştirmen görüşü: Televizyon için çeşitli programların yapımcılığı, dizi senaristliği ve yönetmenliğini üstlenmiş olan Cafer Özgül’ün ilk uzun metrajlı sinema filminde bu geçmişin izlerini görmek mümkün. Göl Zamanı filminin özellikle görsel açıdan etkileyici ve güçlü bir film olduğunu belirtmek gerek. Filme adını veren göl kadraja sınırlı biçimde girse de, bir dönem filmi olarak, birkaç set dekoru haricinde, görselliği keyif veren bir seyirlik.
Fakat aynı övgüyü oyuncu yönetimindeki tutarlılık açısından söylemek biraz zor. Oyunculuklarda Haşim Bey’i canlandıran Mehmet Atay gerçekten bir İttihak ve Terraki kartpostalından fırlamış gibi görünürken, genelde çok başarılı bulduğum Didem Balçın Şahika rolünde abartıya kaçan bir duygusuzluk sergiliyor. Duygu Kocabaylıoğlu / Beyazperde
Sevgilinin Ardından / Lilting
Hong Khaou’nun yönettiği ve Ben Wishaw, Morven Christie, Peter Bowles ile Pei-Pei Cheng’in oynadığı Sevgilinin Ardından (Lilting), 27 Haziran 2014’de M3 Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Londra’da yaşayan genç Kai’nin ani ölümü, Çin – Kamboçya asıllı inatçı annesi Junn ve Kai’nin sevgilisi Richard’ı derinden sarsar. Kai’nin yaşayan tek aile üyesine karşı bir sorumluluk duygusuyla hareket eden Richard, bir huzurevinde yaşayan Junn’u sık sık ziyaret etmeye başlar. Richard, onunla iletişim kurmayı reddeden Junn’un taştan duvarlarını bir çevirmen aracılığıyla aşmaya çalışır. Bu şekilde geçmişte birbirlerine karşı oluşan yanlış anlamaları yıkmaya başlarlar.
Eleştirmen görüşü: Sevgilinin Ardından yitip giden Kai’nin ardından onu anlamaya, anmaya ve onun üzerinden birliktelik kurmaya çalışan bir film gibi dursa da, bir süre sonra herkesin yollarının ayrılacağını da hissettiriyor ki bir süre sonra anne Junn yalnızlığını paylaşacağı sevgilisi Alan’dan ayrılıyor. Onlara çevirmenlik yapan kızın da sürüyü terk edeceği aşikar. Anne ve Kai’nin sevgilisinin de ileriye taşıyacakları duygusal bir birikimleri yok. O yüzden film güçlü bir döküm yapamıyor ortaya, bunu yapamadığı gibi karakterler arası duygu dolaşımına da izin vermiyor. İlk film zafiyeti yaşıyor ve seyirciye sunacağı pek fazla bir şey kalmıyor.
Huzurevinin odası ne kadar sıkıcı ve tekdüze ise, oğulun evi o derece orijinal ve keyifli gözüken film, mekanlar arasında dolanarak, neredeyse dışarıya hiç adım atmadan bitiriyor hikayesini. Ama dediğim gibi Junn’un duygusu diğerlerinin duygusuyla buluşmuyor ve filmi istenilen gerilimli noktaya taşıyamıyor. Banu Bozdemir / Beyazperde
Hayatımın En Kötü Gecesi / Walk of Shame
Steven Brill’in yönettiği ve Elizabeth Banks, James Marsden, Gillian Jacobs ile Sarah Wright Olsen’in oynadığı Hayatımın En Kötü Gecesi (Walk of Shame), 27 Haziran 2014’de Pinema Film dağıtımıyla D Productions tarafından vizyona çıkarılıyor.
Haber muhabiri Meghan Miles’ı canlandıran Elizabeth Banks arkadaşlarıyla felekten bir gece çalar. Ancak sabah uyandığında hiçbir şey hatırlamamaktadır. Yaşadığı tek gecelik ilişkiden sonra arabasız, kimliksiz ve parasız hiç bilmediği bir mahallede kalakalır. Hayatının en önemli iş görüşmesine girmeden önce durumunu düzeltmesi için sadece 8 saati vardır.
Pislik / Filth
John S. Baird’in yönettiği ve Imogen Poots, James McAvoy, Jamie Bell ile Jim Broadbent’in oynadığı Pislik (Filth), 27 Haziran 2014’de M3 Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Entrikacı polis memuru Bruce Robertson terfi beklemektedir. Bir cinayeti çözerken meslektaşlarıyla da uğraşmak zorunda kalan Bruce, diğer polislerin sonunu getirecek bir olay tezgâhlar. Hepsinin sırlarını ortaya çıkartan ve onları birbirine düşüren Bruce, kontrolünden çıkan hile ağında kaybolmaya başlar. Çevirdiği oyundan şüphelenen meslektaşları, geçmişi, kayıp eşi ve uyuşturucu alışkanlığı içinde yitip giden Bruce Robertson’a bir oyun oynarlar.
CİNERADAR köşesi sinema-TV eleştirmenimiz Murat Tolga Şen tarafından hazırlanmaktadır. / Filmlere ait künye bilgileri üstad Sadi Çilingir'e ait Sadibey.com sitesinden, izniyle alınmaktadır.
Michael Bay’ın yönettiği ve Nicola Peltz, Mark Wahlberg, T. J. Miller ile Stanley Tucci’nin oynadığı Transformers: Kayıp Çağ (Transformers: Age of Extinction), 27 Haziran 2014’de UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarılıyor.
İnsanlık toparlanmaya çalışırken, tarihin akışını kontrol etmeyi amaçlayan karanlık bir grup kendini gösterir. Bu arada Dünya’ya kendi hedef göstergesinin içinde eskiden kalma, güçlü ve yeni bir tehdit gelir. Optimus Prime ve Autobotlar, yeni insan kadrosunun yardımıyla bugüne kadar karşılaştıkları en korkunç meydan okumaya karşı koyarlar. Olağanüstü bir macerada, sonunda tüm dünyaya yayılan heyecanlı bir mücadeleye dönüşen iyi ile kötünün savaşına çekilirler.
Derindeki Yaratık / Amphibious: Creature from the Deep
Brian Yuzna’nın yönettiği ve Elke Salverda, Francis Magee, Janna Fassaert ile Michael Pare’in oynadığı Derindeki Yaratık (Amphibious), 27 Haziran 2014′de Özen Film dağıtımıyla Özen Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Deniz biyoloğu Skylar Shane Kuzey Sumatra denizi açıklarındaki tarih öncesi hayat formlarına ait yaptığı araştırmada kendisine yardım etmesi için bir tekne kaptanı olan Jack Bowman ile anlaşır. Yolculukları sırasında denizin ortasındaki balıkçı platformuna sığınan ikili burada kimsesiz bir çocuk olan Tamal ile tanışır. Tamal’ın yanlarına gelmesi ile birlikte garip olaylar ortaya çıkar ve karanlık suların altında onları bekleyen ve büyüyen dehşetin farkına varırlar.
Eleştirmen görüşü: Brian Yuzna’nın, Endonezya’da çektiği ve cast’ın büyük çoğunluğunu Endonezyalılardan oluşturduğu filmin vitrininde iki beyaz yüz var; Michael Paré ve Ida Jessica Peter… Bu kendisi gibi Filipinler doğumlu olan ve Stryker, Silk, Equalizer 2000 gibi video furyasının unutulmaz çöp filmlerine imza atan Crio H. Santiago’nun uyguladığı işe yarayan bir formül aslında… Bu “beyaz yüzler” sayesinde aslında oldukça Asyalı olan filminizi Avrupa ve Kuzey Amerika DVD pazarında da satabiliyorsunuz. Michael Paré, B film sevenlerin hatırlayacağı bir isim. Onun filmlerini TV kanalları çuval hesabı alıp yıllar boyunca gecenin bir yarısında gösterdiler durdular
Filmin “denizden çıkan yaratık” dehşetine bahane yapmak için yazılmış uyduruk bir hikayesi var. Eğer, ucuz CGI mahsulü, büyüyle genç bir çocuğa bağlanmış ve iyice semirmiş bir deniz akrebinin maceralarını izlemek istiyorsanız sizi tutmayayım ama Derindeki Yaratık “ev sineması” seyircisi dışında pek kimselere önereceğim bir film değil. Brian Yuzna kendini hala VHS zamanlarında sanıyor olmalı ki, filmin başına denizde katledilen diri göğüslü seksi kadın sahnesi bile eklemiş! Murat Tolga Şen / Beyazperde
Aynı Yıldızın Altında / The Fault in Our Stars
Josh Boone’un yönettiği ve Shailene Woodley, Ansel Elgort, Nat Wolff ile Laura Dern’in oynadığı Aynı Yıldızın Altında (The Fault in Our Stars), 27 Haziran 2014’de The Moments Entertainment tarafından vizyona çıkarılıyor.
Hazel kanser hastasıdır ve hayatının sonuna kadar bir oksijen tüpüyle yaşamak zorundadır. Ailesinin gönlünü almak için kanser hastalarının katıldığı bir oturuma gider ve orada Gus adındaki başka bir hasta çocukla tanışır. Hemen kaynaşan ikili sıra dışı durumlarını unutup normal bir ilişki yaşamak isterler. Her ne olursa olsun birbirlerine duydukları sevgi ve aşk yaşayacakları her günü onlar için çok değerli kılmaktadır.
Eleştirmen görüşü: Aynı Yıldızın Altında’nın belki de en başarılı yanı mizah öğesini, özünde drama eğilimli olan bir hikayeye işleyebilmesinde. Bu mizahın gücü sayesinde belli klişelere düşmekten kaçınmış olsa da, filmin, ve hatta eserin ana hikaye yapısındaki ısıtıp ısıtıp önümüze getirilen klişeleşmiş konusundan bir türlü kaçamaması ise, filmin olumsuz özelliklerinden.
Hayatın anlamını bulmayı, aşkı keşfetmeyi, her şeye rağmen hayattan vazgeçmemeyi öğütleyen bilindik bir hikayeyle yola çıkan, fazlasıyla Amerikan kokan ve popüler kültür mantığına hizmet eden bir romanı filme uyarlamak elbette ki bir tercih; ama aynı şekilde filmi izlemek ya da romanı okumak da bir tercih. Önemli olan, popüler kültürün bir parçası olup olmama tercihinde. Gizem Çalışır / Filmloverss
Göl Zamanı
Cafer Özgül’ün yönettiği ve Emre Canpolat, Begüm Birgören, Cemil Büyükdöğerli ile Didem Balçın’ın oynadığı Göl Zamanı, 27 Haziran 2014’de PinemArt Film dağıtımıyla Focus Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
1930′ların Türkiye’si. Ülke Atatürk Devrimleri’ne geçişin acemiliklerini yaşamaktadır. Tıbbiyeden mezun olan iki arkadaş Ahmet ve Refik Anadolu’yu gezmeye çıkarlar. Yolları Ege’de bir kasabaya düşer ve eski İttihatçılardan Haşim Bey onları konağında misafir eder. Haşim Bey’in kızı Elif, melankolik bir kızdır. O gece Göl kenarında Refik’le karşılaşır ve aralarında bir aşk başlar. Kafası yeni fikirlerle dolu olan Refik’in aşk konusunda da kafası karışıktır.
Eleştirmen görüşü: Televizyon için çeşitli programların yapımcılığı, dizi senaristliği ve yönetmenliğini üstlenmiş olan Cafer Özgül’ün ilk uzun metrajlı sinema filminde bu geçmişin izlerini görmek mümkün. Göl Zamanı filminin özellikle görsel açıdan etkileyici ve güçlü bir film olduğunu belirtmek gerek. Filme adını veren göl kadraja sınırlı biçimde girse de, bir dönem filmi olarak, birkaç set dekoru haricinde, görselliği keyif veren bir seyirlik.
Fakat aynı övgüyü oyuncu yönetimindeki tutarlılık açısından söylemek biraz zor. Oyunculuklarda Haşim Bey’i canlandıran Mehmet Atay gerçekten bir İttihak ve Terraki kartpostalından fırlamış gibi görünürken, genelde çok başarılı bulduğum Didem Balçın Şahika rolünde abartıya kaçan bir duygusuzluk sergiliyor. Duygu Kocabaylıoğlu / Beyazperde
Sevgilinin Ardından / Lilting
Hong Khaou’nun yönettiği ve Ben Wishaw, Morven Christie, Peter Bowles ile Pei-Pei Cheng’in oynadığı Sevgilinin Ardından (Lilting), 27 Haziran 2014’de M3 Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Londra’da yaşayan genç Kai’nin ani ölümü, Çin – Kamboçya asıllı inatçı annesi Junn ve Kai’nin sevgilisi Richard’ı derinden sarsar. Kai’nin yaşayan tek aile üyesine karşı bir sorumluluk duygusuyla hareket eden Richard, bir huzurevinde yaşayan Junn’u sık sık ziyaret etmeye başlar. Richard, onunla iletişim kurmayı reddeden Junn’un taştan duvarlarını bir çevirmen aracılığıyla aşmaya çalışır. Bu şekilde geçmişte birbirlerine karşı oluşan yanlış anlamaları yıkmaya başlarlar.
Eleştirmen görüşü: Sevgilinin Ardından yitip giden Kai’nin ardından onu anlamaya, anmaya ve onun üzerinden birliktelik kurmaya çalışan bir film gibi dursa da, bir süre sonra herkesin yollarının ayrılacağını da hissettiriyor ki bir süre sonra anne Junn yalnızlığını paylaşacağı sevgilisi Alan’dan ayrılıyor. Onlara çevirmenlik yapan kızın da sürüyü terk edeceği aşikar. Anne ve Kai’nin sevgilisinin de ileriye taşıyacakları duygusal bir birikimleri yok. O yüzden film güçlü bir döküm yapamıyor ortaya, bunu yapamadığı gibi karakterler arası duygu dolaşımına da izin vermiyor. İlk film zafiyeti yaşıyor ve seyirciye sunacağı pek fazla bir şey kalmıyor.
Huzurevinin odası ne kadar sıkıcı ve tekdüze ise, oğulun evi o derece orijinal ve keyifli gözüken film, mekanlar arasında dolanarak, neredeyse dışarıya hiç adım atmadan bitiriyor hikayesini. Ama dediğim gibi Junn’un duygusu diğerlerinin duygusuyla buluşmuyor ve filmi istenilen gerilimli noktaya taşıyamıyor. Banu Bozdemir / Beyazperde
Hayatımın En Kötü Gecesi / Walk of Shame
Steven Brill’in yönettiği ve Elizabeth Banks, James Marsden, Gillian Jacobs ile Sarah Wright Olsen’in oynadığı Hayatımın En Kötü Gecesi (Walk of Shame), 27 Haziran 2014’de Pinema Film dağıtımıyla D Productions tarafından vizyona çıkarılıyor.
Haber muhabiri Meghan Miles’ı canlandıran Elizabeth Banks arkadaşlarıyla felekten bir gece çalar. Ancak sabah uyandığında hiçbir şey hatırlamamaktadır. Yaşadığı tek gecelik ilişkiden sonra arabasız, kimliksiz ve parasız hiç bilmediği bir mahallede kalakalır. Hayatının en önemli iş görüşmesine girmeden önce durumunu düzeltmesi için sadece 8 saati vardır.
Pislik / Filth
John S. Baird’in yönettiği ve Imogen Poots, James McAvoy, Jamie Bell ile Jim Broadbent’in oynadığı Pislik (Filth), 27 Haziran 2014’de M3 Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Entrikacı polis memuru Bruce Robertson terfi beklemektedir. Bir cinayeti çözerken meslektaşlarıyla da uğraşmak zorunda kalan Bruce, diğer polislerin sonunu getirecek bir olay tezgâhlar. Hepsinin sırlarını ortaya çıkartan ve onları birbirine düşüren Bruce, kontrolünden çıkan hile ağında kaybolmaya başlar. Çevirdiği oyundan şüphelenen meslektaşları, geçmişi, kayıp eşi ve uyuşturucu alışkanlığı içinde yitip giden Bruce Robertson’a bir oyun oynarlar.
CİNERADAR köşesi sinema-TV eleştirmenimiz Murat Tolga Şen tarafından hazırlanmaktadır. / Filmlere ait künye bilgileri üstad Sadi Çilingir'e ait Sadibey.com sitesinden, izniyle alınmaktadır.