'Tirajların efendisi' tanıklık yaptı: Sözcü’yü ben kurdurdum hepsine kefilim
Sözcü’ye yönelik operasyon kapsamında medya dünyasında 'Tirajların efendisi' olarak tanınan, gazetenin başyazarı Rahmi Turan savcıya tanık olarak ifade verdi.
Sözcü Gazetesi'ne 19 Mayıs'ta operasyon yapıldı, muhabir Gökmen Ulu
ile İnternet sitesi sorumlu müdürü Mediha Olgun tutuklandı.
Sözcü'nün sahibi Burak Akbay hakkında da ifadeye yönelik yakalama
kararı çıkarıldı. Operasyon tarihinden bu yana hukuk mücadelesi
veren Sözcü Gazetesi avukatlarının talebi üzerine tanıklıklarına
başvurulan Rahmi Turan ve Aytun Çıray dün İstanbul Adalet
Sarayı'nda basın suçları bürosuna giderek soruşturma savcısına
ifade verdi.
‘FETÖ İLE NE İLGİSİ VAR'
Basın dünyasında ‘Tirajların efendisi' olarak tanınan gazeteci
Turan kuruluşuna bizzat dahil olduğu Sözcü Gazetesi'ni ‘FETÖ
kurdurdu iddiası' için ‘ahlaksızcadır' ifadesini kullandı. Turan
şunları söyledi:
“Ben tüm süreci A'dan Z'ye biliyorum ama bunu savcıya anlatmam ve
inanması önemli. 2007'de kuruldu gazete. O günden beri içindeyim.
Ben kurdum bile diyebilirim. O dönem Gözcü Gazetesi'ni
yönetiyordum. Aydın Doğan kapama kararı alınca ben hem arkadaşlara
yeni bir iş sahası açılsın diye hem de ülke bir gazete kaybetmesin
diye Burak Akbay'a teklif ettim. ‘Gözcü kapanıyor. Bu iyi bir
fırsattır. 120 -130 bin hazır okuyucusu varken buna devam etmek
lazım.' dedim. Teklif eden benim FETÖ ile ne ilgisi var?”
‘SUÇLAMALAR AHLAK DIŞI'
“Fehmi Koru ve Hüseyin Gülerce gibilerinin bu suçlamaları ahlak
dışıdır. A'dan Z'ye kadroları da ben ayarladım. Burak Bey ile bir
toplantı yaptık ve gazeteyi çıkarmaya karar verdi. O sırada
Gözcü'de de birlikte çalıştığım Metin Yılmaz'la konuşuldu ve genel
yayın yönetmeni olarak göreve başladı. O da bizim ekipteydi.
Hepsine kefilim hepsi benim kardeşim. Sözcü'yü FETÖ kurdurdu demek
ahlaksızlıktır. FETÖ o dönemde çok büyük paralar içinde yüzüyordu.
Sözcü Gazetesi ise imkansızlıklar içinde çıktı. Televizyon reklamı
bile doğru dürüst yapılmadı. Sözcü Gazetesi'nin büyüyüp gelişmesi
Doğan grubunun sahibi Aydın Doğan'ın Türkiye'nin en popüler, en
sevilen yazarlarının işine son vermesi nedeniyle oldu. Emin
Çölaşan, Uğur Dündar, Bekir Coşkun, Yılmaz Özdil ve Saygı Öztürk,
Doğan grubundan ayrılıp Sözcü'ye geçince gazete büyük güç kazandı.
Bu arada sevilen yazar merhum Mehmet Türker zaten ilk günden beri
Sözcü'de yazıyordu. Yine Doğan grubundan ayrılan Murat Muratoğlu da
ekonomi yazılarıyla Sözcü'de yer aldı. Daha sonra Necati Doğru ve
Ege Cansen gibi dev isimler de yazmaya başlayınca Sözcü kadrosu
Türkiye'nin en güçlü ekibi haline geldi. Anayasa Mahkemesi önceki
başkanlarından Yekta Güngör Özden ve Cumhuriyet eski Başsavcısı
Vural Savaş gibi Atatürkçü hukuk adamları da Sözcü'nün yazarları
arasındaydı. Doğal olarak da gazetenin tirajı hızla artarak
Türkiye'nin en yüksek tirajlı iki gazetesinden biri oldu.”
Rahmi Turan, ‘Sözcü'nün sahibi Burak Akbay'a ve Sözcü Gazetesi'ne
FETÖ çamuru atanların aslında kendileri FETÖ'cüdür. Savcılık
soruşturması sonunda gerçeklerin ortaya çıkacağına ve adaletin
yerini bulacağına inanıyorum' dedi.
‘EN UFAK İLİŞKİMİZ YOK'
“Eğer FETÖ ile bu gazetenin en ufak bir ilişkisi olsaydı bu
yazarların hiç biri yazmak şöyle dursun bir saniye bile orada
durmazlardı. Bu gazeteye FETÖ'cü demek dünyanın en komik
olaylarından biri olarak geliyor bana. Sözcü'nün sahibi Burak
Akbay'ı çocukluğundan beri tanırım hangi okullarda okudu nerede
yüksek tahsil yaptı bilirim. Şimdi onu FETÖ ile ilişkilendirmek
isteyenler vicdan yoksunu ahlaksız kişilerdir. Eğer Aydın Doğan
Gözcü Gazetesi'ni kapatmamış olsaydı Sözcü diye bir gazete
olmayacaktı.”
CHP’Lİ ÇIRAY: “DARBECİLER, CUMHURBAŞKANI'NIN YERİNİ 2-3 GÜN
ÖNCEDEN BİLİYORDU”
CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray da köşe yazarlığı yaptığı
Sözcü'de tanık olduklarını savcıya anlattı.
Çıray ifadesinin ardından şunları söyledi:
“Ben vicdani bir görevi yerine getirmeye çalıştım. 2009'dan 2011'e
kadar Sözcü Gazetesi'nde köşe yazdım. En alt görevlisinden en
üstüne kadar hepsini tanıdım. Bırakın FETÖ ya da zamane ismiyle
cemaatle ile ilgili bir isme rastlamak onlara karşı politika güden
bir gazeteydi. Zaten orada yazı yazmam için ön şart rejime
demokrasiye ve Atatürk'e sadık olmaktı. Bunları savcıya da
anlattım. Ben adaletin doğru çalışacağına yönelik izlenimler
edindim.
Sayın savcının hassas bir şekilde bu işi yürüttüğü izlenimini
edindim. Bazı konular gecikmiş dahi olsa sonunda adaletin
gerçekleşeceğine dair hislerim çok güçlü. Ben milletvekili olarak
Meclis'te 15 Temmuz darbe araştırma komisyon üyesiyim ve bu
komisyonda dinlediğimiz tanık ifadelerinde kesinlikle darbecilerin
Cumhurbaşkanının kaldığı yeri darbeden iki üç gün önceden tespit
ettikleri ortaya çıkmıştır. Komisyon raporu da bu yöndedir.
Kesinlikle Gökmen Ulu'nun yaptığı haber bu komisyonda dile gelmemiş
ve raporda yer almamıştır. Darbecilerin Gökmen'in haberinden
Cumhurbaşkanı'nın yerini öğrendiklerini iddia etmek gülünçtür.
Saçma bir iddiadır. Hatta komisyonun daha sonra ek raporunda da
aynı ifadeler yer almıştır.”