TGC'nin raporundan: 159 tutuklu, 123 de "kaçak" gazeteci bulunuyor
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Avrupa Birliği destekli, "İfade ve Basın Özgürlüğü" raporu, yayımlandı.
TGC'nin hazırladığı raporda, ifade ve basın özgürlüğüne
ilişkin çarpıcı tespitlerde bulunuldu. Rapora göre, hapiste tutuklu
olan gazeteci sayısının nisan ayı sonu itibarıyla 159’a tırmandığı
ve yurt dışında "kaçak" durumunda 123 gazetecinin bulunduğu tespit
edildi.
Cumhuriyet gazetesinden Şeyma Paşayiğit'in haberine göre,
Raporun dikkat çeken bölümleri şöyle:
159 tutuklu gazeteci: Hapiste tutuklu olan
gazeteci sayısının nisan ayı sonu itibarıyla 159’a tırmandığı ve
yurt dışında “kaçak” durumunda 123 gazetecinin bulunduğu tespit
edildi. Geride bıraktığımız dört ay boyunca Türkiye, hapisteki
gazeteci sayısıyla dünya lideri olmaya devam etmiş ve bunun
sonucunda da Freedom House’un yayımladığı 2016 raporunda dört sıra
gerileyerek 76 puanla dünyada 163’üncü, Avrupa’da ise 42’nci ve son
sırada yer aldı.
46 soruşturma 20 dava: 2017 yılı ilk dört ayında
gazetecilere yönelik 46 yeni soruşturma ve 20 ilave dava açıldığı,
bu arada gazetecilere yönelik hemen tüm davalardaki tutuksuz
yargılanma taleplerinin reddedildiği de dikkate alındığında, basın
özgürlüğü açısından uluslararası raporlarda ağır eleştirilerle
karşılaşılması kaçınılmaz olduğu vurgulandı. Hapisteki tüm
gazetecilerin bir an önce salıverilmeleri, tutuksuz yargılanmaları
ve beraatları istendi.
En ciddi sorunlar: İfade ve basın özgürlüğünün
kısıtlanması, gazetecilerin siyasi veya sermaye baskısıyla
görevlerini özgürce yapabilme imkânından mahrum bırakılması,
sayfaların, ekranların, haber portalları ile sair platformların
eleştiri hakkını kullanan veya haberleri belli bir siyasi gözlükle
kullanmayı reddeden gazetecilere kapatılması, günümüzün en ciddi
sorunları olarak aktarıldı. Gazetecinin görevini layıkıyla yerine
getirmesinin olanaksız kılındığı, dolayısıyla da halkın haber alma
hakkının ihlal edildiği tespit edildi.
"Sansür tırmanıyor"
Demokrasilerde basının dördüncü kuvvet olarak tanımlandığı
unutulmadan, muhalif gazete, televizyon ve internet medyasına,
eleştiri hakkını kullanan entelektüellere ve köşe yazarlarına
"tahammül" edilmesi gerektiği bildirildi. Sansür ve otosansür
artarken elektronik sansür ile verilere ulaşmak artık mümkün
olmadığından ortalama günde 30 erişim yasağı, DNS engelleme, site
kapatma ve sair şekillerde yaşanan elektronik sansür uygulamaları
raporda net şekilde verilemedi.
RTÜK antidemokratik
Ceza ve sair yöntemlerle medya kurumlarının yayın politikalarını
etkilemeye çalışan RTÜK’ün medya kurum yetkililerini toplayarak
açıkça "sansür beyannamesi" ilan etmesi, RTÜK’ün kuruluş amacıyla
da, demokratik toplumda fikir ve basın hürriyeti kavramlarıyla da
çeliştiği belirlendi. Gazete, dergi, ajans, internet haber
siteleri, matbaalar, yayınevleri, dernekler ve vakıfların
kapatılması uluslararası insan hakları ve uluslararası hukuk
kavramları açısından kabul edilebilir gelişmeler olmadı.
"Sendikasız, örgütsüz"
İş güvencesine sahip olamayan, mesleki dayanışmadan yoksun ve ev
kirası, çocuğunun okul giderleri, diğer ödeme taksitleri sarmalında
her türlü baskıya açık hale gelen gazeteciye sahip çıkmadan, özgür
gazeteciliğe de sahip çıkılamayacağı aktarıldı. Gazeteciler,
kamuoyunu bilgilendirme görevini yerine getirirken, iş güvencesine
ve örgütlerine sahip çıkması, siyasetin ve siyasetçilerin karalama
ve suçlama kampanyalarına muhatap olmaması ve işverenin insafına
terk edilmemesi görüşü öne çıktı.