TGC'den 'Özgürlük için Basın' raporu!
Gazeteciler Cemiyeti Özgürlük için Basın (ÖiB) projesinin Şubat ayı raporu yayınlandı.
Raporda terör saldırıları sonrasında hemen uygulanmaya başlanan
yayın yasakları ve sosyal medyada görülen ulaşım sıkıntılarının her
ne kadar terörün hedeflediği panik ortamının oluşmasını önlemek
maksadıyla yapıldığı anlaşılmakla birlikte bu uygulamalar “hem
ifade hem de basın özgürlüğü açısından kabul edilebilir değildir”
denildi.
ÖiB raporunda ambülansların olay yerine ulaşmadan yayın yasağı
kararı uygulanmasının “iktidarın hürriyetlerle ilgili tutumuna
örnek” olduğu belirtilerek “Ancak, basın etiği açısından basın ve
yayın organlarının şiddet hareketlerini kamuya aktarırken özen
göstermesi medyanın her zaman gözetmesi gereken bir etik ilke
olduğu da gözetilmelidir” denildi.
Özgürlük için Basın projesinin Şubat ayı raporunda Can Dündar ile
Erdem Gül'ün tutuklu yargılanmalarının Anayasa Mahkemesince “hak
ihlali “ olduğuna ilişkin verilen kararın “Ülkede hukukun
üstünlüğünü ve bağımsızlığını gösterir rahatlatıcı bir gelişme
olarak görüldüğü” ancak gerek Cumhurbaşkanı'nın gerekse iktidarın
AYM'nin kararını “kabul etmediği ve saygı duymadığı”
açıklamalarının yeni gerginlik konusu oluşturduğu vurgulandı.
AYM kararına yöneltilen tepkilerin, yüce mahkemenin kişisel
başvurularla ilgili yetkilerinin tırpanlanması görüşünü gündeme
getirdiğine dikkat çekilen raporda, “siyasi iktidar, kendi plan ve
arzuları dışında herhangi bir gelişme olmasına tahammül edemediğini
bir kez daha sergiledi,” denildi.
Raporda, erişim engellenmesi konusunda TİB'in yasaklama kararlarına
değinilerek, Şubat 2016 ayı sonu itibarıyla erişime engelli site
sayının 104,464'e ulaştığı; yine aynı kayıtlarda dördü kadın
muhabir olmak üzere 22 gazetecinin Şubat ayında kısa veya uzun
süreli olarak gözaltına alındığı, 19 medya mensubu için adli işlem
yapıldığı, 650'ye yakın gazetecinin işine kaybettiğine dikkat
çekildi.
“Ehlileştirilmekte ısrar edilen” bazı basın organlarına kayyum
atamasıyla gelir kaynaklarının kurutulması sonucunun doğduğunu ve
çoğu kez bu gazete, televizyon veya ajansların kapatılmasına kadar
giden bir sürecin başladığından bahsedilen raporda, İpek grubunun
medya bölümünün ortadan kaldırılmasının da buna örnek olduğu
vurgulandı. Raporda “Günümüzün sansürden daha etkili kontrol
mekanizması haline gelen kayyum uygulaması ile bu televizyon ajans
ve gazetelerin kapatılmasıyla, bir anda 500 basın emekçisi işsizler
ordusuna eklendi,” denildi.
ÖiB raporunda, bazısı tamamlanan bazısı süren güvenlik
operasyonlarının, Kürt meselesinin çözümünde “sivil inisiyatifin”
yerini tekrar “güvenlik eksenli” bir yaklaşıma dönüşmesine işaret
ettiği kaydedilerek, iktidar partisinin HDP'li bazı
milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ilişkin
taleplerini de ifade özgürlüğü ortamını daraltıcı bir gelişme
olarak dikkat çekildi.