04 Mar 2015 14:53
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 17:06
TGC'den gazetecilerin tutuklanmasına tepki!
TGC Yönetim Kurulu, devlet sırrı kavramı ileri sürülerek yaptıkları haberler nedeniyle gazetecilerin tutuklanmasının halkın bilgi edinme hakkına aykırı olduğunu vurguladı.
TGC Yönetim Kurulu açıklamasında "Devlet sırrı kavramı
tartışmalıdır. TCK'nın 326 ve devam eden maddelerinin gazetecilere
uygulanması halinde gazetecilik mesleğini yapacak kimse
kalmayabilir. Mehmet Baransu'nun geçmişteki çalışmaları Türkiye
Gazetecilik Hak ve Sorumluluk Bildirgesi'ne göre tartışmalı olsa da
resmi makamların her istediği bilginin açıklanmasını yasaklamak
yetkisi, demokratik bir düzende kabul edilemez" denildi.
TGC Yönetim Kurulu'nun gazeteci Mehmet Baransu'nun tutuklanması üzerine yaptığı açıklamada şu görüşler yer aldı:
"Hukuk devletinde bizi yönetenlerin hukukla bağlı olduğu varsayılmaktadır. Basın dördüncü kuvvet olarak görevini yaparken, halk adına bir denetimde bulunmaktadır. Gazeteciye tanınan özgürlük halkın bilgi edinme hakkının güvencesidir.
GAZETECİNİN HALKA KARŞI SORUMLULUĞU ÖNCELİKLİDİR
Gazetecilik meslek ilkelerinin tanımlandığı Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi; 'Gazetecinin halka karşı sorumluluğu, başta işverenine ve kamu otoritelerine karşı olmak üzere, öteki tüm sorumluluklardan önce gelmektedir. Gazeteci tüm bilgi kaynaklarına serbestçe ulaşma ve kamu yaşamını belirleyen, halkı ilgilendiren tüm olayları izleme, araştırma hakkına sahiptir. Gazetecinin karşısına çıkarılacak gizlilik ve sır gibi engeller kamusal işlerde yasaya, özel işlerde açık ve ikna edici gerekçelere dayandırılmalıdır' demektedir.
GAZETECİLİK MESLEĞİNİ YAPACAK KİMSE KALMAYABİLİR
Türk Ceza Kanunu'nun 326 ve devamı maddelerinde düzenlenen suç tiplerinin gazetecilere uygulanması durumunda gazetecilik mesleğini yapacak kimse kalmayabilir. Devletin güvenliği, iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri temin eden kişi veya bunları açıklayan kişi hakkında 8 yıla varan hapis cezaları öngörülmektedir. Böylesi ağır yaptırımların gazetecilik mesleğine uygulanması ise mesleğin özüne aykırılık oluşturacaktır.
DEVLET SIRRI KAVRAMI TARTIŞMALIDIR
Devlet sırrı kavramı ülkemizde hala düzenlenmemiş, tartışmalı ve çok değişik yönleriyle incelenmesi gereken bir kavramdır. Kanunlarımızda bilgi ve belgelerin sır olmasına ya da gizli bilgi olmasına kimin tarafından karar verildiği de tam belli değildir.
DEMOKRATİK DÜZEN VE TOPLUMSAL BARIŞ ZEDELENECEKTİR
Hukuk devleti ilkesi önceliğinde idarelerin/resmi kurumların işlemlerinin halkın gözü önünde cereyan etmesi temel ilkedir. Devlet makamlarınca keyfi olarak, istedikleri bilginin yasaklanabileceğinin kabul edilmesi halinde demokratik düzen ve toplumsal barış zedelenecektir.
Mehmet Baransu'nun geçmişteki çalışmaları Türkiye Gazetecilik Hak ve Sorumluluk Bildirgesi'ne göre tartışmalı olsa da resmi makamların her istediği bilginin açıklanmasını yasaklamak yetkisi, demokratik bir düzende kabul edilemez.
Hukuka aykırı eylemler sır sayılmaz. Kamuoyunun haber alma hak ve hürriyetinin kısıtlanması, ancak Anayasa'nın olanaklı kıldığı hallerde kabul edilebilir. Gazetecinin görevini yaptığı için cezalandırılması basın özgürlüğüne aykırılık teşkil etmektedir."
TGC Yönetim Kurulu'nun gazeteci Mehmet Baransu'nun tutuklanması üzerine yaptığı açıklamada şu görüşler yer aldı:
"Hukuk devletinde bizi yönetenlerin hukukla bağlı olduğu varsayılmaktadır. Basın dördüncü kuvvet olarak görevini yaparken, halk adına bir denetimde bulunmaktadır. Gazeteciye tanınan özgürlük halkın bilgi edinme hakkının güvencesidir.
GAZETECİNİN HALKA KARŞI SORUMLULUĞU ÖNCELİKLİDİR
Gazetecilik meslek ilkelerinin tanımlandığı Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi; 'Gazetecinin halka karşı sorumluluğu, başta işverenine ve kamu otoritelerine karşı olmak üzere, öteki tüm sorumluluklardan önce gelmektedir. Gazeteci tüm bilgi kaynaklarına serbestçe ulaşma ve kamu yaşamını belirleyen, halkı ilgilendiren tüm olayları izleme, araştırma hakkına sahiptir. Gazetecinin karşısına çıkarılacak gizlilik ve sır gibi engeller kamusal işlerde yasaya, özel işlerde açık ve ikna edici gerekçelere dayandırılmalıdır' demektedir.
GAZETECİLİK MESLEĞİNİ YAPACAK KİMSE KALMAYABİLİR
Türk Ceza Kanunu'nun 326 ve devamı maddelerinde düzenlenen suç tiplerinin gazetecilere uygulanması durumunda gazetecilik mesleğini yapacak kimse kalmayabilir. Devletin güvenliği, iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri temin eden kişi veya bunları açıklayan kişi hakkında 8 yıla varan hapis cezaları öngörülmektedir. Böylesi ağır yaptırımların gazetecilik mesleğine uygulanması ise mesleğin özüne aykırılık oluşturacaktır.
DEVLET SIRRI KAVRAMI TARTIŞMALIDIR
Devlet sırrı kavramı ülkemizde hala düzenlenmemiş, tartışmalı ve çok değişik yönleriyle incelenmesi gereken bir kavramdır. Kanunlarımızda bilgi ve belgelerin sır olmasına ya da gizli bilgi olmasına kimin tarafından karar verildiği de tam belli değildir.
DEMOKRATİK DÜZEN VE TOPLUMSAL BARIŞ ZEDELENECEKTİR
Hukuk devleti ilkesi önceliğinde idarelerin/resmi kurumların işlemlerinin halkın gözü önünde cereyan etmesi temel ilkedir. Devlet makamlarınca keyfi olarak, istedikleri bilginin yasaklanabileceğinin kabul edilmesi halinde demokratik düzen ve toplumsal barış zedelenecektir.
Mehmet Baransu'nun geçmişteki çalışmaları Türkiye Gazetecilik Hak ve Sorumluluk Bildirgesi'ne göre tartışmalı olsa da resmi makamların her istediği bilginin açıklanmasını yasaklamak yetkisi, demokratik bir düzende kabul edilemez.
Hukuka aykırı eylemler sır sayılmaz. Kamuoyunun haber alma hak ve hürriyetinin kısıtlanması, ancak Anayasa'nın olanaklı kıldığı hallerde kabul edilebilir. Gazetecinin görevini yaptığı için cezalandırılması basın özgürlüğüne aykırılık teşkil etmektedir."