TGC, yayın yasağını yargıya taşıdı
Basın Konseyi'nden sonra TGC de yayın yasağı kararını mahkemeye taşıdı.
TGC, (Türkiye Gazeteciler Cemiyeti) TBMM Soruşturma Komisyonu’nun 4
bakan ifade vermeden önce 17 Aralık komisyonu için yayın yasağı
kararı aldırmasına karşı dava açtı.
İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği Başkanlığı kanalıyla Ankara 8.
Sulh Ceza Hakimliği’ne açılan dava dilekçesinde Meclis
Soruşturma Komisyonu’nun yetkisini aşarak talep ettiği
kararın yok hükmünde olduğu belirtildi.
Dilekçede şu görüşler yer aldı:
1. KARAR ANAYASA VE KANUNLARA AYKIRDIR
Ekonomi Eski Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan, İçişleri Eski Bakanı
Muammer Güler, Avrupa Birliği Eski Bakanı Egemen Bağış ile Çevre ve
Şehircilik Eski Bakanı Erdoğan hakkında yürütülen soruşturma ile
ilgili olarak, Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliği’nin kararı ile
yayın yasağı kararı alınmıştır. 2014/4205 D. İş sayılı 25.11.2014
tarihli “Yayın Yasağı Kararı”” kararıyla, Eski Bakanlar Mehmet
Zafer Çağlayan, Muammer Güler, Egemen Bağış ve Erdoğan Bayraktar'ın
kişilik haklarının zedelenmesinin önlenmesi, şöhret ve diğer
haklarının korunmasının sağlanması bakımından, soruşturma bitim
tarihi olan 27/12/2014 günü mesai sonu bitimine kadar tüm yazılı,
görsel ve internet ortamında yapılan yayınlar hakkında 5187 Sayılı
Basın Kanunu'nun 3/2. maddesi gereğince Anayasa ve Kanunlara aykırı
olarak yasaklanmasına karar verilmiştir.
2.MECLİS SORUŞTURMA KOMİSYONU YETKİSİNİ
AŞMIŞTIR
Meclis Soruşturma Komisyonu’nun “Görev ve Yetkileri” TBMM Iç
Tüzüğünün 107 ila 113 maddeleri arasında düzenlenmiştir. Söz konusu
maddeler incelediğinde Meclis Araştırma Komisyonu’nun Yayın Yasağı
talep edebilmesi mümkün değildir. İç Tüzük 110/2. Maddesi;
Komisyon’un çalışmalarının gizli olduğunu Komisyon’a kendi üyeleri
dışında milletvekillerinin katılamayacakları konusunu
düzenlemiştir. Komisyonun çalışmalarının gizliliğinin önüne
geçilmesi ile yayın yasağı arasında doğrudan bir bağlantı
bulunmamaktadır. Komisyon yetkisini aşmış, Hakimlik de bu
yetki aşımını dikkate almadan karar vermiştir. Bu koşullarda
Hakimliğin verdiği karar resen verilmiş bir karar
görüntüsündedir. Anayasal hak ihlali yapılmıştır.
3. YAYIN YASAĞI KARARI AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ
İÇTİHATLARI KARŞISINDA GEÇERSİZDİR
Avrupa İnsan Hakları Sistemi ifade özgürlüğünün sınırlanmasını, ve
basın özgürlüğüne müdahaleyi belirli kıstaslara bağlanmıştır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bir hak ihlalinde sözleşme tarafı
olan devlet müdahalesini; şu üç testten geçirmektedir.
1. Kısıtlama kanunla ön görülmüş
müdür?
2. Mühadalenin meşru bir amacı var
mıdır?
3. Demokratik bir toplumda gerekli
midir?
Müdahalenin meşru bir amacı yoktur. Müdahale demokratik bir
toplumda gerekli değildir.
Olayımızda müdahale demokratik bir toplumda gerekli midir kıstası
açıkça ihlal edilmiştir.
Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliği’nin 5187 sayılı Kanunun 3. maddesi/2.
fıkrası kapsamında verdiği karar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin
10. Maddesi içtihatları karşısında geçerli değildir.
4.KAMUOYUNA YANSIYAN SORUŞTURMA DOSYASI ALENİYET
KAZANMIŞTIR
Eski Bakanlar Mehmet Zafer Çağlayan, Muammer Güler, Egemen Bağış ve
Erdoğan Bayraktar hakkında yürütülen suçlamalar kamuoyuna yansımış
ve bu hususa ilişkin dinlenme kayıtları da belirsiz sayıdaki kişiye
ulaşmıştır. Kısaca iddia edilen tüm belge ve tanık olarak dinlenen
kişilerin beyanları tüm Türkiye’de ve hatta dünyada aleniyet
kazanmıştır.
5- SORUŞTURMA KAPSAMINDA İFADE VEREN KİŞİLER’İN
İFADELERİNİN YAYINLANMASI HABERDİR
Verilen ifadelerin kamuoyuna yansıması ve bu yansımanın tüm
etkileri haber niteliğindedir. Gazetecilik mesleği ile uğraşan
herkes istisnasız bu kayıtları mesleğin doğası gereği
haberleştirecektir. Gazetecilere tanınan bu özgürlük şüphesiz ki
toplumun haber alma hakkını garanti altına almak içindir. Tıpkı
yargıcın bağımsızlığı gibidir.
6. TÜRKİYE GAZETECİLERİ HAK VE SORUMLULUK BİLDİRGESİ İHLAL
EDİLMİŞTİR
Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nin özünde
gazetecilerin haber yapmalarının halkın bilgi alma hakkı için
olduğu vurgulanmaktadır. Türkiye Gazeteciler Hak ve
Sorumluluk Bildirgesi’nin 'gazetecinin sorumluluğu' başlığı
şöyledir:
1: Gazeteci tüm bilgi kaynaklarına serbestçe ulaşma ve kamu
yaşamını belirleyen, halkı ilgilendiren tüm olayları izleme,
araştırma hakkına sahiptir. Gazetecinin karşısına çıkarılacak
gizlilik ve sır gibi engeller kamusal işlerde yasaya, özel işlerde
açık ve ikna edici gerekçelere sahip olmalıdır. " Yayın yasağı
kararı ile bildirge ihlal edilmiştir.
7. YOLSUZLUKLARLA İLGİLİ HABER YAPILMASI SİYASİLERİN KAMU
ADINA DENETLENMESİDİR
Basının toplumsal barışı sağlamadaki denetim görevi görmesi ve
dördüncü kuvvet olarak adlandırılması elbette ki boşuna değildir.
Yasağa konu tanık, bilgi sahibi, bilirkişiler ve diğer kişilerin
ifadelerinin yayınlanmasında kamu yararı vardır. Bu haberin
yapılması siyasilerin kamu adına denetlenmesidir. Bu soruşturma ile
ilgili ifadelerin gündeme taşınması haber verme görevinin ve basın
özgürlüğünün gereği olarak görülmek zorundadır.
Bu tarz haberlere karşı derhal hakimin müdahalesinin talep edilmesi
de ne yazık ki basın ve ifade özgürlüğünün üstünlüğü karşında
politikacı ve/veya kamu görevlilerinin kişisel yararlarının
korunması anlamına gelmektedir ki bu da yukarıda belirtilen
evrensel ilkeler ve ülkemiz yasaları açısından da kabul edilir
nitelikte görülmemektedir. Kamuoyuna yansıyan olay ne kadar vahim
olursa olsun halkın haber alma hakkı zedelenmemelidir. Bu nedenle
yayın yasağı kararı kaldırılmalıdır.