TGC Suriye ile ilgili yayın yasağına dava açtı
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Suriye ile ilgili yayın yasağına karşı dava açtı.
TGC yayın organı Bizim Gazete adına Suriye ile ilgili Dışişleri Bakanlığı’nda yapıldığı iddia edilen toplantının yasa dışı dinlenmesi konusunda verilen yayın yasağına karşı dava TGC Hukuk Danışmanı Gökhan Küçük tarafından İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi Başkanlığı kanalıyla açıldı.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu yaptığı açıklamada kararın bu haliyle basın özgürlüğüne müdahale ve “sansür” niteliğinde olduğu için dava açılmasına karar verildiğini belirtti. Açıklamada mahkeme eliyle yapılan sınırlamanın; aynı zamanda demokratiktoplumun gereklerine uygun olarak yapılmış bir sınırlandırma olmadığına da dikkat çekildi.
Gölbaşı Sulh Ceza Mahkemesi’nin 28 Mart 2014 tarihli kararıyla alınan yayın yasağına karşı açılan davanın dilekçesinde şu noktalara dikkat çekildi:
"Basın yayın yapma hak ve özgürlüğüne sahiptir"
“Basın bu içeriği değerlendirmek, eleştirmek, ülkenin savaşa sokulması hakkında kamuoyunu bilgilendirmek ve bu konuda yayın yapma hak ve özgürlüğüne sahiptir. Ülke vatandaşları da bu haberleri bilmek, öğrenmek hakkına sahiptirler. Savcılığın yapacağı soruşturmanın gizliliğine halel getirecek herhangi bir müdahale söz konusu olamaz.
"Orantısalllık ilkesi ihlal edilmiştir"
Savcılık bu dinlemenin kimin tarafından yapıldığı konusunda araştırma yapmakla yükümlüdür. Mahkemenin bu kararıyla amaç ve araç arasındaki orantısallık ilkesi ihlal edilmiştir Gölbaşı Sulh Ceza Mahkemesi’nin kararında yasağın amacı, ‘Milli güvenliğin, kamu düzeni ve kamu güvenliğinin korunması, devlet sırlarının ifşasının önlenmesi”; aracı ise ‘yayın yasağı’ olarak belirlenmiştir. Oysaki ses kayıtlarının alenileşmesinden sonra bu hususta gizlilik kalmamıştır, seçimler öncesi alınan bu karar demokratik bir toplumda gerekli olmaktan çıkmıştır.
"Yasaklama kararı ölçülü olmaktan uzaktır"
Somut olayda kullanılan araç, yani yasaklama kararı ölçülü olmaktan uzaktır. Müdahalede güdülen amaç kısaca milli güvenliğin korunmasıdır. Oysaki somut olayda ses kaydını bütün dünya dinlemiştir. Ses kaydı içeriğinde önemli bilgiler vardır. Somut olayda; ses kaydı bir kez kamu alanına çıkmıştır. Artık yasaklanması söz konusu olamaz.
"Halkın haber alma hakkı sağlanmalıdır"
Kısaca gerçekleri öğrenmek, bilmek herkesin hakkıdır. Bu hak zedelendiğinde gerek yargı hakkında gerek olay hakkında gerçek olmayan, spekülasyona dayanan bilgiler ortalıkta dolaşmaya büyümeye başlayacaktır ki asıl tehlike de bu olacaktır. Bu nedenle asıl olan yasak değil, halkın haber alma hakkının sağlanmasıdır. Karar bu nedenlerle hukuka ve yasaya aykırıdır. Kaldırılması gerekir.”