10 Eyl 2014 16:37
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 16:42
TGC, İlhan Selçuk ve Turhan Selçuk'u andı!
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, meslekte iz bırakan usta isimleri düzenlediği toplantılarla anmayı sürdürüyor.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin Meslekte İz Bırakanlar toplantılarının 11.sinde TGC üyelerinden Cumhuriyet Gazetesi’nin imtiyaz sahiplerinden gazeteci İlhan Selçuk ve karikatürist Turhan Selçuk anıldı. Çemberlitaş’ta bulunan Basın Müzesi’nde düzenlenen toplantıya; TGC Başkanı Turgay Olcayto, TGC Önceki Başkanı Orhan Erinç, TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, TGC Yönetim Kurulu Üyesi Kamil Masaracı, TGC Balotaj Kurulu Üyesi Haşmet Levent Yavuz, Turhan Selçuk’un eşi Ruhan Selçuk, Cumhuriyet yazarlarından Meriç Velidedeoğlu ile Güray Öz’ün de aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı.
YAZILARIYLA UMUT IŞIĞI OLDU
Toplantı, TGC Başkanı Turgay Olcayto’nun açılış konuşmasıyla başladı. Başkan Olcayto, şunları dile getirdi: “İlhan ağabey gerçekten Babıali’de bizim ağabeyimizdi. İlhan Selçuk’u elbette Cumhuriyet’ten çok yakın tanıyorduk; ama İlhan ağabey konusunda bazı eksiklerim olduğunu 12 Mart olayları sırasında anladım. O zamana kadar İlhan ağabey, bizler için iyi bir gazeteciydi, usta bir yazardı. Ama 12 Mart duruşmalarında izlediğim İlhan Selçuk düşüncelerinden asla ödün vermeyen en zor koşullarda bile dimdik duran, cesur bir gazeteci duruşu sergiledi. O zaman kendisine bir kez daha hayran olmuştum. Sonraları bunu kendisine de ifade ettim. İlhan ağabey, o zor dönemlerde örnek bir gazetecilik, yöneticilik yaptı. Yazılarıyla okurlarına ve biz dönemin genç gazetecilerine ışık oldu. İlhan Selçuk’tan gazetecilik ilkelerine bağlı kalmanın önemini, köşe yazarlığının nasıl yapılacağını kısa yazarak çok şeyi anlatmanın nasıl mümkün olduğunu da öğrendik. Kendisini şükranla anıyorum.
ÇİZGİLERİ GENÇ KUŞAKLARIN GÖZDESİ OLACAK
Turhan ağabey de yine benim hayran olduğum çizerlerden biriydi. İki kardeşin de Türkiye basınına yaptığı katkılar unutulmayacak. Turhan Selçuk’un Abdülcanbaz’ı bundan sonraki kuşakların da gözdesi olacak. Türkiye’de demokrasicilik oyunu devam ettiği sürece tabii Abdülcanbazlar çıkacak.”
BASINDAKİ KARDEŞ GAZETECİLER
Toplantının moderatörlüğünü üstlenen TGC Önceki Başkanı, Cumhuriyet Vakfı Başkanı ve Cumhuriyet Gazetesi yazarı Orhan Erinç, şunları dile getirdi: “Sanıyorum ki; övünebileceğim iki özelliğim var. Bunlardan birincisi 1963’te İlhan Selçuk’un Penceresi, ikinci sayfanın sol tarafındaydı. Bir gün ilan azlığı nedeniyle İlhan Ağabeyinin bölümünden boş kalan yerde benim Muazzez İlmiye Çığ ile yaptığım röportajım yayınlandı. Yani İlhan ağabeyinin köşesinde yazısı çıkan ilk ve tek muhabir olmak gibi bir özelliğim söz konusu. Bunun yanı sıra onun aramızdan ayrılmasından sonra vakıf yönetim kurulunun onun boşalttığı yere beni seçmiş olması da tabii meslek hayatımın en onur verici olaylarının başında yer alıyor. Türk basınında kardeş gazeteciler çok fazla yok ama; Selçuk kardeşler kadar etkili ve ünlü olanları da anımsamak biraz zor olur diye düşünüyorum. ” MÜKEMMELLİĞİ ARARDI Toplantıda söz alan gazeteci Miyase İlknur, şöyle konuştu: “İlhan ağabey ve Turhan ağabey, ikisi de dallarında bana göre bir numaralar. İlhan Selçuk’un özellikle kitap yazarken araştırdığımda geçmişten bu yana bir şeye çok önem verdiğini gördüm. Yazının bir mimarisi olduğuna inanırdı. Yazının mimarisinde hep mükemmelliği arardı. ‘Bunu başaracağım, başarma yolunda çalışıyorum ama çok emek vermem gerekiyor. Bunu da biliyorum’ diye sürekli ailesine, dostlarına yazdığı mektuplarında dile getiriyor. O dönemde yazdığı makaleleri masanın bir kenarına koyduğunuzda; sonraki makaleleri diğer tarafa koyduğunuzda İlhan Selçuk’un yazının mimarisinde olgunlaştığını da görmüş oluyorsunuz. Yazısının mimarisi olduğu gibi konuşmasının da bir mimarisi vardı. Yazdığı gibi yalın yaşayan biriydi. Tevazü sahibiydi. Bir kere bile sesini kimseye yükselttiğini hatırlamam.”
ÇİZGİLERİNİN BENZERİ YOK
Karikatürist Kamil Masaracı, şöyle konuştu: “Bence İlhan ağabey gizli bir çizerdi. Turhan ağabey de gizli bir yazardı. İkisi de soğukkanlıydı hem yaratırken hem de yaşarken. Turhan ağabeyin çizerken hiç telaşlandığını görmedim. Çizgilerini heyecanla beklerdik. ‘Nasıl toplumu bu kadar ayrıntılı çizebiliyor? Nasıl kuşbakışı bakabiliyor?’ diye merak ederdik. Yıllardır karikatür çiziyorum. Çizgilerinin benzeri yok. Turhan ağabeyin gerçekten dahi olduğunu söyleyebilirim. Dünya karikatüründe benzeri yok. Çizgideki o yoğunlaşma, o özetleme becerisiyle yol gösterirdi. Ben ikisiyle de milyarca yılda oluşmuş bu evrenin ortasında aynı zamana denk geldiğim için kendimi şanslı hissediyorum.”
YOL GÖSTEREN AYDINLARDI
Gazeteci Şükran Soner, İlhan Selçuk ve Turhan Selçuk’un insan haklarına saygılı, aydın kişiliklerine değindi. Öngörülerinin, demokrasiyi savunuşlarının, dik duruşlarının örnek olduğunu dile getirdi. “Batı toplumlarda bu kadar yol gösteren aydınlar çıkmadı” diyen Soner, şunları dile getirdi: “Cumhuriyet’teki yazılarının, çizgilerin ötesinde o dönem çağın aydınlanma ve sola açılma hareketinde, çok genç yaşlarda bu kavganın içinde yer almaya, devrimci olmaya karar vermiş iki kardeştiler. Gazetecilik kimliklerinin ötesinde aydın sorumluluğunu ve duyarlılığını yaşamın her alanına karşı duyduklarını görüyoruz. İlhan Selçuk ve Turhan Selçuk öyle çok kimlikliydiler ki; yaşamın her alanını birleştirirlerdi. Her yerde vardılar. Yaşamın her alanında her kesimine ulaşmak çok farklı bir yetidir.”
ESERLERİYLE YAŞAYACAKLAR
Turhan Selçuk’un eşi Ruhan Selçuk ise şöyle konuştu: “Bir ömürlük, çizgili ve yazılı bir yaşam mücadelesi. Turhan ve İlhan Selçuk kardeşler… Toplumsal hayatı, insanları aydınlatma adına bize anlatmaya çalıştılar. Şimdi aramızda değiller; ama eserleriyle her zaman yanı başımızda olacaklar.”
YAZILARIYLA UMUT IŞIĞI OLDU
Toplantı, TGC Başkanı Turgay Olcayto’nun açılış konuşmasıyla başladı. Başkan Olcayto, şunları dile getirdi: “İlhan ağabey gerçekten Babıali’de bizim ağabeyimizdi. İlhan Selçuk’u elbette Cumhuriyet’ten çok yakın tanıyorduk; ama İlhan ağabey konusunda bazı eksiklerim olduğunu 12 Mart olayları sırasında anladım. O zamana kadar İlhan ağabey, bizler için iyi bir gazeteciydi, usta bir yazardı. Ama 12 Mart duruşmalarında izlediğim İlhan Selçuk düşüncelerinden asla ödün vermeyen en zor koşullarda bile dimdik duran, cesur bir gazeteci duruşu sergiledi. O zaman kendisine bir kez daha hayran olmuştum. Sonraları bunu kendisine de ifade ettim. İlhan ağabey, o zor dönemlerde örnek bir gazetecilik, yöneticilik yaptı. Yazılarıyla okurlarına ve biz dönemin genç gazetecilerine ışık oldu. İlhan Selçuk’tan gazetecilik ilkelerine bağlı kalmanın önemini, köşe yazarlığının nasıl yapılacağını kısa yazarak çok şeyi anlatmanın nasıl mümkün olduğunu da öğrendik. Kendisini şükranla anıyorum.
ÇİZGİLERİ GENÇ KUŞAKLARIN GÖZDESİ OLACAK
Turhan ağabey de yine benim hayran olduğum çizerlerden biriydi. İki kardeşin de Türkiye basınına yaptığı katkılar unutulmayacak. Turhan Selçuk’un Abdülcanbaz’ı bundan sonraki kuşakların da gözdesi olacak. Türkiye’de demokrasicilik oyunu devam ettiği sürece tabii Abdülcanbazlar çıkacak.”
BASINDAKİ KARDEŞ GAZETECİLER
Toplantının moderatörlüğünü üstlenen TGC Önceki Başkanı, Cumhuriyet Vakfı Başkanı ve Cumhuriyet Gazetesi yazarı Orhan Erinç, şunları dile getirdi: “Sanıyorum ki; övünebileceğim iki özelliğim var. Bunlardan birincisi 1963’te İlhan Selçuk’un Penceresi, ikinci sayfanın sol tarafındaydı. Bir gün ilan azlığı nedeniyle İlhan Ağabeyinin bölümünden boş kalan yerde benim Muazzez İlmiye Çığ ile yaptığım röportajım yayınlandı. Yani İlhan ağabeyinin köşesinde yazısı çıkan ilk ve tek muhabir olmak gibi bir özelliğim söz konusu. Bunun yanı sıra onun aramızdan ayrılmasından sonra vakıf yönetim kurulunun onun boşalttığı yere beni seçmiş olması da tabii meslek hayatımın en onur verici olaylarının başında yer alıyor. Türk basınında kardeş gazeteciler çok fazla yok ama; Selçuk kardeşler kadar etkili ve ünlü olanları da anımsamak biraz zor olur diye düşünüyorum. ” MÜKEMMELLİĞİ ARARDI Toplantıda söz alan gazeteci Miyase İlknur, şöyle konuştu: “İlhan ağabey ve Turhan ağabey, ikisi de dallarında bana göre bir numaralar. İlhan Selçuk’un özellikle kitap yazarken araştırdığımda geçmişten bu yana bir şeye çok önem verdiğini gördüm. Yazının bir mimarisi olduğuna inanırdı. Yazının mimarisinde hep mükemmelliği arardı. ‘Bunu başaracağım, başarma yolunda çalışıyorum ama çok emek vermem gerekiyor. Bunu da biliyorum’ diye sürekli ailesine, dostlarına yazdığı mektuplarında dile getiriyor. O dönemde yazdığı makaleleri masanın bir kenarına koyduğunuzda; sonraki makaleleri diğer tarafa koyduğunuzda İlhan Selçuk’un yazının mimarisinde olgunlaştığını da görmüş oluyorsunuz. Yazısının mimarisi olduğu gibi konuşmasının da bir mimarisi vardı. Yazdığı gibi yalın yaşayan biriydi. Tevazü sahibiydi. Bir kere bile sesini kimseye yükselttiğini hatırlamam.”
ÇİZGİLERİNİN BENZERİ YOK
Karikatürist Kamil Masaracı, şöyle konuştu: “Bence İlhan ağabey gizli bir çizerdi. Turhan ağabey de gizli bir yazardı. İkisi de soğukkanlıydı hem yaratırken hem de yaşarken. Turhan ağabeyin çizerken hiç telaşlandığını görmedim. Çizgilerini heyecanla beklerdik. ‘Nasıl toplumu bu kadar ayrıntılı çizebiliyor? Nasıl kuşbakışı bakabiliyor?’ diye merak ederdik. Yıllardır karikatür çiziyorum. Çizgilerinin benzeri yok. Turhan ağabeyin gerçekten dahi olduğunu söyleyebilirim. Dünya karikatüründe benzeri yok. Çizgideki o yoğunlaşma, o özetleme becerisiyle yol gösterirdi. Ben ikisiyle de milyarca yılda oluşmuş bu evrenin ortasında aynı zamana denk geldiğim için kendimi şanslı hissediyorum.”
YOL GÖSTEREN AYDINLARDI
Gazeteci Şükran Soner, İlhan Selçuk ve Turhan Selçuk’un insan haklarına saygılı, aydın kişiliklerine değindi. Öngörülerinin, demokrasiyi savunuşlarının, dik duruşlarının örnek olduğunu dile getirdi. “Batı toplumlarda bu kadar yol gösteren aydınlar çıkmadı” diyen Soner, şunları dile getirdi: “Cumhuriyet’teki yazılarının, çizgilerin ötesinde o dönem çağın aydınlanma ve sola açılma hareketinde, çok genç yaşlarda bu kavganın içinde yer almaya, devrimci olmaya karar vermiş iki kardeştiler. Gazetecilik kimliklerinin ötesinde aydın sorumluluğunu ve duyarlılığını yaşamın her alanına karşı duyduklarını görüyoruz. İlhan Selçuk ve Turhan Selçuk öyle çok kimlikliydiler ki; yaşamın her alanını birleştirirlerdi. Her yerde vardılar. Yaşamın her alanında her kesimine ulaşmak çok farklı bir yetidir.”
ESERLERİYLE YAŞAYACAKLAR
Turhan Selçuk’un eşi Ruhan Selçuk ise şöyle konuştu: “Bir ömürlük, çizgili ve yazılı bir yaşam mücadelesi. Turhan ve İlhan Selçuk kardeşler… Toplumsal hayatı, insanları aydınlatma adına bize anlatmaya çalıştılar. Şimdi aramızda değiller; ama eserleriyle her zaman yanı başımızda olacaklar.”