12 Haz 2012 15:20 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:46

TGC BAŞKANI ORHAN ERİNÇ; DEMOKRASİ İLERİ, MAHKEMELER OLAĞANÜSTÜ!

TGC kuruluşunun 66.yılını kutladı.Yıldönümünde TGC başkanı Orhan Erinç basının içinde bulunduğu sorunları değerlendirdi.

10 Haziran 1946 yılında kurulan ve 3 bin 500 üyesiyle en yaygın gazetecilik örgütü olarak kabul edilen Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin(TGC) 66. TGC’nin günlük gazetesi olan Bizim Gazete’nin 18. ve Basın Müzesi’nin 24. kuruluş yılları Basın Müzesi’nde çok sayıda davetlinin katıldığı bir törenle kutlandı.

Törene TGC Başkanı Orhan Erinç, Genel Sekreter Sibel Güneş, Genel Sayman Gülseren Ergezer Güver, Genel Sekreter Yardımcısı Zafer Atay, Yönetim Kurulu Üyeleri Orhan Ayhan ve Recep Yaşar ile üyeler katıldı.

Törende 100’ü aşkın gazetecinin tutuklu olduğu bir ülkede Cemiyetin kuruluş yıldönümünü buruk bir şekilde kutladıklarını belirten TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, TGC’nin basın özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması ve gazetecilerin haklarının savunması için mücadele ettiğini söyledi.

“1946 yılında kurulan TGC en yaygın gazetecilik örgütlerinin başında geliyor. Cemiyetin kuruluşunu sağlayan gelişmeler 10 Ocak 1945 tarihinde atıldı. O gün Yedi Gün Dergisi’nin ve basımevinin sahibi Sedat Simavi Türk Basın Birliği’nin İstanbul Bölge Temsilciliği’ne seçildi. O döneme kadar iktidardaki siyasal otoritenin etkisi altında kalan Türk Basın Birliği’nin etkisi altındaki basın kadroları özgürlükçü bir çabaya yöneldiler. Batı ülkelerinde uygulanan demokratik basın standartlarına uygun, bağımsız bir meslek birliği oluşturdular. Bu amaçla yürütülen çalışmalar 6 ay sürdü. Dönemin gazeteleri, kurucu başkanlığa Sedat Simavi’yi getirdi. Kurucularımızı sevgi ve saygıyla anıyoruz.”

TGC Başkanı Orhan Erinç ise Türkiye’de basın özgürlüğü konusunda yaşanan sorunlara dikkat çekti. Başkan Orhan Erinç, “Türkiye’de ileri demokrasiden söz ediyoruz. Fakat olağanüstü yetkili mahkemeler dönemindeyiz. Bu açıdan baktığımız zaman olağanüstü mahkemelerin demokratik bir ülkeye yakışıp yakışmadığını sanıyorum ki tartışmak durumunda bile değiliz. Türkiye bir demokrasi ülkesiyse yargısı da doğal bir yargı olmalıdır” dedi.Başkan Erinç, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz hem Türk Ceza Yasası’ndaki hem de Terörle Mücadele Yasası’ndaki çeşitli maddelere karşı çıkmış, bugünleri 2005 yılından bu yana anlatmıştık. Bugün bilindiği gibi 102 meslektaşımız gazetecilik faaliyetleri nedeniyle tutuklu olarak yargılanıyorlar. Yargılanma süreleri Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ya da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi(AİHM) içtihatlarına aykırı olarak ceza infazına dönüşmüş durumda. AİHM’in en çok başvuru alan ülkesinin Türkiye olması da dünyadaki Türkiye imajına zarar vermekte, bunu anlatmaya çabalıyoruz. Gazetecilerin bir başka sorunu Basın İş Yasası dediğimiz 5953 Sayılı Yasa’nın uygulamadan büyük ölçüde kaldırılmış olması ve kaldırılmaya çalışılması. 1952 yılı 13 Haziran’da yani 60 yıl önce yürürlüğe girmiş olan yasada 32 madde var. Ve bu maddeler ne yazık ki uygulanamaz hale getirildi. Ama son dönemde bir maddenin uygulanmasına özen gösterildiğini görüyoruz. Bu da yasanın 11. maddesinde geçen gazetelerin yayın politikalarını işverenlerin belirleyeceği hükmü. Geri kalan 31 madde uygulanamazken bu madde son dönemde uygulanır hale geldi. Son örneği de değerli meslektaşımız Ayşenur Arslan’la yaşamış olduk. Çok sayıda meslektaşımızın işvereninin beğenmediği yayınları, yazıları, haberleri nedeniyle işlerine son verildiği ya da köşeleri, programları kaldırıldı. Bu, ifade özgürlüğü açısından gazetecileri etkileyenlerin sadece hukuki ceza maddeleri sınırlamaları olduğunu değil uygulamalardan kaynaklandığını gösteren bir durum.”