29 Nis 2008 12:31
Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:04
"TETİKÇİLİĞİN DİK ALASINI EN KİRLİ,EN REZİL BİÇİMİYLE YAPIYORDU"!..REHA MUHTAR'DAN UYGAR EREMEKTAR'A SERT YANIT!..
Türkiye´nin en ünlü televizyon kanallarından birinin haber merkezi sorumlusu Uygar isimli arkadaş,bugüne kadar yaptıklarının hiç farkında değilmişcesine kendince "etik habercilik eleştirisi" yapıyor mangalda kül bırakmıyordu...Acı acı gülümsedim...
Medyada fırtınalı günler...
Bu meslekte beraber çalıştığınız hiçbir patronun "tetikçisi" olmadan 28 yıl boyunca çalışmak kolay ve mümkün değildir...
Gazetecilik mesleğinde bunu yapanlar, yapabilenler çok azdır...
Şöhretli olanlarını nispeten tanırsınız...
Ama bir de şöhretsiz olanları vardır...
Onları tanımazsınız ama onlar da tetikçi olarak vardır ve hazırdır...
***
Geçenlerde Türkiye´nin en ünlü televizyon kanallarından birinin haber merkezi sorumlusu Uygar isimli bir arkadaş, bugüne kadar yaptıklarının hiç farkında değilmişcesine kendince "etik habercilik eleştirisi" yapıyor mangalda kül bırakmıyordu...
Acı acı gülümsedim...
Daha birkaç yıl önce, şimdi beraber çalıştığı patronunu, yerin dibine batıran, söylemekten utanacağım sıfatları ona yakıştıran bir televizyon kanalının haber sorumlularından biriydi o kişi...
Ve o haberleri şu anda yanında çalıştığı o patronun montaj makinelerinde bozulmuş görüntülerini montajlayarak, en rezil kelimeler eşliğinde yazıyor, görüntülettiriyor ve yayınlıyordu...
Anlayacağınız, tektikçiliğin dik alasını en kirli, en rezil biçimiyle yapıyordu...
Gün geldi, o patron battı, o yayınlar arşivlerde kaldı ve o arkadaşlar, hakkında en rezil yayınları yaptıkları patronun yanında çalışmaya başladılar...
Hiçbir şey olmamışcasına...
***
Kendilerine o kadar güveniyorlardı ki hâlâ başka insanlara bu kadar rezillikten sonra, "habercilik etiği dersi" veriyorlardı...
28 yıllık gazetcilik hayatımda, hiç patron tetikçiliğine soyunup, oralardan nemalanmayı, yükselmeyi, para kazanmayı düşünmedim ben...
Çünkü bana göre ve dürüst gazetecilik gereği, patrona kazandırmakta bir sakınca yoktu, patrona tetikçilik yapmak gazeteciliğe uymazdı...
Bunları Sabah ve ATV´nin satışı için şimdi söyleyeceklerimi rahat yazabileyim diye anlattım...
***
Ben bir gazeteciyim...
Bu mesleğe yeni patronların girmesi, içten içe beni mutlu eder...
Meslekte alternatif artar...
Hangi görüşten olursa olsun, gazeteciler, emekçiler yeni iş kapısı bulurlar...
Bir iki patrona bağlı düzenler, her zaman çalışanın çıkarına aykırıdırlar...
Medyaya giren her yeni sermaye, her yeni patron, çalışan emekçinin, gazetecinin ve düşünsel platformda Türkiye´nin ve demokrasinin yararınadır...
Çok seslilik, çok renklilik ve farklılık demokrasiyi geliştirir...
***
Bunların hepsi gerçek ve Ahmet Çalık´ın ya da bir başka Çalık´ın veyahut herhangi bir başka yatırımcının bir gazetenin ve televizyonun sahibi olmasından, mutluluk duyarım...
Ben olmayacağıma göre, niye Ahmet Çalık ya da bir başkası olmasın?..
***
Sabah ve ATV´de çalışanlar ve tepe yöneticiler arasında benim arkadaşlarım, çok sevdiğim dostlarım var...
Patronlar arası haberlere girmem, yine girmeyeceğim...
Ahmet Çalık´ın başka işlerinden Sabah ve ATV´ye KDV kesmeyeceğim...
Benim analizim medyadaki patronlar arası rekabetle ilgili değil, Türkiye´deki bir dönüşümün analizidir...
Türkiye maalesef "saf kan liberal arkadaşların" dediği gibi, liberal bir sistem içinde demokratikleşmiyor...
Türkiye´de medya sermayesi kimlik ve kişilik değiştiriyor...
***
Ülkesini ağır
Bu meslekte beraber çalıştığınız hiçbir patronun "tetikçisi" olmadan 28 yıl boyunca çalışmak kolay ve mümkün değildir...
Gazetecilik mesleğinde bunu yapanlar, yapabilenler çok azdır...
Şöhretli olanlarını nispeten tanırsınız...
Ama bir de şöhretsiz olanları vardır...
Onları tanımazsınız ama onlar da tetikçi olarak vardır ve hazırdır...
***
Geçenlerde Türkiye´nin en ünlü televizyon kanallarından birinin haber merkezi sorumlusu Uygar isimli bir arkadaş, bugüne kadar yaptıklarının hiç farkında değilmişcesine kendince "etik habercilik eleştirisi" yapıyor mangalda kül bırakmıyordu...
Acı acı gülümsedim...
Daha birkaç yıl önce, şimdi beraber çalıştığı patronunu, yerin dibine batıran, söylemekten utanacağım sıfatları ona yakıştıran bir televizyon kanalının haber sorumlularından biriydi o kişi...
Ve o haberleri şu anda yanında çalıştığı o patronun montaj makinelerinde bozulmuş görüntülerini montajlayarak, en rezil kelimeler eşliğinde yazıyor, görüntülettiriyor ve yayınlıyordu...
Anlayacağınız, tektikçiliğin dik alasını en kirli, en rezil biçimiyle yapıyordu...
Gün geldi, o patron battı, o yayınlar arşivlerde kaldı ve o arkadaşlar, hakkında en rezil yayınları yaptıkları patronun yanında çalışmaya başladılar...
Hiçbir şey olmamışcasına...
***
Kendilerine o kadar güveniyorlardı ki hâlâ başka insanlara bu kadar rezillikten sonra, "habercilik etiği dersi" veriyorlardı...
28 yıllık gazetcilik hayatımda, hiç patron tetikçiliğine soyunup, oralardan nemalanmayı, yükselmeyi, para kazanmayı düşünmedim ben...
Çünkü bana göre ve dürüst gazetecilik gereği, patrona kazandırmakta bir sakınca yoktu, patrona tetikçilik yapmak gazeteciliğe uymazdı...
Bunları Sabah ve ATV´nin satışı için şimdi söyleyeceklerimi rahat yazabileyim diye anlattım...
***
Ben bir gazeteciyim...
Bu mesleğe yeni patronların girmesi, içten içe beni mutlu eder...
Meslekte alternatif artar...
Hangi görüşten olursa olsun, gazeteciler, emekçiler yeni iş kapısı bulurlar...
Bir iki patrona bağlı düzenler, her zaman çalışanın çıkarına aykırıdırlar...
Medyaya giren her yeni sermaye, her yeni patron, çalışan emekçinin, gazetecinin ve düşünsel platformda Türkiye´nin ve demokrasinin yararınadır...
Çok seslilik, çok renklilik ve farklılık demokrasiyi geliştirir...
***
Bunların hepsi gerçek ve Ahmet Çalık´ın ya da bir başka Çalık´ın veyahut herhangi bir başka yatırımcının bir gazetenin ve televizyonun sahibi olmasından, mutluluk duyarım...
Ben olmayacağıma göre, niye Ahmet Çalık ya da bir başkası olmasın?..
***
Sabah ve ATV´de çalışanlar ve tepe yöneticiler arasında benim arkadaşlarım, çok sevdiğim dostlarım var...
Patronlar arası haberlere girmem, yine girmeyeceğim...
Ahmet Çalık´ın başka işlerinden Sabah ve ATV´ye KDV kesmeyeceğim...
Benim analizim medyadaki patronlar arası rekabetle ilgili değil, Türkiye´deki bir dönüşümün analizidir...
Türkiye maalesef "saf kan liberal arkadaşların" dediği gibi, liberal bir sistem içinde demokratikleşmiyor...
Türkiye´de medya sermayesi kimlik ve kişilik değiştiriyor...
***
Ülkesini ağır