"TELEVİZYONCULUK BİR YALANCILIK VE SAHTEKARLIK SANATI DEĞİL"!..REHA MUHTAR,HANGİ PROGRAMA YÜKLENDİ!..

BUZDA DANS´IN MÜSLÜMANLARI...

Yetmedi bir yarışma boyu karı koca ve dansçı sevgili arasındaki 3´lü "irtibat", final katoliklikten müslümanlığa geçiş gibi "ulvi" bir amaçla adına yakışır biçimde sonuçlandı...

Televizyonculuk bir köpürtme sanatı...
Bunu biliyorum, hem de çok iyi biliyorum...
Ama televizyonculuk bir yalancılık ve sahtekârlık sanatı değil...
Olmayanı olmuş göstermek, yalan söyletmek, sanal bel altı cinsellikler yaratmak, ailenin üzerinden geçmek hiç değil...

Buzda Dans´ın bu derece mükemmel koreografisinin yapıldığı bir organizasyondan geriye kalanlara bir bakın:
Birinci olan Zeynep Tokuş´a "Evli olmasa beraber olabilirdik" diyen bir dans hocası...
Onun aslında homoseksüel olduğunu ima eden Zeynep Tokuş´un kocası...
Gece program çıkışı kadına fazla "mukayyet" olan dans hocasının yakın plan markajına sinirlenen bir doktor koca...
Dans hocalarıyla dudaktan öpüşen yarışmacı portreleri...
Asena´nın dudaktan öpüşmesine yorum getirip, "Dudaklar yanlışlıkla birbirine denk gelmiştir" diyen, sevgili yorumları...
Ve nihayet finalde, "Katolik Hrıstiyanlık´tan, Müslümanlık´a geçeceğini" söyleyerek milletin oylarını isteyen Jan Luggenholcher´in tarihe geçecek açıklamaları...

Neyse ki Zeynep Tokuş hanımefendi, Atatürk´ün dansı ne kadar sevdiğini ve önem verdiğini anlatıyor da, yarışma etik bir finalle noktalanıyor!..
Televizyonda köpürtme elbette bir sanattır...
Ama gerçeğe bağlı kalınarak yapılır...
Perde arkasında senaryolar düzülerek yapılmaz...
Yarışmacılarla, dans hocaları arasında dudak numaralarıyla rating alınmaz...

Güzelim koreografiden ve danstan akıllarda kala kala bu kalmaz...
Yarışmanın adı...
Buzda Dans olarak değil, Buzda Dans´ın Müslümanları!!! olarak hatırlanmalı...