TELEVİZYONCU UĞUR DÜNDAR GREENPARK OTEL DERGİSİ'NE ÇOK TARTIŞILACAK BİR RÖPORTAJ VERDİ!.. İŞTE O SÖZLER!..
Ünlü televizyoncu Uğur Dündar Greenpark Hotel dergisine röportaj verdi: 2001 yılındaki ekonomik krizde Türk medyasının patronları ülke çıkarlarını düşündü. Kendi çıkarlarını gözetselerdi Türkiye bu krizi çok daha ağır faturayla atlatırdı.
"ÇOCUKLARLA HABER İZLEYEMİYORUM"
*Ugur Dündar'ın çalışırken asla hiç bir şartta vazgeçemeyeceği prensipleri neler?
- Uğur Dündar tetikçilik yapmaz, çıkar ilişkilerine girmez, siyasi gözlükle olaylara bakmaz, kin ve nefret duygularının esiri olup birilerine saldırmaz. Uğur Dündar ve ekibinin hazırladığı haberlerde tarafsızlık esastır. Kişilik haklarına ve yasalara saygı temel prensiptir. Ayrıca cevap hakkına saygı duyulur, gözden kaçan bir hata varsa, özür dilemekten gocunulmaz, evrensel gazetecilik ilkeleri benimsenir.Uğur Dündar"ın hizmetinde olduğu tek güç, halkın gerçekleri öğrenme hakkıdır. Bu nedenle Dündar ve ekibin haberlerinde çifte standarda rastlanmaz.
* Sizce şu anda Türkiye medyasının durumu nedir?
-Medya sermaye açısından riskli sektörlerin arasında yer alır. Medyada sadece kar düşünülmez, hatta kazançtan önce sosyal misyon gözetilir. Örnek vermek gerekirse 2001 yılındaki büyük ekonomik krizde eğer Türk medyasına hükmeden büyük patronlar ülke çıkarlarından çok kendi çıkarlarını gözetmiş olsalardı, Türkiye bu krizi çok daha ağır bir faturayla atlatırdı. Kanımca Türk medyası üstüne düşen sorumluluğun bilincinde ve gelişmiş ülkelerdeki medyalardan geri kalır hiçbir yanı yok.
* Dinlenmeye zaman ayırabiliyor musunuz yeterince?
Dinlenmeye tabii ki zaman ayırıyorum. Bizim mesleğimizdeki başarının temelinde üretim enerjisi yatar. Enerjinizi sürekli kılmak için dinlenmeye de zaman ayırmanız gerekir. Unutulmaması gereken gerçek bir gazetenin ömrünün 24 saatle sınırlı olduğudur. Yani habercilikte başarının üstüne yatmak, onun keyfini uzun uzun çıkarmak mümkün değildir. Dünya döndükçe olaylar da gelişir. Bu nedenle habercinin "off" günü olamaz..
* Profesyonel hayatınız da "keske" leriniz oldu mu?
- Haberlerim konusunda vicdanen öylesine rahatım ki, bir duvara yatak resmi yapıp karşısına geçerek mışıl mışıl uyuyabilirim.
* Otel odaları sizin için neyi çağrıştırıyor?
-İlginç bir soru... Bir otel odasına girdiğimde çoğu kez o odanın dili olsa da konuşsa diye düşünürüm. Kim bilir kimler kalmıştır? Özellikle tatil yörelerindeki otellerde hep bu duygu kaplar içimi. Yeni evlenmiş çiftler, sevgililer, aileler, cıvıl cıvıl çocuklar...Kış ayları boyunca iple çekilen bol güneşli günlere kavuşmanın sevinciyle yaşanan heyecanlar, mutluluklar...Su gibi akıp geçen sayılı günler, hüzünlü dönüşler...Ailemle çoluk çocuk gittiğim yöreler, oralarda çekilen fotoğraflar, karelerde ölümsüzleşen anılar....Ah dili olsa da konuşabilse otel odaları...
* Aile babası olmak Ugur Dündar'ı ne kadar değiştirdi?
Aile babası olmak çok şeyi, hatta hayat felsefemi temelinden değiştirdi. Daha müşfik bir insan oldum. Eskiden beni etkilemeyen bazı konular şimdi derinden sarsıyor. Çocuklardan önce televizyonların ana haber bültenlerini büyük bir dikkatle ve baştan sona seyrederdim. Şimdi ise çocukların o sırada yanımda olmamalarına özen gösteriyorum. Eğer yanımda iseler onların ruhsal yapılarını olumsuz yönde etkileyebilecek haberler ekrana geldiğinde hemen zapping yapıyorum. Büyük yazar Dostoyevski "Çocuklar hayatımızın en büyük saadetidir..." demiş. Bana göre çok haklı, ama eksik bırakmış: "Çocuklar aynı zamanda hayatımızın en büyük kaygılarıdır!" da demeliydi...
http://ww