01 Eki 2010 09:16
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:40
TELEVİZYON PROGRAMLARINDA YAPILAN ŞAKALARA GERÇEKTEN GÜLÜYOR MUSUNUZ?
Mesela geçenlerde Reha Muhtar, Ahmet Çakar ve Erman Toroğlu'nun birlikte sunduğu "Son Kale" programına Yavuz Seçkin, Fatih Terim taklidi yaparak katıldığında...
Bu şakaları gerçekten seviyor musunuz?
Merak ediyorum...
Radyo ve tv programlarında telefonla yapılan şakalara gerçekten gülüyor musunuz?
Muhatabını yanıltan, kandıran, zor duruma düşüren, durup dururken sinirlendiren, hatta "sindiren" şakalardan söz ediyorum.
Gülüyor musunuz bunlara?
Daha doğrusu...
Gülerken bir yandan da "bu şaka bana yapılsa, komik bulur muydum" diye içinizden soruyor musunuz?
***
Mesela geçenlerde Reha Muhtar, Ahmet Çakar ve Erman Toroğlu’nun birlikte sunduğu "Son Kale" programına Yavuz Seçkin, Fatih Terim taklidi yaparak katıldığında...
Terim’le konuştuğunu sanan Çakar ve Toroğlu şaşkın bir halde cevap yetiştirme telaşına düştüklerinde...
Programı izleyenlerin doya doya güldüğünü düşünüyor musunuz?
Çevremdekilere sordum. Hepsi izlerken gerildiklerini söyledi.
Haklılar! Çünkü bu şakalar aslında güldürmeye değil, muhataplarını alay edilecek duruma düşürüp "ezmeye" odaklıdır. Mekanizması budur.
O akşam da ekran karşısına geçip olup bitenleri izleyenler arasında gülen varsa, belki biraz da "Hadi bakalım beyler, hep atıp tutuyorsunuz, şimdi de Terim’in yüzüne karşı yapın bunu!" hıncıyla gülümsemişlerdir.
***
Yıllardır bu radyo ve tv "şakalama"larının insani yanının çok zayıf olduğunu söyleyip duruyorum. Söylemeye devam edeceğim.
İnsanları kandırarak, aldatarak ve izleyenleri de hiç hesaba katmadıkları bir gerginliğin içine sürükleyerek eğlenmeyi aklım almıyor.
Tamam, şaka açıklanınca herkes "hah hah, hoh hoh" gülüyor. Ama başka çareleri var mı?
Öfkelenseler...
Mizah duygusundan yoksunlukla ve (ne demekse o) "medeni" olmamakla falan suçlanacaklar.
Ayrıca o sinirli kahkahalar şakanın hoşluğundan değil, en sonunda gerginliğe neden olan konuşmanın gerçeğe dayanmadığını anlamaktan kaynaklanıyor.
***
Şimdi hazır yeri gelmişken biraz işin temeline bakalım...
Mizahın güce dokunması güzel.
Ama mizahı dokunulmazlaştırmak güzel değil.
Şaka insanı güldürür. Doğru!
Ama şaka vardır, "öldürür" de!
Alalım yine Çakar ve Toroğlu’nu...
Onların "yeri göğü ben yarattım; maydanozun da, futbolun da iyisini ben bilirim" havalarını ve otoriter üsluplarını şakalayarak darmadağın etmenin elbette anlamlı bir yanı var!
Ancak bunu yapmanın yolu izleyicinin hınç, alay, küçük düşürme, intikam gibi en alt seviyedeki duygularını sömürmek mi olmalı?
Bir düşünelim bakalım!
Haşmet BABAOĞLU / SABAH
Merak ediyorum...
Radyo ve tv programlarında telefonla yapılan şakalara gerçekten gülüyor musunuz?
Muhatabını yanıltan, kandıran, zor duruma düşüren, durup dururken sinirlendiren, hatta "sindiren" şakalardan söz ediyorum.
Gülüyor musunuz bunlara?
Daha doğrusu...
Gülerken bir yandan da "bu şaka bana yapılsa, komik bulur muydum" diye içinizden soruyor musunuz?
***
Mesela geçenlerde Reha Muhtar, Ahmet Çakar ve Erman Toroğlu’nun birlikte sunduğu "Son Kale" programına Yavuz Seçkin, Fatih Terim taklidi yaparak katıldığında...
Terim’le konuştuğunu sanan Çakar ve Toroğlu şaşkın bir halde cevap yetiştirme telaşına düştüklerinde...
Programı izleyenlerin doya doya güldüğünü düşünüyor musunuz?
Çevremdekilere sordum. Hepsi izlerken gerildiklerini söyledi.
Haklılar! Çünkü bu şakalar aslında güldürmeye değil, muhataplarını alay edilecek duruma düşürüp "ezmeye" odaklıdır. Mekanizması budur.
O akşam da ekran karşısına geçip olup bitenleri izleyenler arasında gülen varsa, belki biraz da "Hadi bakalım beyler, hep atıp tutuyorsunuz, şimdi de Terim’in yüzüne karşı yapın bunu!" hıncıyla gülümsemişlerdir.
***
Yıllardır bu radyo ve tv "şakalama"larının insani yanının çok zayıf olduğunu söyleyip duruyorum. Söylemeye devam edeceğim.
İnsanları kandırarak, aldatarak ve izleyenleri de hiç hesaba katmadıkları bir gerginliğin içine sürükleyerek eğlenmeyi aklım almıyor.
Tamam, şaka açıklanınca herkes "hah hah, hoh hoh" gülüyor. Ama başka çareleri var mı?
Öfkelenseler...
Mizah duygusundan yoksunlukla ve (ne demekse o) "medeni" olmamakla falan suçlanacaklar.
Ayrıca o sinirli kahkahalar şakanın hoşluğundan değil, en sonunda gerginliğe neden olan konuşmanın gerçeğe dayanmadığını anlamaktan kaynaklanıyor.
***
Şimdi hazır yeri gelmişken biraz işin temeline bakalım...
Mizahın güce dokunması güzel.
Ama mizahı dokunulmazlaştırmak güzel değil.
Şaka insanı güldürür. Doğru!
Ama şaka vardır, "öldürür" de!
Alalım yine Çakar ve Toroğlu’nu...
Onların "yeri göğü ben yarattım; maydanozun da, futbolun da iyisini ben bilirim" havalarını ve otoriter üsluplarını şakalayarak darmadağın etmenin elbette anlamlı bir yanı var!
Ancak bunu yapmanın yolu izleyicinin hınç, alay, küçük düşürme, intikam gibi en alt seviyedeki duygularını sömürmek mi olmalı?
Bir düşünelim bakalım!
Haşmet BABAOĞLU / SABAH