11 Eki 2012 09:05 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:15

TELESİYEJ KARADAYI'YI YERDEN YERE VURDU; ''IŞIKSIZ VASAT BİR DİZİ''

Hukuk okumuş, adalet sağlamak için çalışan bir savcı böyle kolayından cinayet işler mi?

Karadayı, ışıksız vasat bir dizi...

Buluş mu oluyor şimdi bu?

İnovasyon mu ya da?

Bir savcının, kirli ilişkilerini ortaya çıkaracak diye başsavcıyı öldürmesini anlatmak mıdır yaratıcılık?

Hukuk okumuş, savcılık mertebesine kadar gelmiş biri, o sırada cinnet geçirmiyorsa şayet, mafyayla işbirliğini deşifre edecek diye başsavcıyı kendi elleriyle, adalet sarayındaki odasında öldürmesi ne kadar akla yakındır? (Bir savcı, kendi çıkarları için karanlık ilişkilere daldıysa ve başsavcı tarafından her şey ortaya çıkarılmak üzereyse; başka türlü tedbirler alması gerekmez mi? Birinin ölmesini istese bile, bir savcı bunu kendi elleriyle yapar mı? En azından aptallık olmaz mı bu?)

Cumhuriyet tarihinde olmuş mudur böyle şeyler?

Hukuk okumuş, adalet sağlamak için çalışan biri böyle kolayından cinayet işler mi?

“Olur böyle istisnai durumlar, neticede bu da bir dizi filmdir” diyen, diyebilen çıkarsa şayet, örnek gösterilmesini isterim; herhangi bir durum, bir dizi filme konu oluyorsa eğer ve her zaman olabilecek bir şey gibi anlatılıyorsa bu hikâye; hiç olmazsa birkaç örnek gösterilmesi gerekir; ki, toplumsal bir mesnedi olsun anlatılanın. Çünkü drama dizilerinin gerçeklikle ilişkisi ne kadar sahiciyse, inandırıcılık kipi de o derece güçlü olur.

Özel ve istisnai durumların genel gibi algılandığı bir midyumdur televizyon. Bu nedenle, kitleleri her manada etkileme gücü çok fazladır.

Bu coğrafyada, medyadan söylenenlere diziler dâhil inanır insanlar; tartışmasız, muhakemesiz bir “kabul” etme hâlindedirler.

Dizilerde işlenecek olan sosyal-etik konularda seçilecek zemin çok hassastır bu yüzden. Bazı kararlar alınmadan önce, buluşçuluk titizlikle tartılmalı, çok yönlü değerlendirilmelidir.

Karadayı’da savcının, başsavcıyı öldürmesi vahim bir yola çıkış hatasıdır bence.

Ayrıca, düzmece bir katil uydurulması da hiç inandırıcı görünmedi tabii. Katil savcının, kendi suçunu üzerine yıkmak için bir katil ısmarlaması(!), hem de bunu cinayetten sonra ve adliyede bir telefonla, pizza ısmarlar gibi yapması ve katil adayını o dakka tedarik etmesi, trajik olmaktan ziyade komik bir durum arz etti.

Bir başka traji-komik ve tesadüfler şampiyonu durum da; nasıl bir tuzağa düşürüldüğünden habersiz olarak başsavcı çağırdı diye adliyeye başsavcının odasına götürülen Nazif Kara’nın, cinayet mahallinde karşılaştığı maktulün, zamanında kendisini mahkûm eden savcı çıkması oldu tabii.

Hikâyede yer alan bu kusurların yanısıra övgüye değer bir durum da var Karadayı’da. O da, kunduracı esnafından olan Nazif Kara’nın, Ahi geleneğini sürdüren bir esnaf oluşu; bu geleneğin terbiyesine uygun bir etik duyarlığa sahip olarak, mahallesindeki diğer esnaf erbabını koruması, kollaması hatta bu konuda bazı riskleri alması, hak, adalet konularında şaşmaz bir terazisi oluşudur.

Kenan İmirzalıoğlu, Bergüzar Korel ve Çetin Tekindor, Rıza Kocaoğlu, Yurdaer Okur, Civan Canova, Melike İpek Yalova, Erkan Avcı, Şebnem Dilligil, Leyla Lydia’nın rol aldığı dizinin senaryosu Sema Ergenekon ve Eylem Canpolat’a ait. Uluç Bayraktar ve Cem Karcı’nın yönettiği dizi, Ay Yapım prodüksiyonu.

Dizinin hikâyesi şöyle: “1970’lerde Beyazıt’ta mutlu bir aile... Bir nişan günü her şey değişir... İşlemediği bir cinayet yüzünden Kara ailesinin babası Nazif, idam hükmü alır... Mahir o gün vazgeçer kendinden, hayatından, sevdalarından, yarınlarından... Tek yolu vardır artık. Gerçek katili bulup, adaleti sağlamak ve babasını darağacından kurtarmak. Darağacına giden bu yolda önünde bir de imkânsız bir aşk vardır.”

Karadayı dizisinin işçiliğine gelince.. reji, hatasız bir iş çıkarmış bence. Lakin küçük ekranda, büyük beyaz perdeye uygun bir ışıklandırma yapılmış; ki, bu da dizinin izlenmesini zorluyor sanki biraz.

Ve Çetin Tekindor, Nazif Kara rolünde mükemmel oynuyor. Ama onun dışındaki oyuncuların bana göre oyunları da, karizmaları da fazlasıyla sıraiçi.

Kısaca, Atv’nin yeni dizisi Karadayı, ışıksız, vasat bir dizi.

Kenan İmirzalıoğlu’nun hayranları bir süre izler herhalde.. ama böyle giderse bu süre ne kadar uzayabilir bilmem!

Yolu açık olsun.

Telesiyej / TARAF