TBMM izdivaç programları raporunu açıkladı: Çoğu talep karşılandı!
TBMM, televizyonlardaki izdivaç programlarına yönelik hazırladığı raporda, "aile dostu yapımlara" firmaların daha çok reklam vereceği bir model oluşturulması ve teşvik verilmesi önerisinde bulundu.
T24'den Hülya Karabağlı'nın haberine göre, raporda, hükümetin son
dönemde çıkardığı 7077 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile evlilik
ve izdivaç programlarına ilişkin lisans iptaline varan ağır
yaptırımların amacına ulaştığı tespitine yer verilirken;
RTÜK'ün denetimini sıkı şekilde devam ettirmesi, Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı'nın evliliğe ilişkin çeşitli programlarla
eğitimli çiftlerin sayısını artırması, Diyanet İşleri
Başkanlığı'nın da rehber olarak farkındalık yaratması gerektiği
kayda geçirildi.
Raporda, cinsiyetçi ifadeler kullanıldı
Öte yandan, Milli Eğitim Bakanlığı'nın ders müfredatlarına 'kadının
değeri, toplumsal cinsiyet eşitliği' gibi başlıklar eklemesi
gerektiği belirtilen raporda ayrımcı ve cinsiyetçi söylemlere de
yer verildi. TBMM raporunda, "Yapımlarda eğlence yerine amacına
yönelik eğitim ve öğreticiliğin hedefte tutulması, izleyici
kitlesinin büyük çoğunluğunun kadınlardan oluştuğundan hareketle
izleyicinin kolayca anlayacağı, akılda kalıcı mesajları verecek
yetkinlikte uzman konukların stüdyoda bulundurulması gerekir"
ifadelerine yer verildi.
TBMM Dilekçe Komisyonu, uzun süredir üzerinde çalıştığı
'Evlilik/izdivaç Programlarının Aile Kurumuna Olumsuz Etkilerinin
Araştırılması ve Alınabilecek Önlemlerin Belirlenmesi Raporu'nu
tamamladı. Komisyon, evlilik/izdivaç amaçlı programların "genel
ahlaka, genel ahlaka, manevi değerlere ve ailenin korunması
ilkesine aykırı olduğu, özel hayatın gizliliğinin ihlal edildiği,
evlilik birliğinin maddiyata indirgendiği, reyting uğruna
profesyonel kişiler tarafından kurgulanmış senaryoların gerçekmiş
gibi izleyiciye sunulduğu" yönündeki şikayetler üzerine harekete
geçmişti. Raporda şu öneri ve tespitlere yer verildi:
“Ahlaki erozyon”
Bu tür programlarda kadına yönelik şiddetin normalleştirilmesinin,
kadınlar için evlilik müessesesinin maddiyat temelinde bir seçim
olduğu algısının oluşturulduğu, kadınlara yönelik mahremiyet ve
özel hayatın gizliliği ilkelerinin ihlal edildiği ve kadınların
salt dış görünüş üzerinden değerlendirmeye tabi tutulmasının medya
aracılığıyla cinsiyet eşitsizliğinin sürekli olarak yenide
üretildiği ve bunun ahlaki erozyona neden olduğu mütalaa
edilmiştir.
-Türkiye’de ilk olarak 1992 yılında bir flört programının yayını
ile başlayan bu tür programların formatı yıllar içinde çeşitlenmiş
ve 2017 yılına gelindiğinde evlilik programlarının televizyon
programları içindeki ağırlığı artmıştır. Buna koşut olarak
vatandaşlardan en çok şikâyet gelen ilk beş programda evlilik
programlarının fazlalığı dikkat çekici boyuta ulaşmıştır.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulundan; Medya hizmet sağlayıcılarının
yayınlayacakları yapımlar öncesinde yayının toplum, aile, özellikle
çocuk ve gençler üzerindeki olası olumsuz etkilerini
değerlendirerek bu konuda uzman eşliğinde ön çalışma yapması,
Yapımların yüksek izlenme oranı elde etmesi saikiyle kişilerin
birbirlerine hakaret etmelerine, fiili sataşmalarına zemin
hazırlayan formatlardan kaçınmasının, haftaiçi gündüz kuşağında yer
alan programlarda kadınların iş hayatına atılmalarını, eşlerin ev
üzerindeki müşterek sorumluluğunu çalışarak yüklenmelerini teşvik
edici; sağlıklı nesillerin yetiştirilmesini teminen eğitimin
önemini vurgulayıcı söylemlere ağırlık verilmesi,
Yapımlarda eğlence yerine amacına yönelik eğitim ve öğreticiliğin
hedefte tutulması, izleyici kitlesinin büyük çoğunluğunun
kadınlardan oluştuğundan hareketle izleyicinin kolayca anlayacağı,
akılda kalıcı mesajları verecek yetkinlikte uzman konukların
stüdyoda bulundurulması,
"Evlilik ve aile hayatının itibarını yüceltici söylemlerin
teşvik edilmesi..."
Muhtelif yayın kuruluşlarında yayınlanan programlar, sunucu ve
katılan kişiler açısından özel hayatın ifşası, öz yaşam öykülerinin
duygu sömürüsü aracı hâline getirilmesinin önüne geçilmesi, evlilik
ve aile hayatının itibarını yüceltici söylemlerin teşvik
edilmesi,
-Medya yapımcılarının, hizmet sağlayıcıların ürettikleri tüm
programların “aile dostu yapım” olup olmama noktasında
değerlendirmeye tabi tutmaya yönelik bazı kriterlerin belirlenerek
ve Kültür ve Turizm Bakanlığınca sinema filmlerine yönelik verilen
teşviklere benzer şekilde ekonomik teşviklerin ve ödüllendirme
mekanizmalarının oluşturulması,
-Firmaların “aile dostu” yapımlara reklam verme konusundaki
tercihlerinin reklam konusu ürünün marka değerinin
değerlendirilmesi noktasında da belirleyici olacağı bir modelin
oluşturulması,
-Televizyon ve radyo programlarında toplumsal cinsiyet
eşitsizliğinin sürekli olarak yeniden üretilmesine ve ahlaki
değerlerin erozyona uğramasının sonuçlarına ilişkin kamu
spotlarının yayınlanması,
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığından; Aile ve Toplum Hizmetleri
Genel Müdürlüğünce yürütülen ailelere yönelik koruyucu ve önleyici
bir sosyal politika hedefi olarak evliliğe başlarken (Evlilik
Öncesi Eğitim programı, Aile Eğitim programı), evlilik süresince ve
evliliği sonlandırırken (Aile ve Boşanma Süreci Danışmanlığı)
programları çerçevesinde eğitim verilen çiftlerin sayısının
artırılmasının,
Müfredata aile, evlilik müessesesi, kadının değeri, toplumsal
cinsiyet eşitliği dahil edilecek
Ailelere yönelik yürütülen Aile Eğitim Programı (AEP) kapsamında
yer alan medya alanında “Bilinçli Medya Kullanımı”, “Medyayı
Tanımak”, “Medyayı Kavramak” ve “Aile ve İnternet” içerikleri ile
ülke çapında eğitimlerle ailenin bilinçlendirilmesi, bilgi iletişim
teknolojilerini doğru ve işlevsel kullanma bilgi ve becerisi
kazandırmak amacıyla düzenlenen eğitimleri alan kişilerin sayısının
artırılması,
2017 yılında yürütülen Medyada Kadının Temsili Projesi kapsamında
gündüz kuşağında yer alan kadın programlarının da incelendiği
çalışma çıktıları dikkate alınarak Radyo ve Televizyon Üst Kurulu
temsilcileri ile Bakanlık temsilcilerinin bir araya gelerek iş
birliği içinde çalışması,
Millî Eğitim Bakanlığından; ders müfredatı içerisine aile, evlilik
müessesesi, kadının değeri, toplumsal cinsiyet eşitliği gibi
konuların dâhil edilmesi,
Diyanet İşleri Başkanlığından; Mevzuatındaki “Aile, kadın, gençlik
ve toplumun diğer kesimlerine yönelik dinî konularda aydınlatma ve
rehberlik yapmak” hükmüne dayanarak kamuoyunu bilgilendirici ve bu
konularda farkındalık yaratmaya yönelik çalışmalar yapılması,
Kamu Denetçiliği Kurumundan; Kamu Denetçilerinin İşbölümüne Dair
Yönergenin 4’üncü maddesinde ailenin korunması konu başlığı altında
Kuruma yapılan başvurular hakkında yapılacağı belirtilen araştırma
ve inceleme sonuçlarının, kurumun sunacağı yıllık rapora derç
edilmesi,
Türkiye İstatistik Kurumundan; Türkiye’de televizyon izlenme
oranları, zaman kullanımı, tercih edilen programlar ve izleyiciye
sunulması arzu edilen programların çeşidi gibi konuları ele alan
çeşitli konularda istatistiki çalışmasının yapılması.
KHK'daki cezalar yeterli
7077, 7072 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler
Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul
Edilmesine Dair Kanunlar olarak yasalaşan 690 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede evlilik/izdivaç programlarına yönelik yaptırımlar
lisans iptaline kadar varana kadar artırılmıştır. Yapılan yasal
düzenlemelerin şikâyete konu yayınlarla ilgili olarak gerekli ve
yeterli yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmiş olması, Radyo ve
Televizyon Üst Kurulunun yayınlara ilişkin denetim yetkisinin ve
yayın ilkelerinin ihlali hâlinde verilecek cezaların yaptırım
gücünün olabildiğince artırılması, yayın durdurmadan yayın
lisansının iptaline varan yaptırımlara bağlanmasının yeterli olduğu
değerlendirilmiştir.