25 Nis 2011 09:28
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:16
''TATAR RAMAZAN ABDURRAHMAN ÇAVUŞ OLMUŞ DA HABERİMİZ YOK''
Yeni Şafak yazarı Salih Tuna, Kadir İnanır'ın Ergenekon davası hakkındaki sözlerini topa tuttu!
Kadir İnanır’ın Ergenekon selamı
Orhan Gencebay’a atfedilen "Herkes bana hayran ben Müslüm’e" sözü bir darbımesel gibi dilden dile dolaşırdı.
Müslüm Gürses gerçekten de bir efsaneydi.
Damar parçalar okurdu. Şöyle bir "asıldı" mı hayran kitlesi kendinden geçer, tıraş bıçağı satışlarında hatırı sayılır bir patlama yaşanırdı.
Bakmayın siz Yavuz Seçkin’le komiklikte yarıştığı o reklam filmine, bir zamanlar "Müslüm Baba" namıyla maruf bir "ağır adam"dı.
Yazık ki yazık, Orhan Gencebay "Orhan abi" payesini aslanlar gibi taşıdığı halde, Müslüm Gürses "Baba" payesini taşıyamadı.
İlkin zıpırların parçalarına öykünmeye başladı: "Bugün benim doğum günüm / Kelimeler büyüyor ağzımda / Bildiğim tüm hayatlar / Paramparça paramparça..."
Muhterem Nur dahil kimsecikler de ona, "Yahu bırak Teoman paramparça olsun, sen yekpare kal" demedi.
Velhasıl, paramparça olmuştu.
Vara yoğa gülmeyen o "dertli" adam bir defasında Beyaz’ın programında gülme krizine tutulmuş, hepten dağıtmıştı.
Bazen de kendisini taklit eden şovmenlere eşlik edecek kadar imajına ihanet ediyordu.
Uzun lafın kısası, kendi etmiş kendi bulmuş; "Baba" payesini taşıyamamıştı.
Türk Sinemasının efsane jönlerinden Kadir İnanır böyle değildi.
Yolda izde, hatta genç bir kadın oyuncuyu rolüne motive ederken bile o hep "Deli Kadir"di.
Bir filminde "Ben Kadir... Deli Kadir üleen!.." demişti ya, aynen öyle.
Buydu.
Biraz "Kırık Bir Aşk Hikayesi"nin Fuat’ı, biraz "Aşkların En Güzeli"nin Kadir’i, biraz "Selvi Boylum Al Yazmalım"ın İlyas’ı, biraz da o güzelim "Köprü"nün Ahmet’iydi.
En çok da "Tatar Ramazan"dı.
İmajına ihanet etmemeye çalışıyordu.
Beyaz perdede delikanlılığın kitabını yazıyor, raconun kralını kesiyor, maçoluğa zirve yaptırıyor, kadınların en güzelini götürüyordu.
Yıllar yılı onu izleyerek büyüyen zıpırlar, zıpçıktılar haliyle onunla ödeşmeye çalıştılar.
Cem Uzan’ın Star’ında "Kadirizm" şeklinde reklam edilmesine ses çıkarmamakla o da bu "ödeşmeye" çanak tutmuştu. (Neylersin ki, nehirde suretine aşık olanların hali budur Şinasi.)
Gelgelelim hiç kimse Kadir İnanır’ı dünkü Aydınlık gazetesindeki Tuncer Cücenoğlu söyleşisi kadar (istemeden de olsa) madara etmedi.
"Türkiye’de artık bir trajediye dönüşen ’Ergenekon’ tutuklamaları ve yargılamaları konusunda ne düşünüyorsun?" sorusuna Kadir İnanır ne cevap verdi biliyor musunuz?
Buyurun birlikte okuyalım: "Bu dava kesinlikle bitecektir. Çekilen acılar toplumumuzun gelişmesinin ışığı olacaktır. Uyduruk bir senaryo olduğuna inanıyorum. Toplumumuzun gelişmesini istemeyen emperyalist güçlerin bir oyunu olduğuna inanıyorum. Silivri’deki yurtseverlere selam olsun..."
Sanki memlekette Silivri’ye selam gönderme eksikliği var. Bırak o işi Deniz Baykal, Kılıçdaroğlu, Süheyl Batum yapıyor, yapsın; sana ne oluyor!
Selamda kalsa yine iyi!
"Biliyorsun ülkemiz 12 Haziran’da yapılacak bir genel seçime hazırlanıyor. Muhaliflerin gerçekleştirmeye çalıştığı ’güçbirliği’ konusunda neler düşünüyorsun?" sorusuna da, "Beynimle ve yüreğimle destekliyorum..." cevabını veriyor.
Tatar Ramazan hepten Abdurrahman Çavuş olmuş da haberimiz yok.
Yoksa insan Çetin Doğanların milletvekili adaylıklarını beyniyle ve yüreğiyle nasıl destekler?
Orhan Gencebay’a atfedilen "Herkes bana hayran ben Müslüm’e" sözü bir darbımesel gibi dilden dile dolaşırdı.
Müslüm Gürses gerçekten de bir efsaneydi.
Damar parçalar okurdu. Şöyle bir "asıldı" mı hayran kitlesi kendinden geçer, tıraş bıçağı satışlarında hatırı sayılır bir patlama yaşanırdı.
Bakmayın siz Yavuz Seçkin’le komiklikte yarıştığı o reklam filmine, bir zamanlar "Müslüm Baba" namıyla maruf bir "ağır adam"dı.
Yazık ki yazık, Orhan Gencebay "Orhan abi" payesini aslanlar gibi taşıdığı halde, Müslüm Gürses "Baba" payesini taşıyamadı.
İlkin zıpırların parçalarına öykünmeye başladı: "Bugün benim doğum günüm / Kelimeler büyüyor ağzımda / Bildiğim tüm hayatlar / Paramparça paramparça..."
Muhterem Nur dahil kimsecikler de ona, "Yahu bırak Teoman paramparça olsun, sen yekpare kal" demedi.
Velhasıl, paramparça olmuştu.
Vara yoğa gülmeyen o "dertli" adam bir defasında Beyaz’ın programında gülme krizine tutulmuş, hepten dağıtmıştı.
Bazen de kendisini taklit eden şovmenlere eşlik edecek kadar imajına ihanet ediyordu.
Uzun lafın kısası, kendi etmiş kendi bulmuş; "Baba" payesini taşıyamamıştı.
Türk Sinemasının efsane jönlerinden Kadir İnanır böyle değildi.
Yolda izde, hatta genç bir kadın oyuncuyu rolüne motive ederken bile o hep "Deli Kadir"di.
Bir filminde "Ben Kadir... Deli Kadir üleen!.." demişti ya, aynen öyle.
Buydu.
Biraz "Kırık Bir Aşk Hikayesi"nin Fuat’ı, biraz "Aşkların En Güzeli"nin Kadir’i, biraz "Selvi Boylum Al Yazmalım"ın İlyas’ı, biraz da o güzelim "Köprü"nün Ahmet’iydi.
En çok da "Tatar Ramazan"dı.
İmajına ihanet etmemeye çalışıyordu.
Beyaz perdede delikanlılığın kitabını yazıyor, raconun kralını kesiyor, maçoluğa zirve yaptırıyor, kadınların en güzelini götürüyordu.
Yıllar yılı onu izleyerek büyüyen zıpırlar, zıpçıktılar haliyle onunla ödeşmeye çalıştılar.
Cem Uzan’ın Star’ında "Kadirizm" şeklinde reklam edilmesine ses çıkarmamakla o da bu "ödeşmeye" çanak tutmuştu. (Neylersin ki, nehirde suretine aşık olanların hali budur Şinasi.)
Gelgelelim hiç kimse Kadir İnanır’ı dünkü Aydınlık gazetesindeki Tuncer Cücenoğlu söyleşisi kadar (istemeden de olsa) madara etmedi.
"Türkiye’de artık bir trajediye dönüşen ’Ergenekon’ tutuklamaları ve yargılamaları konusunda ne düşünüyorsun?" sorusuna Kadir İnanır ne cevap verdi biliyor musunuz?
Buyurun birlikte okuyalım: "Bu dava kesinlikle bitecektir. Çekilen acılar toplumumuzun gelişmesinin ışığı olacaktır. Uyduruk bir senaryo olduğuna inanıyorum. Toplumumuzun gelişmesini istemeyen emperyalist güçlerin bir oyunu olduğuna inanıyorum. Silivri’deki yurtseverlere selam olsun..."
Sanki memlekette Silivri’ye selam gönderme eksikliği var. Bırak o işi Deniz Baykal, Kılıçdaroğlu, Süheyl Batum yapıyor, yapsın; sana ne oluyor!
Selamda kalsa yine iyi!
"Biliyorsun ülkemiz 12 Haziran’da yapılacak bir genel seçime hazırlanıyor. Muhaliflerin gerçekleştirmeye çalıştığı ’güçbirliği’ konusunda neler düşünüyorsun?" sorusuna da, "Beynimle ve yüreğimle destekliyorum..." cevabını veriyor.
Tatar Ramazan hepten Abdurrahman Çavuş olmuş da haberimiz yok.
Yoksa insan Çetin Doğanların milletvekili adaylıklarını beyniyle ve yüreğiyle nasıl destekler?