13 Tem 2013 12:55 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:17

TARIK TOROS'TAN HÜRRİYET'E AĞIR ELEŞTİRİ; ''NECİP TÜRK MEDYASI YİNE ÇUVALLADI''

Bugün yazarı Tarık Toros, "Fethullah Gülen'in evine çay içmeye gitmiyoruz." başlıklı haberi yerden yere vurdu..

Çekirge üçüncüde sıçrayamadı...

Geçen çarşamba günü Hürriyet’te "Razi Canikligil-New York" imzasıyla bir haber yayımlandı: "Fethullah Gülen’in evine çay içmeye gitmiyoruz."

Gülen’in Pennsylvania’daki ikametgâhında cumartesi günü (yani bugün) bir gösteri planlanıyor.

Peki kim organize ediyor bu eylemi: Armağan Yılmaz!

İsimler tanıdık gelmeyebilir. Ne de olsa çabuk unutuyoruz.

Kişiler ve gelişmeler iyi anlaşılsın diye, şimdi sizi 1.5 yıl öncesine götürüyorum:

Nasıl da gözden kaçmış!

2011’in sonlarına doğru, dünyaca ünlü bir fotoğraf sanatçımız olduğunu keşfettik. New York’ta yaşıyordu. Türk’tü ama adı David Natu’ydu. 38 yaşındaydı.

"The Top Tens" sitesinin "En İyi 10 Fotoğrafçı" listesinde ikinci sırada yer almıştı, 380 bin fotoğrafçının yarıştığı ankette Henri Cartier-Bresson gibi bir duayeni bile geride bırakmıştı. Ona oy verenler, "en iyi portre fotoğrafçısı, aynı zamanda son derece iyi bir imaj yaratıcısı" yorumları yapıyordu. Ünlü İtalyan fotoğrafçı Massimo Mineli ile çalışıyordu. Gucci, Mudo, Benetton gibi markaların katalog çekimlerini yapmıştı.

Müthiş bir Türk’tü. Fakat nedense çok geç farkına vardığımız bir isimdi. Belki de adı David olduğu için... Ürünlerini son derece profesyonel dizayn edilmiş "resmi" internet sitesinde yayımlıyordu.

DHA’dan Razi Canikligil’in Hürriyet’e geçtiği haberle David Natu bir anda ilgi odağı oldu. Gazeteciler röportaj kuyruğuna girdi.

Kim Kardashian’ın fotoğrafını çekmek için 1 milyon dolar istediğini, Johnny Depp’le görüştüğünü anlattı. "Murat Boz’u çıplak çekmek isterim" dedi, Türk fotoğrafçılara çamur attı: "Nihat Odabaşı photoshop uzmanı, Mehmet Turgut tamamen kopyacı..."

David Natu’yu çok geç keşfetmiştik, doyamadan da yitirdik. 22 Ocak 2012’de Kolombiya’da geçirdiği trafik kazasında ağır yaralandı, üç hafta sonra da öldü.

Kazasıyla ilgili bilgiler ve yoğun bakım fotoğrafı, Türk gazetelerinde "Şok şok şok" başlıklarıyla yayımlandı.

Fakat o da ne?

Kaza başka bir kazanın, yoğun bakım fotosu da Barış Akarsu’nun (2007’de trafik kazasında hayatını kaybeden şarkıcı) çıkmasın mı?..

Necip Türk medyası fena çuvallamıştı.

Çember daralıyor...

Gerçeğe gazeteciler değil fotoğrafçılar ulaştı. Böyle bir kişinin hiç olmadığı, anlatılanların kurgu olduğu, müthiş bir sahtekârlık yaşandığı ortaya çıktı.

Razi Canikligil’in Hürriyet’e bu defa geçtiği haberin başlığı "Vay David vay"dı. (Gazete, "vay"lı başlıkları seviyor, bkz "Vay şerefsiz" Ahmet Kaya.)

Habere göre, David Natu takma adıyla bu sahteciliğe imza atan kişi Sezer Gök’tü. Pek çok Türk’ü de "tokatlamıştı." Razi Canikligil, bu mağdurlardan sadece Armağan Yılmaz isimli New Yorklu bir reklamcıyla görüşmüş, onun ifadelerine yer vermişti.

Canikligil’e konuşan Armağan Yılmaz, David Natu’ya (Sezer Gök) 3 bin dolar kaptırmıştı, "Bize kendisinin piyasadaki isminin David Natu olduğunu, bir yarışmada dünyanın en iyi ikinci fotoğrafçısı seçildiğini söyledi. ’Beraber çalışalım’ dedik. Ancak zamanla herkesi dolandırdığını öğrendik."

Peki, Sezer Gök (namıdiğer David Natu) ne diyordu. Onun savunması nasıldı?

Neyse ki ona da mikrofon uzatanlar oldu. Sezer Gök’ün sözleri internethaber, opsiyonhaber, fotoğraf.web.tr gibi sitelerde yayımlandı. Diyor ki:

"Amerika’ya öğrenci vizesiyle gittim. Fotoğraf makinemi satmak için ilan verdim. Armağan Yılmaz ile böyle tanıştım. Makinemi almak istedi, buluştuk. Hikâyemi anlattım. Bir süre sonra Fashion TV gibi moda kanallarına ilânlar vererek ’David Natu ile meşhur olun’ projesini hayata geçirdi. Web sitemin yenilenmesi için tüm admin şifrelerimi Armağan’a vermiştim. Çalıntı fotoğrafları o koydu. Bu sürede Armağan’ın kız arkadaşı Seda ile aramızda bir gönül bağı oluştu. Geçinemediğim için projeyi bitirdim, 2011 sonunda İzmir’e döndüm. Bir sabah telefonlarla uyandım, ’Ağabey sen ölmüşsün’ dediler. Armağan intikam için ’David Natu Kolombiya’da bir kazada öldü’ mailini medyaya geçmişti. ABD’de geniş bir gazeteci çevresi var. Hürriyet gazetesi bu kişinin anlattıklarını aldı haber yaptı. Razi Canikligil’i bile kandırdı. Hakkımda tek şikâyet yok, dolandırdığım bir kurban da bulunmuyor. Armağan ve sevgilisi hakkında arama kararları var, polis merkezine girse direkt Türkiye’ye gönderilecek kriminal bir geçmişe sahip. Güvenilir değil."

Benzer kurgu, aynı kadro....

Tarık Toros’un yazısının tamamı için tıklayın